15 Mayıs’ta eski Maliye Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olan Lawrence Wong, Singapur’un yeni başbakanı oldu. Fotoğraf: Singapur Maliye Bakanlığı, 2023.

Singapur’da “yeni nesil” yönetim iş başında

Singapur, kendi zenginliğini kendi yaratmış olsa da, “dikensiz orkide bahçesi” değil. Zorluklarının bilincindeler ve sıkı çalışmaya, sosyal dengeleri de sağlamaya çalışıyorlar

HAZAR GÖKÇEN ÖNEY

28.05.2024

Singapur, kendi zenginliğini kendi yaratmış olsa da, “dikensiz orkide bahçesi” olmadığının bilincinde. 1965’ten sonra dördüncü başbakanı görev başına geçen ada devletinde yeni önceliklerden biri, alt ve orta gelir grupları ile çocuklar-gençler-yaşlılar üçlüsüne yönelik sosyal destek programları.

Singapur, 20 yıl sonra kesintisiz aynı ismin yönetiminden sonra lider değişikliği yaşadı. Ada devleti, 1965’te bağımsızlığından bu yana tarihinde yalnızca dördüncü kez lider değişikliği yaşadı. Gerçi, “değişim” derken büyük sürprizlerden bahsetmiyoruz: ülkede yaşanan lider değişikliği de, son derece planlı ve programlı gerçekleşti.

15 Mayıs’ta eski Maliye Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olan Lawrence Wong, Singapur’un yeni başbakanı oldu. 2004’ten beri ülkeyi yöneten Lee Hsieng Loong, 2022’de başbakanlık görevini bırakacağını açıklamıştı. Diğer bir deyişle, iki yılı aşkın süredir söz konusu lider değişimi için hazırlık yapılıyordu. Siyasi liderliğin 72 yaşındaki Lee’den 52 yaşındaki Wong’a devri, “nesil değişimi” olarak yorumlanıyor. Singapur’da siyasette, “nesil” kavramı sıklıkla kullanılıyor: zira, gerçekten de ülkede değişen şey yönetim anlayışından ve ülkenin rotasından ziyade yöneticilerin nesilleri. 

Bu sefer nesil değişiminden öte bir değişim de yaşanıyor: Wong, Singapur’da yönetimin “aile dışına çıkmasını” da simgeliyor. Yönetimi devreden Lee Hsieng Loong, dünyanın tek “şehir ada devletinin” kurucusu Lee Kuan Yew’in en büyük oğluydu. Yine de, Lee ailesi yönetimden tamamen uzaklaşmayacak. Başbakanlığı bırakan Lee Hsieng Loong, kabinenin danışmanlığı yapacak kıdemli bakan olarak görev yapacak.

Lee, başbakan olarak verdiği son röportajda, kendinden önceki iki yöneticiden; babası Lee Kuan Yew ve Goh Chok Tong’un yolunu takip etmediğini de dile getirmişti. Buna karşılık, Singapur’daki yönetim anlayışının özeti olabilecek şu ifadeyi de kullanmıştı: “Kimseden hızlı koşmaya çalışmadım. Herkesin benimle beraber koşmasını sağlamaya çalıştım.”

Diğer bir deyişle, Türkiye’deki gibi bir kutuplaşma, Singapur için tahayyül edilemeyecek kadar uzak. Evet; Türkiye’deki gibi uzun soluklu, 20 yılı bulan “tek kişi” iktidarı söz konusu ancak, Singapur politikasının sistemi ve siyasi kültürü Türkiye’dekinden çok farklı.

Yeni nesil liderlik dönemi nasıl şekillenecek?

Başbakanlığı devreden  Lee Hsien Loong, son birkaç yıldır ülkeyi yöneten siyasi hareket Halkın Hareket Partisi’ni “yeni nesil” liderliğine hazırlıyordu. Yeni Başbakan Wong, 2011 yılında siyasete girdi ve o zamandan beri savunma, eğitim, finans ve ulusal kalkınma da dahil olmak üzere çeşitli bakanlık pozisyonlarında görev yaptı. Singapur’un ekonomisini Kovid-19 pandemi döneminde başarılı bir şekilde yönettikten sonra Wong, 2022’nin başlarında kabinedeki bakan arkadaşları tarafından “gelecek neslin lideri” olarak seçildi. Pandemi dönemindeki başarıyı azımsamayalım: Wong, doğru kararlarıyla,  Singapur’un dünyadaki en düşük enfeksiyon ve ölüm oranlarından birine sahip olmasını sağladı. Yani, o dönemde ekonomik açıdan başarılı bir lider olarak rüştünü ispatladı.

Wong’un seçim sürecinde dönemin başbakanı Lee ve diğer üst düzey bakanları yer almadılar. Diğer bir deyişle, ülkenin “yönetici nesli”, yeni nesil liderlik belirlenirken oy kullanmadı. Wong’un seçilmesinden kısa bir süre sonra da Lee, kendisini Başbakan Yardımcısı olarak atadı.

İlk başbakan Lee Kuan Yew, 1965’ten 1990’a kadar “1. nesil liderliği” yönetmişti. Onun yerini, Lee Hsien Loong’un yönetimi devraldığı 2004 yılına kadar sonraki 14 yıl boyunca başbakanlığı elinde bulunduran Goh Chok Tong aldı ve böylece, “2. Nesil liderlik” başladı. Şimdi, Wong’un dönemi de, “4. Nesil liderliğin” başlangıcı kabul ediliyor.

