Şempanzeler, insanlar ve gelecek

Milliyetçiler bize hiç durmadan sırf aynı ırktan, aynı milletten değiliz diye, başka insanlara düşman olmamızı söylüyorlar

ORHAN KEMAL CENGİZ

25.05.2020

Yolunu şaşıran bir şempanze yanlışlıkla diğer şempanze grubunun alanına girdiğinde, vahşi bir şekilde öldürülüyor.

Diğer grubun şempanzeleri tek başına yakaladıkları bu şempanzeyi linç ederek, döverek öldürüyorlar.

Sonradan bunun tekil bir örnek olmadığı, bölgede onlarca şempanzenin diğer sürünün bireyleri tarafından öldürüldüğü anlaşılıyor.

Jonh Mitani ve arkadaşları Uganda Kibale Ulusal Parkında şempanzeler üzerine yaptıkları bu gözlemleri uzun bir makale olarak yayınlıyorlar.

Stanford Üniversitesi biyoloji ve nöroloji profesörü Robert Sapolsky Afrika’da yapılan bu gözlemleri daha ileriye taşıyarak “biz” ve “onlar” ayrımının genlerimize işlemiş, kalıtsal bir miras olduğunu söylüyor.

Diğer kabileden olanı kolayca öldürebilmenin, kendi kabilemizdekilere duyduğumuz empatiyi başka kabilelere mensup insanlara gösteremememizin altında bunun yattığını söylüyor Sapolsky.

Buradan hareketle “milliyetçiliğin” işte tam da bu “biz/onlar” karşıtlığı üzerine kurulu olduğunu, bu yüzden de aşmanın çok kolay olmadığını söylüyor.

Bunlar nereden aklına geldi derseniz…

Şimdi habire tartışılıyor, Covid-19’dan insanlık pek çok ders çıkartmış, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacakmış…

İnsanlığın bir ders çıkardığından şüpheli olduğum gibi, çıkarıldığı iddia edilen dersleri almak için Covid-19’a da ihtiyacımız yoktu diyorum.

Dünyayı, şempanzeler gibi, biz/onlar karşıtlığı içinde görmesek, bu dersleri çoktan alırdık.

Covid-19 ne gösterdi?

Hepimizin insan olduğunu, hepimizin birbirimize muhtaç olduğunu, hangi ırktan ve milletten olursak olalım aynı dertlerden mustarip olduğumuzu…

Sapolsky’nin bahsettiği genetik miras muhtemelen, çıkarıldığı söylenen bütün bu derslerin kısa sürede unutulacağını gösteriyor.

Çünkü biz/onlar ayrımını besleyen ve semirten inançları, ideolojileri hiçbir şekilde sorgulamıyoruz.

Öylesi bir zihin açıklığına sahip olsaydık, bütün insanların birbirine muhtaç olduğunu; ülkelerin, sınırların kafalarımızdaki ayrımlar olduğunu, hepimizin küçük bir dünyada yaşadığımızı çoktan anlardık.

Seller, fırtınalar, depremler ve insanların başına gelen nice felaketler sınır tanıyor mu?

Deprem İran sınırında duruyor mu? Fırtına Amerika’dan Teksas’a geçmeyeyim diyor mu?

İnsan eliyle yaratılan felaketler bunlardan farklı mı?

Ukrayna’da Çernobil infilak edince, nükleer sızıntı taşıyan bulutlar, onlarca ülkeyi kuşatmadı mı?

Siz nehirleri zehirlediğinizde o nehrin delişmen sularının ulaştığı bütün ülkelerdeki toprakları da suyu da zehirlemiş oluyorsunuz.

Ama ulus devletler bize hiç kimsenin onların işlerine burunlarını sokamayacağını söylüyor.

İnsanlığın yürüdüğü onca yoldan sonra bu “içişlerime karıştırmam” martavalı belki sadece insan hakları alanında belli bir ölçüde çöktü.

Biz/onlar karşıtlığı üzerine inşa olmuş algılama biçimimiz olmasa, bütün insanların aynı geminin yolcusu olduğunu çoktan görürdük.

Gökyüzüne salınan zehirli gazlar belli oranları aşıp da oksijen azaldığında, bütün insanlık olarak nefes darlığı çekeceğiz.

Buzullar tamamen eriyip deniz seviyeleri yükseldiğinde, denize kıyısı olan bütün ülkelerin toprakları belli ölçüde sular altında kalacak.

O buzullar eridiğinde binlerce yıldır uyurken uyanan virüsler, tıpkı Covid-19 gibi, sınırları, ırkları, dinleri, dilleri ayırt etmeksizin dünyanın dört bir tarafına yayılacak.

Ama milliyetçiler bize hiç durmadan sırf aynı ırktan, aynı milletten değiliz diye, başka insanlara düşman olmamızı söylüyorlar.

Popülist politikacılar, insanların en ilkel duygularını sonuna kadar sömürüp, ülkelerin içinde halkları karşı karşıya getiriyorlar, farklı inanca, farklı yaşama biçimine sahip olanları birbirine düşman kılmaya çalışıyorlar. Kutuplaşma hiç bitmesin, toplumlar o elektrik yüklü kutupların geriliminden hiç kurtulmasın istiyorlar.

Covid-19 yeni bir ders mi sundu bizlere, yoksa her daim gözümüzün önünde duran dersleri bir kere daha mı hatırlattı?

Hepimizin aynı insanlık ailesinin fertleri olduğumuzu idrak edeceğimiz günlerin çok uzak olmadığı umuduyla…

Nice güzel bayramlara…