Sansürün adını koyalım
Sputnik’in başına gelen bu politik nitelikli erişim engeli yarın BBC, Al Jazeera ya da France 24’ün internet sitelerinin de başına gelebilir
17.04.2016
Türkiye’deki akla mantığa sığmayan basın özgürlüğü ihlallerinin bir yenisini de 14 Nisan akşamı yaşadık. Artık yazıp çizip, konuşmaktan biz yorulduk ama Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın (TİB) maaşallah internet sitelerine erişim engeli kararı vermekten bıkmadı, usanmadı. Perşembe akşam saatlerinde Rus devlet haber ajansı Sputnik’in 31 dilde yayın yapan www.sputniknews.com sitesine erişim sağlanamaz oldu.
Rusya’nın Sesi Radyosu ve RIA Novosti Haber Ajansı’nın güçlerini birleştirmesiyle kurulan uluslararası haber ağı Sputnik, 10 Kasım 2014’de Rossiya Segodnya tarafından kuruldu. Moskova merkezli bir medya kuruluşu olan Sputnik’in dünyanın farklı bölgelerinde ofisleri bulunuyor ve yayınlarını 34 ülkeyi kapsayan 130 şehirde, günde toplam 800 saatin üzerinde internet sitesinden ve radyo istasyonlarından yapıyor.
Sputnik’in internet sitesindeki bu durum, önce geçici bir erişim zorluğu zannedildi. Daha sonra ise sitede “Yapılan teknik inceleme ve hukuki değerlendirme sonucunda idari tedbir uygulanmaktadır” açıklaması belirdi.
16 Nisan Cumartesi günü ise Gölbaşı Sulh Ceza Hakimliği’nin “terörü öven, şiddete ve suça teşvik eden, kamu düzeni ile milli güvenliği tehdit eden internet adreslerine ve Twitter hesaplarına, yaşam hakkı ile kişilerin can ve mal güvenliğinin korunması, milli güvenlik ve kamu düzeninin korunması ile suç işlenmesinin önlenmesi kapsamında engellenmesi” kararını onayladığı haberlerini okuduk.
Engelleme kervanında Sputnik’in yanı sıra uluslararası medyada göz ardı edilen ve aslında yıllardır bu kararın mağdurları olan Özgür Gündem, DİHA, Azadiya Welat ve Jin Haber Ajansı gibi Kürt haber ajansları bulunmaktaydı.
Aslında bize rutin gibi görünen internet sansürü uygulamalarında ilk kez bir yabancı haber ajansı engelleniyordu. İki büyülü terim yani “milli güvenlik” ve “kamu düzeni” işin içinde olunca sansürün mübah sayıldığını artık gayet iyi biliyorduk. Ancak konu Sputnik olunca yabancı medya Türkiye’deki internet regülasyonlarına umulmadık ölçüde geniş yer ayırdı. Türk internet kullanıcıları olarak bizler ise içerik engellemesini gerektirecek ve kamu düzenini bozduğu iddia edilen haber, video, ya da ses kaydını ise hâlâ bir türlü öğrenememiştik.
Dünya basını Sputnik meselesiyle taçlandırılan Türkiye’nin ifade ve basın özgürlüğü sorunlarını, yeni çıkan AB genişleme raporuyla birlikte uzun uzun verirken, özellikle Yeni Şafak ve hükümet medyası erişim engellenmesini Twitter üzerinden büyük bir sevinçle müjdeledi. “Türkiye karşıtı Rusya’nın Sesi” elbette ki susturulmalıydı.
Evet, Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkiler, Kasım 2015'te Türk savaş uçaklarının bir Rus jetini Suriye sınırında sınır ihlali yaptığı gerekçesiyle düşürmesinin ardından bozulmuştu. Artık bunu dünya âlem biliyordu. Bu politik gerginlik hükümete yakın organlar tarafından sansürün meşrulaşması için kullanıyordu. Hem zaten Putin Rusya’sının da insan hakları ve basın özgürlüğü sıralamalarında bizden pek farkı yoktu. Ne hakla bize ifade özgürlüğü dersi veriyorlardı?
Velhâsıl jet düşürme krizinden sonra doğrusu Rus devlet medyası da Ankara’ya karşı husumetini gizlemedi. Geçtiğimiz ay, yüksek tirajlı bulvar gazetesi, Komsomolskaya Pravda, “Türkiye zaten hiçbir zaman Rusya’nın dostu olmamıştı ve asla da olmayacak” manşeti ile çıktı. Sputnik engellenmesinin de Putin’in bir televizyon programında Türkiye ve Mısır hakkında ağır sözler söyleyerek bu ülkelerin radikal İŞİD üyelerine kucak açtığını ve her iki ülkeye de terör tehlikesi nedeniyle seyahat edilmemesi gerektiğini söylemesinden hemen sonra gelmesi de rastlantı olmasa gerekti.
Ancak konu ne Rusya’nın medya özgürlüğü karnesi, ne Türkiye-Rusya gerginliği, ne de haber ajansının niteliği. Konu bir uluslararası haber ajansını internet sitesinin topyekûn erişime engellenmesi ve bizlerin haber alma özgürlüğümüzün tamamen hiçe sayılması. Bu politik nitelikli erişim engeli, yarın BBC, Al Jazeera ya da France 24’ün internet sitelerinin de başına gelebilir.
İster Dicle Haber Ajansı, ister Sputnik, ister BBC olsun, ne zaman konuları duygularımız, reflekslerimiz, politik tercihlerimiz üzerinden değil de ilkelerimiz bağlamında tartışacağız bilinmez. Ancak bu yapılanın en saf haliyle sansür olduğunu kabul etmekle işe başlamak gerek sanırım.