Oyun sanal, testere sahici

Jeff Bezos hükümetlere ve şirketlere “güvenlik” hizmeti veren De Becker’e “mesajlarımı, fotoğraflarımı nasıl ele geçirdiler, bul!” demişti

ÜMİT KIVANÇ

27.01.2020

Bezos ile MbS’nin Los Angeles’taki akşam yemeğinden altı, casus yazılımın Washington Post’un sahibinin telefonunda iş görmeye başlamasından beş ay sonra, 2 Ekim günü, Cemal Kaşıkçı, Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu’nda hunharca öldürüldü. (Cinayetin ayrıntılarına girmeyeceğim, bu konuda daha önce hazırladığım, P24’te yayımlanan diziye göz atabilirsiniz.)

Yazarının öldürülmesi üzerine Washington Post sertleşti. Gazete düpedüz veliaht prensi cinayet emrini vermekle itham ediyor, Suudi devletini kıyasıya eleştiriyordu.

Suudiler karşı atağa geçti. Sosyal medyada Post ve Bezos aleyhine mesaj sağanakları başladı. Özellikle Amazon’un Suudi branşı Souq.com ve bizzat “Yahudi” Bezos hedef alınıyor, Amazon için boykot çağrıları yapılıyordu. Suudilerin gayet örgütlü bir trol ordusu var ve bizim buradan iyi bildiğimiz bir tarzda çalışıyorlar. “Tarz”ı tek hamlede anlatması kolay: Yahudi diye saldırdıkları Jeff Bezos aslında Yahudi değil.

Organizasyona gelince. Twitter geçen yılın Eylül ayında 5.000 hesabı “olağandışı hareket” tesbit ettiği için kapattı. Bunların arasında, trol ordusunun başındaki Saud el-Kahtani’ninki de vardı. Kahtani’yi, İstanbul’a Kaşıkçı’yı öldürmeye gelen ekibi Riyad’dan yöneten kişi olarak tanıyoruz!

Kahtani’ye dair ilginç bir ayrıntıyı, hack’leme haberlerine ilişkin son furyayı başlatan The Guardian muhabiri Stephanie Kirchgaessner ortaya sürdü. Kirchgaessner, Bezos’un telefonunun hack’lenmesi konusunu ABD Dışişleri Bakanı Michael Pompeo’ya da sormak gerektiğini söyledi. Çünkü 2019 Nisan’ında Pompeo MbS’den Kahtani’yi zaptetmesini -aslında ondan kurtulmasını- istemiş, Bezos’a karşı başlatılan Twitter linci birden duruvermişti.

Suudilerin sanal âlem savaşçılarına karşı mücadele yalnız perde arkasında, diplomatik yollardan yürütülmüyordu. Yine Twitter, geçen Aralık’ta da tam 88.000 hesabı “Suudi Arabistan kökenli, devlet hizmetinde enformasyon operasyonu” yürüttükleri gerekçesiyle kapattı. ABD hükümeti, Twitter’ın iki çalışanı ve bir Suudi vatandaşı hakkında, bazı Twitter kullanıcılarının özel bilgilerini edinip bunları Suudilere ilettikleri gerekçesiyle davalar açtı. Üçü de Riyad’a casusluk yapmaktan ceza aldılar.

Washington Post’un, öldürülen yazarının hesabını sormaktan ve kendisini suçlamaktan vazgeçmediğini gören MbS, BM uzmanlarının raporuna göre, Kasım’ın 8’inde, Jeff Bezos’a, internette yaygın olan, uygun bir anonim fotoğrafa veciz-anlamlı olması beklenen sözlerin eşlik ettiği, “meme” veya caps” denen mesajlardan yolladı. Fotoğraftaki kadın, Bezos’un henüz kimsenin ilişkisini bilmediği sevgilisine göre çok gençti ve, saçının rengi hariç, ona pek benzediği söylenemezdi. Ona eşlik eden yazı şöyleydi: “Bir kadınla tartışmak yazılım lisans sözleşmesi okumak gibidir. Sonunda her şeyi bir kenara bırakır, ‘kabul ediyorum’u tıklarsın.” Bu seksist caps”in çeşitlemeleri, internette erkek muhabbetinin yoğunlaştığı yerlerde bolca bulunuyor, aynı lafa değişik yerlerde pek çok başka kadının portresi eşlik edebiliyordu. Şüphe çekici olan, MbS ile Bezos arasında daha önce buna benzer bir internet ergeni alışverişinin olmayışı, şimdi, tam da Bezos eşinden ayrılmak üzereyken, aynı zamanda başka bir kadınla gizlice birlikteyken Suudi prensin ona “anlayan anlar” cinsinden, böyle bir caps” göndermiş oluşuydu. Bezos’un güvenlik ekibinden gazetecilere, BM uzmanlarına, herkes, bu mesajın tek anlamı olabileceğinde birleşiyor: Prens, Bezos’a “özel hayatını izliyorum” demek istemişti.

