“Roboskî ne ilk ne de son oldu”

 
Sibel Oral, Objective bursuyla bölgeye giderek yakınlarını kaybedenlerle yaptığı söyleşiler ve medya taramaları yaparak yazdığı “Toprağın Öptüğü Çocuklar” Adaleti Beklerken Roboskî (Can Yayınları, 2015) adlı inceleme kitabıyla Gelsenkirchen’de düzenlenen 11. Literatürk Festivali’nin konuğu oldu. K24’ün Türkiye medya sponsorlarından birinin olduğu festivalin bu yılki teması İnsan Hakları idi.
 
Sabine Adatepe’nin çevirmen ve moderatörlüğünde gerçekleşen etkinlikte Almanca ve Türkçe okuma ve söyleşi yapıldı. 28 Aralık 2011 tarihinde TSK’nın hava operasyonuyla gerçekleşen ve zaman içerisinde tüm iç hukuk yollarının kapanarak üzerinin örtülmeye çalışıldığı Roboskî Katliamı’nın (Uludere Olayı) 200. haftasında konuşan Sibel Oral, “Tüm belge ve bilgiler doğruluyor, bu olay devletin dediği gibi ‘operasyon hatası’ değil, başlı başına bir katliam, bilinçli bir şekilde yapılmış bir kıyımdır. Devlet oradakilerin sivil olduğunu bile bile bombalamıştır” dedi.
 
Katliam sonrası dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve AKP iktidarın diliyle ayrımcılık yaparak haber yapan medyanın da bu katliamın suç ortağı olduğunu söyleyen Oral, şöyle konuştu:
 
“Roboskî ne ilk ne de son oldu, devamı geldi” diyerek Suruç ve Ankara katliamlarını örnek gösterdi ve her katliamdan sonra gelen yayın yasaklarının çok manidar olduğunun altını çizerek “Bugün Türkiye’de ne ifade özgürlüğü, ne basın özgürlüğü ne de yaşama özgürlüğü yoktur. Sadece bir gazeteci olarak değil sıradan bir yurttaş olarak bile kaygı ile yaşıyoruz. Buradan Türkiye nasıl görünüyor bilmiyorum ama iktidar ve güç hırsıyla bırakın insan haklarını, insan hayatını hiçe sayan saraya ve onun medyasına karşı direniyoruz.”
 
10 Ekim 2015 tarihinde yaşanan Ankara Katliamı’ndan da söz eden Oral, P24 ve K24 bünyesinde çalışmalarına başlanan #101015 Ankara Barış Portreleri’ni anlattı ve “Katliamda hayatını kaybedenleri unutturmamaya söz verdik” dedi.
 
Etkinliğe gelen izleyicilerin Türkiye’ye dair sorularını yanıtlayan Oral, “Nasıl bir Türkiye istiyorsunuz” sorusuna “Her yurttaş barış, refah ve huzur içinde yaşamak ister ve evet, ben de istiyorum. Hepimiz istiyoruz. Gezi Direnişi’nden bu yana çok canımız yandı, o hayal ettiğimiz ülkeyi kazanmak zorundayız. Olacak mı ya da ne zaman olacak bilmiyorum ama biz bunu istemekten vazgeçmeyeceğiz, çünkü arkadaşlarımızı, çocuklarımızı, annelerimizi, yurttaşlarımızı öldürdüler. Biz susarsak, biz onların unutulmasına izin verirsek Türkiye’nin kanlı katliam tarihinde olan tüm olaylara suç ortaklığı etmiş oluruz” dedi. (P24)