Wong, şimdiden farklı siyasi görevler yürüttüğü için sahip olduğu geniş bir deneyim yelpazesine sahip. Sadece ekonomi ve milli güvenlik gibi kilit alanlarda değil, Singapur’un çok önem verdiği “Kültür, Toplum ve Gençlik” bakanlığının ilk yöneticisi görevini de Wong üstlenmişti. Bu bakanlığın portföyünde, kentsel planlama, sosyal konut temini ve barınma ile bir ada devleti olarak Singapur’un ağır darbe aldığı iklim değişikliğine karşı yeşil dönüşüme uyum ve iklim krizinin olumsuz etkilerine karşı mücadele gibi alanlar yer alıyor. Wong, Temmuz 2020’de de Singapur’un en iddialı olduğu konulardan birinin yönetimini “Eğitim Bakanı” olarak devralmıştı. 

Tecrübesine rağmen dünyada “stratejik dalgalanmaların” olduğu bir dönemde, Wong hükümetine destek sağlamak için, bazı 3. nesil üst düzey yöneticilerin önümüzdeki birkaç yıl boyunca kabinede “destek unsuru” olarak görev almaları bekleniyor.

Çin-ABD rekabetini yönetmek, Singapur’un önündeki başlıca zorluklardan. Singapur, Çin ile güçlü ekonomik ilişkilerden ve ABD ile savunma bağlarından faydalandığı için, rekabete taraf olmaktan kaçınmaya kararlı. Wong, başbakan olmadan önceki son bir yılda Çin, ABD, Almanya ve Fransa’nın yanı sıra komşu ülkeler Malezya ve Endonezya’ya yaptığı yurt dışı ziyaretleriyle dış politika tecrübesini arttırmaya da başlamıştı.

Dikensiz “orkide bahçesi” değil

Singapur, yaklaşık 6 milyonluk nüfusu ve kişi başına 83 bin dolara yakın gayrisafi yurtiçi hasılası ile Türkiye ile karşılaştırılamayacak kadar “kolay” bir ülke. Yine de, var olan zorluklarının fazlasıyla da bilincindeler.

Başbakanlık görevini bırakırken Lee Hsien Loong, “Singapur’un başının belaya girmesi için sistemin tamamen çökmesi gerekmiyor. Sıradan bir ülke olsak bile, başımız zaten ciddi dertte” diyerek günümüzün uluslararası ilişkilerinin karmaşıklığına ve ülkesinin “boyundan büyük” sorunlarını hafifsemediğine dikkat çekiyordu. Bu sorumluluk bilinci, küçük ada cumhuriyetini gelişmekte olan bir ülkeden, bugün dünyanın üçüncü en büyük limanına, onuncu en büyük deniz filosuna, dünyanın en büyük havalimanlarından birine ve dünya genelinde dördüncü en büyük döviz ticaretine sahip kıldı. Singapur, kendine ait önemli bir hammaddesi olmasa, doğal kaynaklar bakımından dışa bağımlı olsa da, “zekasını kullanarak”, gelişmiş ülkeler çemberine girdi. Şimdi de, iklim değişikliği ve uluslararası rekabeti hiç de azımsamıyorlar.

Kaldı ki, ülkeyi kuruluşundan beri yöneten Halkın Hareketi Partisi, artan rekabeti hissediyor ve o yüzden de halkla olan bağını güçlendirmeye çalışıyor. Kurucu Halkın Hareketi Partisi, 2020’deki son genel seçimlerde parlamentodaki 93 sandalyenin 83’ünü ve toplam halk oylarının yüzde 61’ini kazanmasına rağmen, destekleri 2015 genel seçimlerine kıyasla yüzde dokuz puan düştü. Bu düşüşteki ana etken, genç seçmenlerin değişim arayışıydı. Seçim sonrası anketler, geri kalan on sandalyeyi kazanan muhalefetteki İşçi Partisi’ne desteğin başlıca kaynağının 21-25 yaş aralığı olduğunu gösterdi.

Yeni Başbakan Wong’un tercih edilmesinin bir sebebi de, halka yakın bir tavır benimsemesi. Haziran 2022’de Wong liderliğinde, yaklaşık 200 bin Singapurlu’nun günümüzün zorluklarını ve geleceğe yönelik bir yol haritasını tartışmak üzere katıldığı ülke çapında “Singapur İleri” programını başlattı. Böylece Singapur’u gelecekte “daha yaşanabilir, kapsayıcı, adil ve zorluklara karşı dirençli kılacağı” öngörülen bir strateji ortaya konuldu. Önümüzdeki on yıl boyunca 40 milyar Singapur doları (yaklaşık 30 milyar dolar) tutarındaki ilgili yatırımlar öncelikle eğitim, teknik mesleki donanım sağlama, sağlık hizmetleri ve altyapıya akacak; çeşitli sosyal programlarla, öncelikle alt ve orta gelirli vatandaşların yanı sıra yaşlılara destek sağlanacak. 

Görüldüğü gibi Singapur, kendi zenginliğini kendi yaratmış olsa da, “dikensiz orkide bahçesi” değil. Zorluklarının bilincindeler ve sıkı çalışmaya, sosyal dengeleri de sağlamaya çalışıyorlar. Nesiller boyu değişmeyen ve değişmeyecek olan da, dikenlerin bilincinde olup onları avantaja çevirme çabası olacağa benziyor.