Varsa sırdaş(lar)ı hariç, Bezos’un ve eski haber spikeri, eğlence dünyası muhabiri, aktris, prodüktör, pilot ve işkadını Lauren Sanchez’le ilişkisinden haberdar kimse yoktu. Fakat tabiî ikisinin de telefonlarında karşılıklı mesajları, birlikte fotoğrafları vardı. Bezos’un telefonundakilerin kopyaları Riyad’daydı. Anlaşılan, bazıları oradan tekrar ABD topraklarına doğru yollanacaktı.
 
Trump’a ve Suudilere çalışan tabloid
 
Cemal Kaşıkçı’nın başkonsoloslukta öldürülmesi ve cesedinin Riyad’dan gelen otopsi uzmanı adlî tıpçı tarafından parçalara ayrılmasından üç ay kadar sonra, 2019 Ocak’ında, Suudi sanal âlem milislerinin Washington Post’a saldırılarından sonuç alınamadığı görüldüğünde, namlı tabloid ABD gazetesi National Enquirer Jeff Bezos’un evlilik dışı ilişkisine dair kapakla çıktı, Bezos’la sevgilisinin özel mesajlarını ve birlikte fotoğraflarını yayımladı.

İlk soru, haliyle, şuydu: Bunları Enquirer nereden nasıl ele geçirmişti? Kendilerine sorarsanız, Bezos’un yeni sevgilisinin kardeşi birşeylere bozulmuş, bunları para karşılığı gazeteye vermişti. Elbette böyle değildi.

National Enquirer, artık şaibeli diyebileceğimiz bir yayın organı. Gazetenin sahibi –US Weekly, The Star, Globe, Radar Online’ın ve Men’s Fitness, Muscle and Fitness, Flex, Pregnancy gibi yayınların da sahibi- American Media Inc (AMI). Onun CEO’su David Pecker. Bu adam, seçimlerde Donald Trump’ın çıkarına çeşitli kirli işlere -müstakbel başkanla cinsel ilişkileri hakkında konuşmama karşılığı sus parası verilen iki kadınla ilgili mesele, vs…- karışmış, mahkemelik olmuştu.

Trump’ın tarafında oluşu şüphesiz şımarık düzenbaz başkana istikrarlı muhalefet sürdüren Washington Post aleyhine birşeyler yapması için yeterliydi, ama olayımızda Pecker’in başka bağlantıları başrolü oynuyordu. Adamın Suudilerle ilginç bağları vardı. (ABD basın-yayın dünyasında Suudilerle bağlantıları olanların sayısı hiç de az değil: Riyad’ın ABD’de ortak olduğu, hisse aldığı yayınlardan bazıları: Rolling Stone, Variety, Deadline, the Robb Report, National Geographic).

Jeff Bezos, hükümetlere, büyük şirketlere ve kamusal şahsiyetlere “güvenlik” alanında -kapı, bahçe vs. güvenliği değil!- hizmet veren, 22 yıllık ahbabı Gavin De Becker’e gitmiş, “ne para gerekiyorsa harca, mesajlarımı, fotoğraflarımı nasıl ele geçirdiler, bul!” demişti.
 
“Yeni Krallık”
 
2019’un 31 Mart günü The Daily Beast’te De Becker’in bir yazısı yayımlandı. Sık sık televizyonlara çıkıp şiddetin nasıl önlenebileceğine dair görüşlerini anlatan De Becker, ABD’nin en güvenilir detektiflik şirketlerinden birinin tanınmış sahibiydi. Ve şimdi, Bezos’un başına iş açmaya çalışan David Pecker’in Suudi veliaht prensiyle “yakın ilişki”sini “güzelce belgelediklerini” ileri sürüyordu.

AMI’nin CEO’su, MbS’nin Washington’daki “aracı”sı Kacy Grine’ı Beyaz Ev’e getirip Başkan Trump ve damadı Jared Kushner’le görüştürmüştü. Konuyu dağıtmadan kısaca araya sokayım, bu “aracı” da ilginç bir şahsiyetti. Dünyanın en zengin adamlarından Suudi Prens El Velid bin Talal’ın malî danışmanıydı. Talal, MbS’nin bir ara, dünyayı hayretler içinde bırakarak işkencehane ve nezarethane haline getirdiği Riyad Ritz Carlton Oteli’ne 83 gün boyunca hapsettiği Suudi ileri gelenlerinden. Danışmanı Grine, Beyaz Ev’e rahatça girip çıkabilen biri.

AMI’ın CEO’su Pecker, Riyad’a gidip MbS ile yüzyüze görüşmüştü. MbS’nin çıktığı ABD turundan önce. MbS tura başlarken, AMI “Yeni Krallık” adlı, 100 sayfalık gösterişli bir dergi çıkardı.

