Sanal dünyada tehlikeli gidişat
Moskova, muhalefet potansiyelini geliştirebilecek mecra olarak gördüğü internet üzerinde mutlak saha hakimiyeti kurma peşinde belli ki
21.09.2021
Yukarıdaki başlığı haklı çıkaracak sayısız olay yaşanıyor artık; mâlûm. Biz birinden bahsedeceğiz. Bu ayın başında Rusya hükümeti, Apple ve Google’dan, muhaliflerin seçimler için ürettiği programcığı uygulama mağazalarından kaldırmalarını istedi. Zehirlenip kurtulduktan sonra hapse atılan muhalif Alexei Navalny taraftarlarınca hazırlanan “Akıllıca Oy Verme” programı, nerede hangi muhalif adayın kazanma şansının yüksek olduğunu, hangisine oy atılırsa iktidarın daha çok kayba uğratılabileceğini gösteren bir uygulama. İki şirket de talebi geri çevirdi, programı silmediler.
Dışişleri Bakanlığı’nın -uluslararası politikayla ilgilenmeyenlerce de tanınan- sözcüsü Maria Zaharova, Rusya yetkililerinin “yasadışı içeriklerin” silinmesine ilişkin taleplerinin teknoloji şirketlerince reddedilmesinin “sistematik” hale geldiğinden yakındı.
Rusya Dışişleri Bakanlığı da, işi resmiyete döktü, 10 Eylül’de ABD’nin Moskova büyükelçisi John Sullivan’ı makama çağırdı. TASS’a bakılırsa, Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, büyükelçiye, iki şirketin, yaklaşan Duma seçimleriyle ilgili olarak “Rusya yasalarını çiğnediklerine dair belgeler” sundu.
15 Eylül’de, Rusya Federasyonu Devletin Egemenliğini Koruma ve Rusya Federasyonu’nun İçişlerine Karışılmasını Önleme Komisyonu, toplantı ve tartışma için Google ve Apple’dan ertesi gün birer temsilci göndermelerini istedi. Parlamenterlerin soracak çok soruları vardı!
Akşamına da Dışişleri Sözcüsü Maria Zaharova, temsilci göndermezlerse şirketlerin “otomatikman”, Rusya seçimlerine müdahale işlerine bulaştıklarını kabul etmiş sayılacaklarını televizyondan ilan etti. “Gelirlerse de yapacakları açıklamaları dinleyeceğiz, çünkü çok sorumuz var,” diye tekrarladı.
16 Eylül Perşembe günü yapılan bu toplantıya Google ile Apple temsilci gönderdiler. Toplantıda Rusya parlamenterlerinin şirket temsilcilerini epey sıkıştırdığı söylendi.
Moskova’nın, internet içeriklerini denetlemekle görevli kuruluşu (Rusya Federal Bilgi Teknolojileri ve Kitle İletişim Denetleme Kurumu) Roskomnadzor, Navalny taraftarlarının seçime yönelik uygulamasını mağazalarından kaldırmamalarının, “Rusya seçimlerine Amerikan şirketlerinin müdahalesi” olarak görüleceğini, kamuoyuna açıklamakla yetinmeyip, şirketlere de mesajla iletmiş, onlara ceza verebileceklerini bildirmişti.
Bu lafın karşılığı şuydu: Bu tartışmaların ortayerinde, 14 Eylül günü Moskova’daki Taganskiy Mahkemesi, Roskomnadzor’un açtığı davayı karara bağlamış, Facebook’a 21 milyon ruble (2.432.000 TL), Twitter’a 5 milyon ruble (579.000 TL), Telegram’a 9 milyon ruble (1.044.043 TL) ceza kesmişti. Gerekçe, “ülkede yasaklanan bazı içeriklere söz konusu internet ağları üzerinden ulaşılabilmesi nedeniyle mevzuata uyulmaması”ydı! Bu kararla, şimdiye kadar Rusya’da Twitter’a kesilen ceza 45 milyon rubleye, Telegram’a kesilen 35 milyon rubleye, Facebook’un payına düşense 80 milyon rubleye ulaşmıştı.
