Linç Dosyası 4: İç Yüzünden Linç Yüzüne Anti-Trans Şiddet
Devletin transların temel haklarını inkâr ettiği ve toplumun bir suç ortağı olarak dünyayı translar için bir suç mahaline çevirdiği bu iklimde, suçun nevinden, manevi unsuruna, nefretinden maddi boyutlarına kadar translara yönelik suçlar, nefretle başlayıp cezasızlıkla son bulur
Okumalar, değinmeler: Napoli kendine özgü
Mafya hukuku inceliklidir, bilirsiniz. Neticede “mal” teslim edilmiş, sorun çözülmüş. Ben bunu yıllar sonra, mahalle hafızasını kazımaya niyetlendiğim günlerde yaşı benden büyüklerden duydum. Umarım bu paragraftan sonra hiç kimse bana “İtalya veya Napoli üzerine kalem oynatmak senin neyine?” diyemez
Linç Dosyası 3: Sivas Katliamı, Medya ve Mekânsal Tanıklık
Şiddetin toplumsal etkilerini mağdurların ve haklarını arayanların şiddeti uygun buldukları şekillerde tarihselleştirmeleri aracılığıyla giderebilmek, tanıklığı hem epistemik hem de etik yönelimli bir pratik olarak, yani şiddet ve onun tarihsizleştirici etkisi yoluyla zayıflatılan eylemliliğin ta kendisini geri kazanma girişimi olarak anlamayı gerektiriyor
Linç Dosyası 2: “Katl-i vacip” Aleviler “yurttaş” Olmak İstiyor
Egemen İslam anlayışı ve uygulamalarının tanımadığı, üzerine baskı kurarak yok etmeye, asimile etmeye, değiştirmeye çalıştığı bir inanca mensup olunca, inancınızı koruma ve yaşatma çabalarınız, kaçınılmaz olarak sizi çevreleyen egemen çoğunluğa ve onları esas alan politikalara ve uygulamalara karşı bir hayat-memat anlamı ifade eder
Özgür Özel tek adam rejimine karşı ama gel gör ki….
Özgür Özel Karadeniz’de fındık, Gaziantep’te fıstık mitingi yaptı ama şunu unutmayalım, daha doğrusu söyleyelim, hukuk olmadan ekonomik iyileşme, öğretmelere kadro, emeklilerin durumun iyileştirme, güçlü taban fiyat mümkün değildir
Linç Dosyası 1: Linç, Bir Suç Olarak Düzenlenebilir mi?
Linçi bir yere koymak zor. Fakat bu zorluk, kitlesel şiddete göz yummanın bir bahanesi olmamalı. Zira kitlesel şiddetin önüne, kanunda özel olarak düzenlenmeden de geçilebilir. En azından bunun için bir çaba görsek bile başlangıca sayarız
Basın tarihi: “Roboski Uludere’nin Gözyaşları”
Roboski Katliamı 2011 yılının bitiminde ve daha sonrasında en çok konuşulan ve tartışılan tarihsel bir acı olarak kaldı. Olay yaşanır yaşanmaz ana mecrayı oluşturan medya, tek parti dönemini anımsatan bir duruşla epeyce bir zaman sustu, haberi vermedi…
Kiralık Rahimler: Türkiye-Gürcistan-Kuzey Kıbrıs Üçgeninde Büyüyen Taşıyıcı Annelik Pazarı
Küresel taşıyıcı annelik pazarı hızla büyürken ülkeler arasındaki farklı yasal düzenlemeler birçok suistimale yol açıyor. Türkiye – Gürcistan – KKTC hattında etik olmayan uygulamalara ve yasadışı ticarete işaret eden ifadeler ile sonuçlanmayan hukuki soruşturmalar, bu suistimalin önüne geçilebilmesi için uluslararası yasal denetim ihtiyacını gündeme getiriyor
Linç Dosyası Giriş: Linç ve Devletin Tekrar İnşası
Okuyacağınız dosya, farklı disiplinlerden gelen yazarların linç olgusuna dair özgün perspektiflerini bir araya getirerek, konunun toplumsal, politik, kültürel ve tarihsel boyutlarını çok yönlü bir şekilde tartışmayı amaçlıyor
Nimet Tanrıkulu neden tutuklandı?
Son dönemde gazeteciler ve sivil toplum örgütlerine yönelik tutuklama furyasının bir parçası da insan hakları savunucusu Nimet Tanrıkulu’nun tutuklanmasıydı. İHD Genel Başkanı Eren Keskin; Tanrıkulu’nun “silahlı örgüt üyesi” olma iddiasıyla tutuklanmasını, “akıl dışı” olarak niteledi
Basın tarihi: İngiliz Basını Ne Yazdı?
Arap Baharı’nın başladığı 2011 yılı AKP ve Türkiye için çok büyük bir kırılma noktası oldu… Dünyanın semalarında bir yıldızken dünyanın çöplüğüne düştük. “Bu nasıl ve niye oldu?” sorusunun cevabı belki de Arap Baharı’nda yaşananların bir köşesinde saklıdır
Nurcan Demir’in sesini duyun!
Cezaevinde bulunduğu süre boyunca bir üniversite bitiren, ikinci üniversitede ise üçüncü sınıfa devam eden, kurum kütüphanesini sürekli kullanan, kendi talebi ve ısrarıyla bağlama ve resim kurslarına giderek başarıyla bitiren, spor faaliyetlerine düzenli olarak katılan bir hükümlü, nasıl ‘kötü halli’ sayılabilir?
Okumalar, değinmeler
Napoli Romanları’nın anlatıcı sesi Lenu’nun sesi idi. Beni sardı. Hatta içine çekti. Su kemeri takıntım soldu. İyi de oldu. Bayan Ferrante’nin kulağına “adamın biri Napoli Romanları’nı Roma su kemeri izi bulmak için okuyor” şeklinde bir cümle gitse utanırdım