Kapakta MbS’nin yakışıklı fotoğrafı vardı. Henüz dünyaca o kadar iyi tanınmayan MbS’yi dergi, “en etkili Arap lider” olarak sunuyordu: “32 yaşında dünyayı değiştiriyor”. “Yeni Krallık”, 200.000 bin basılmıştı, 13,99 $’a satılıyordu. Havalimanlarından süpermarketlere pek çok yerde birden belirivermişti. İçinde reklam yoktu. MbS’nin bir tarafta Trump’la, öbür tarafta Putin’le el sıkıştığı fotoğraflar karşılıklı sayfalarda yeralıyordu. Suudi Arabistan’dan “Büyülü Krallık” diye sözediliyordu. Ülkenin coğrafyası, atları, binicilik ve şahin yetiştirme gelenekleri hakkındaki yazı ve fotoğraflar turistik tanıtımı çağırıştırıyorsa da, bu izlenim hemen dağılıyordu; dergi, “En Yakın Ortadoğulu Müttefikimiz Terörizmi Mahvediyor” yollu başlıklarla doluydu. “Yeni Krallık”, esas olarak, MbS’nin yakında kral olacağını işliyor ve onun “4 trilyonluk iş imparatorluğu”nun başında olduğunu, “geleceğin 640 milyar dolarlık bilim-kurgu şehrini” inşa ettiğini, kişisel servetinin 3 milyar doları bulduğunu, Versailles Sarayı yakınında beş bin küsur metrekarelik saraya sahip olduğunu, vs… anlatıyordu. Derginin ana yazısında işlenen, Suudi Arabistan’ın, “tarihinde görülmemiş bir dönüşüm” geçireceği, MbS’nin “geleneksel olarak tutucu ülkeye ekonomik, toplumsal ve dinî değişim getirme konusunda tutkulu ve benzeri görülmemiş plan”a sahip olduğu, amacın yalnız elitleri zengin etmek olmadığı, MbS’nin hükümdarlığı altında ülkenin “global yatırım odağı” haline geleceği, Suudi kadınlarına yeni haklar tanınacağıydı. Dergide MbS’den (11) sonra en çok (5) fotoğrafı bulunan kişi Donald Trump’tı. MbS’nin onu Amerika’yı yeniden doğru rotaya oturtacak başkan” diye nitelediği sözü de elbette burada yeralıyordu. Yukarıda sözü geçen danışman ve aracı Kacy Grine’ın da şu Yeni Krallık dergisinde bir yazısı vardı. Grine, Filistin sorununu da ekonomik yollardan halledecek “Birleşik Arap Pazarı” projesinden sözediyordu.

Suudi Arabistan Büyükelçiliği, dergiyle herhangi bir alâkalarının bulunmadığını, onu finanse etmediklerini, dergiyi kimin çıkardığını da bilmediklerini söyledi soranlara. ABD Dışişleri Bakanlığı da bu işle ilgilerinin bulunmadığını ileri sürdü ve dergi hakkında ayrıntılı yazı hazırlayan The Daily Beast’e Beyaz Ev’in yolunu gösterdi. Ancak oradan kimse sorulara cevap vermedi.

AMI, bünyesi dışından herhangi bir kişinin bu derginin çıkarılmasına etkisi, katkısı olmadığında ısrarlıydı.

Ancak dergi MbS’nin Washington’daki “aracı”sı Kacy Grine gözetiminde hazırlanmış, basılmadan üç hafta evvel, denetlensin diye dijital kopyası Suudi büyükelçiliğine gönderilmişti. AP büyükelçiliğe pdf gönderilmesini haberleştirmiş, Suudiler bunu yalanlamıştı.

Suudilerle, özel olraak MbS ile AMI arasındaki sürekli, pratik bağlantı şüphesiz “detektif” De Becker’in işini kolaylaştırmıştı. Ancak De Becker ve ekibi yine de zahmetli bir yol izlemek zorunda kalmıştı. AMI’de halen çalışan ya da eskiden çalışmış elemanlarla, Ortadoğu uzmanları ve istihbarat dünyasından kimselerle, Suudi casus yazılımlarını takip etmiş siber güvenlik uzmanlarıyla, Başkan Trump’ın şimdiki ve önceki danışmanlarıyla, Suudi muhaliflerle, MbS’yi şahsen tanıyan insanlarla, sağkolu Saud el-Kahtani’ye yakın kimselerle, Suudi faaliyetlerinin hedef aldığı başka kişilerle görüşmüşler, hükme öyle varmışlardı. Şimdi De Becker açıkça, “raporumu tamamladım, federallere teslim ettim, bu işin arkasında Suudi veliaht prensi var” diyebiliyordu.

De Becker ekibinin görüştüğü “hedef”ler arasında, Filistinli yazar, aktivist İyad el-Bağdadi de vardı; aşağıda ondan da bilgi alacağız.