Çünkü aynı mahkeme, yine Roskomnadzor’un açtığı bir başka davada, yaklaşık üç hafta önce verdiği kararla, Twitter, Facebook ve WhatsApp’a toplam 36 milyon ruble (4.270.000 TL) para cezası öngörmüştü. Bu defa gerekçe, kullanıcılara ait bilgilerin Rusya’da depolanmayışıydı. Benzer sebeple LinkedIn, 2016’da yasaklanmıştı.
Dışişleri Sözcüsü Zaharova zaten tesbit seviyesini aşmış, yaptırım imâsında bulunmuştu. “Akıllıca Oy Verme” uygulamasını kaldırmamaları halinde Rusya’da iş yapan Amerikan şirketlerinin faaliyetlerine birtakım kısıtlamalar getirilebilirdi. Zaharova bunları tanımlamadı, ama “yasadışı faaliyet yürüten yabancı dijital platformlar”a yönelik yasaların sıkılaştırılması, Google ve Apple ile bağlantılı kuruluş ve kişilere yönelik soruşturmalar, yaptırımlar ve şirketlere yine para cezaları kesilmesi gibi baskı tedbirlerinden sözedildi.
İki uluslararası şirketin temsilcilerinin Rusya parlamenterleri tarafından bunaltıldığı gün, Navalny destekçilerinin muhalif seçmene yol gösteren uygulamasını paylaşan bir aktivist gözaltına alındı ve “aşırılıkçı simgeleri” yaydığı gerekçesiyle tutuklanıp cezaevine kondu.
Aynı günün akşamı, Navalny’nin ekibi, “Akıllıca Oy Verme” için kurdukları internet sitesinin DDoS saldırısına uğradığını açıkladı. DDoS, “Dağıtılmış Hizmet Reddi Saldırısı”, bir web sitesine, karşılık veremeyeceği yoğunlukta işlem talebi göndererek siteyi çalışamaz, ulaşılamaz hale getirme demek ki, böyle işleri çabucak ve kolaylıkla yapabilecek kapasite elbette devletlerin, gizli servislerin elinde daha bol ve daha gelişmiş olarak var.
Üç güne yayılacak oy verme işlemi ertesi sabah başlayacaktı. Google Docs’a (Belgeler) erişim engellendi. Navalny ekibi, “Akıllıca Oy Verme” uygulamasınca önerilen adayların listesini Google Docs’a koymuştu. Herkesin indirip paylaşabileceği şekilde.
Nihayet, son olarak, 17 Eylül Cuma sabahı seçmenler sandığın yolunu tutarken Apple ve Google sözkonusu uygulamayı sanal satış tezgâhlarından kaldırdılar. AP’nin, “olay hakkında doğrudan bilgi sahibi” bir kaynağa dayanarak aktardığına göre, Rusya yetkilileri Google’ı suç soruşturması ile tehdit etmişlerdi.
Rusya muhalefeti, baskı şartlarında ne kadar olabilirse, tepki gösterdi, Navalny’nin ekibi, uluslararası şirketlerin “Kremlin’in şantajına boyun eğmesi”nden yakındı.
Maria Zaharova, Apple ile Google’ın başta “Akıllıca Oy Verme” uygulamasını kaldırmayı reddetmeleri üzerine şöyle demişti: “Aşırılıkçı olduğu değerlendirilen içerikle ilgili olarak yetkili Rusya kurumlarının peşpeşe talepleri karşısında böylesine had bilmezlik, seçici davranış ve göstere göstere umursamazlık gerçekten kabul edilemez hale geliyor.”
Ancak ABD şirketlerini nobranlıkla suçlayan Rusya yönetiminin muhalefete karşı tutumu bunun kat kat ötesinde. Bu yıl internete yönelik baskıda ciddî artış var. Had bilmezlik ve göstere göstere umursamazlığa gelince: Devlet görevlilerinin zehirlediği adamı ülkeye döner dönmez hapse atan Moskova, Navalny’ye arka çıkan sosyal medya kullanıcılarını gözaltına aldı. Navalny’nin tutuklanmasına karşı girişilen kitlesel protestolar ise, bunları haberleştirenler için suçlama bahanesi haline sokuldu. Protestolardan bahsedilen içerikleri kaldırmaları talep edilen YouTube, Facebook, Twitter ve TikTok ile Rusya’nın yerli platformları VKontakte ve Odnoklassniki, talebi yerine getirdi. Bazı dış yayınlara karşı, “yabancı ajanlar”a dair yasalar devreye sokularak kısıtlamalar uygulanmaya başlandı. Twitter hükümetin bazı buyruklarına kulak asmayınca, Roskomnadzor siteye erişimi yavaşlatmaya koyuldu.
Moskova, muhalefet potansiyelini geliştirebilecek mecra olarak gördüğü sosyal medya, alternatif haber siteleri ve genel olarak internet üzerinde mutlak saha hakimiyeti kurma peşinde, belli ki. Ve elinde bunun için münasip araçlar bulunduğu gibi, sadece had bilmezlik ve umursamazlık dalında değil, acımasızlık branşında da şimdiye kadar kazandığı madalyalar dizi dizi.
Rusya yetkilileri yasallıktan sözettikleri zaman ihtiyaca göre eğilip bükülebilir fermanları gözümüzün önüne getirmemiz gerekiyor sanırım. Çünkü meselâ, ancak “aşırılıkçı”, yasadışı içerikler bulunması halinde site yasaklanır, diyorlar, hemen ardından, Navalny’nin Yolsuzlukla Mücadele Vakfı “aşırılıkçı örgüt” sayılıp yasadışı ilan ediliyor. Vakıf’la bağlantılı hiç kimsenin seçimlerde aday olmasına izin verilmiyor. Yani bizim yakından tanıdığımız bildiğimiz işler. Elli kadar muhalif internet sitesinin mesnetsiz iddialarla kapatılması da cabası.
* * *
Bu örnek olayın ayrıntıları arasında, bir kısmı şimdiden kendini geçerli kılmış, kılmakta olan, bir kısmı yakın gelecekte ete kemiğe bürünecek pek çok eğilimi seçebiliyoruz. Ayrıyeten bunlar topluca, yeni savaş “meydanı” tablosunu netleştiriyor. Bütünüyle uluslararası şebeke (internet) birbirinden uzak ve habersiz insanlar arasında akla gelmedik bağlar oluştururken, ulusal devlet sınırları içinde egemen ve belirleyici kalmak isteyen muktedirler sanal yoldan aşılması tehlikesine karşı sınırları -ve konumlarını- korumak için, giderek sırıtan ve gülünçleşen yöntemler buluyorlar. Öte yandan, işbirliği halinde döşedikleri denizaltı kabloları veya uzaya yanyana dizdikleri aktarıcı uydular aracılığıyla başkalarının fiziksel sınırlarını aşmaya kalkışıyorlar. Herkes birbirinin sınırlarını aşabiliyor. Sınırların füzeyle, tankla aşılması anlamsız hale gelebilir.
Bunlar yakın zamana kadar geyik malzemesiydi. Artık değil. Ancak sanal yoldan sınır aşarak yürütülecek faaliyet de, buna karşı kurulacak savunma da hâlâ füzeyle, tankla-topla yetişmişlerin denetiminde. Silah sanayiinde birileri bu mesele üzerine fena halde kafa yoruyor olmalı.
Öte yandan, muktedirler sınıfından olmayan biz sıradan insanların gündelik yaşantısında belirleyici yer tutan “sanal âlem”in, fillerin tepişmesini esas işlev edinmiş savaş meydanına dönüşmesi ihtimaline de biz kafa yormalıyız herhalde.
Çünkü bugün geçerli anlamıyla “uluslararası hukuk”un giderek yok sayılmasını normalleştirebilecek bir süreç ilerliyor burada. Güçlülerin hukukuna göre işleyecek bir sanal âlemde internet, ancak onların işine yaradığımız sürece yararlanabileceğimiz imkân haline de gelebilir, somut hedef için cepheye sürülene kadar oyalanalım diye kazdırılan çukura da dönüşebilir.
İktidar hırsıyla, zulümle, yalanla teknolojinin izdivacından doğacak çocukların hiçbiri insanlık için hayırlı evlat olmayacak. Teknolojiden vazgeçemeyeceğimize göre acaba öbürlerini mi evden kovmalı?