Soğuktan gelen zehir, hançer ve yılan

18 Mart 2018’de başkanlık seçimine giden Rusya’nın dünya siyasetini son dönemde etkileyen “şeytan üçgenini” tartışalım…

SEZİN ÖNEY

17.03.2018

Avrupa kıtası geneli, Mart'ın ikinci haftasına girerken Sibirya'dan gelen soğukları, "Doğu'dan gelen Canavar" (Beast from the East) adı takılan dondurucu hava dalgasını, Almanya'da  konuşuyordu ki, Rusya kaynaklı başka bir konu (daha) gündeme giriverdi: Sergey Viktoroviç Skripal ve kızı Yulia'nın, Birleşik Krallık'ta zehirlenmesi.

Bu olay, Rusya ve Birleşik Krallık arasında büyük bir diplomatik krizin patlak vermesine neden oldu. Başbakan Theresa May, 14 Mart günü Avam Kamarası'nda yaptığı konuşmada, Rusya'yı "adam öldürmeye teşebbüs" ile suçladı ve bir dizi yaptırım açıkladı. Bu yaptırımların bir kısmı, "kamu güvenliği" gerekçesiyle kamuoyuna açık olarak duyurulmuyor. Açıklananlar arasında en sert yaptırım ise, 23 Rus diplomatın sınırdışı edilmesi. 1971'de bir casusluk skandalı sonrası casus olduğu addedilen 105 Sovyetler Birliği vatandaşı sınırdışı edilmişti; bu kişilerden 90'ı da diplomattı. Şimdi sınırdışı edilecek Rus diplomatlarının da, "casusluk bağlantıları olduğu" öne sürülüyor.

Birleşik Krallığın, Rusya'ya uygulayacağı diğer yaptırımlar şunlar:

–Birleşik Krallık ve Rusya arasındaki tüm üstdüzey ilişkilerin dondurulması,

–Rusya'dan yapılan özel uçuşlara daha sıkı denetim,

–Herhangi biçimde, Birleşik Krallık vatandaşlarının yaşamını tehdit eden veya edebilecek bir faaliyet için kullanılabileceği düşünülen Rusya devleti varlıklarının dondurulması,

–Bu yıl Rusya'da yapılacak FIFA Dünya Kupası'nı Kraliyet Ailesi ve Bakanların boykotu.

Bu yaptırımlar arasında, Birleşik Krallık'a yoğun biçimde yatırım yapan Kremlin'e yakın Rus milyarderlerin varlıklarına el konması veya bu varlıkların dondurulması tedbiri de olabileceği konuşuluyordu ama May hükümeti, bu adımı atmadı.

Kremlin de, "karşı yaptırım" olarak, 23 İngiliz diplomatı sınırdışı edeceğini, British Council'ın Rusya faaliyetlerine son vereceğini ve St. Petersburg'daki Birleşik Krallık Konsolosluğu'nu kapatacağını açıkladı. Bu yaptırımlardan, "kültür elçiliği" görevini üstlenen British Council'ın kapatılmasının, Londra açısından "sıradan Rusya vatandaşına ulaşma" imkânını kaldırdığı için, can yakıcı olduğu söylenebilir.

Türkiye'de "kendi iç dünyamızla dolu" gündemimize teğet çeken Skripal konusunu büyüteç altına almadan önce Mart başından beri, Rusya kaynaklı ve Avrupa'yı "soğuk dalgasından da çok" etkileyen meselelere bir göz gezdirelim. Ve 18 Mart 2018'de başkanlık seçimine giden Rusya'nın dünya siyasetini son dönemde etkileyen "şeytan üçgenini"; "Hançer-Yılan-Zehir" üçlemesinin ne olduğunu tartışalım.

Öyle gözüküyor ki, 21. yüzyılda dünya siyaseti ve uluslararası ilişkiler, diplomasi ve politik kuramlardan çok polisiye/casusluk romanları kurgularına uygun bir çizgide ilerliyor.
 
Dünyanın her yerine saplanabilen "Hançerler"

Öncelikle, 1 Mart 2018'de, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Federal Meclis'e hitaben yaptığı yıllık konuşmada,  "sonsuz menzilli füze ürettikleri" açıklamasını yapmıştı. Putin, bahsettiği füzeyi tanıtırken de, dünya haritasında Florida üzerine "temsilî olarak"  füzelerin yağdığı vurulduğu görüntüleri kullanmıştı.

Açıkçası, Putin'in bu geleneksel konuşması öncesi, Başbakan Dmitri Medvedev'in (âdeti olduğu üzere), konuşmanın kaçıncı dakikasında uyuklamaya başlayacağı spekülasyonları yapılıyordu. Ancak Putin'in kendisi, Medvedev'in olmasa bile, özellikle ABD'nin uykularını kaçırmayı hedefleyen şu sözlerle küresel ölçekte gündeme bomba gibi düştü:

"Dünyanın her yerini vurabiliriz…"

"Bu teknolojiye başka hiçbir ülke sahip değil…"

"İnsansız" denizaltılarla dünyanın her noktasından nükleer saldırı gerçekleştirebiliriz…"

Putin'in iddiası, "Kinjal" yani "Hançer" adlı yeni süpersonik füzelerinin, balistik füzelerden farklı olarak rotasını sürekli değiştirebildiği ve istendiği kadar da havada kalabildiği…

Bir de, enteresan bilgi verelim; aslında Rusça "Кинжал" ve Türkçe "Hançer" aynı kelime kökenine sahip. Aramice-Süryanice'den gelen "xanger" sözcüğü, sadece Rusça ve Türkçe'de değil, Ortadoğu ve Kafkasya'nın hemen tüm dillerinde değişime uğrayarak, sivri uçlu bu tür bıçak tipi silahlara verilen adlara dönüşmüş. "Hançer"in de, demek ki, bir silah olarak kendi tarihi, oluşumu, dönüşümü, üretimi ve toplumdan topluma geçişinde böyle bir rota izlemiş olabilir.

İnsanlığın öldürücü yönü, Ege-Anadolu-Ortadoğu-Kafkaslar ekseninde ilk örnekleri yapılan hançerlerden, bugünün "süresiz havada kalan" Kinjal füzelerine kadar geldi işte.

Veya aslında gelebildi mi? ABD Savunma Bakanı James Mattis, Rusya'nın Putin'in bahsettiği tür silahları üretebilmesinin "daha senelerce gerçekleşmesi mümkün olmayacak bir proje" olduğunu öne sürdü. Rusya Savunma Bakanlığı da, ABD tarafından gelen bu tarz "şüpheci" yaklaşımlara karşı, Kinjal'in deneme görüntüleri olduğunu öne sürdüğü bazı çekimleri paylaştı. Bakanlık, Kinjal'in denemesinin, Rusya’nın Güney Askerî Bölgesi'ndeki bir hava üssünden kalkan MIG-31 avcı uçağından atılarak gerçekleştirdiğini belirtti.
 
Hükümetlere sızan "Yılan"

Rusya, Mart başında, Almanya'da da, hükümetin "hack"lenmesi konusuyla gündemin tepesindeydi. Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maizière, Rus hacker gruplarının saldırısının "uzun zamandır planlandığı ve teknik olarak çok sofistike olduğu" yönünde açıklamalar yaptı. Haber dergisi Der Spiegel ve haber ajansı DPA, bahsi geçen hacker grubunun "Turla/Snake/Uroburos" olarak bilinen "siber komployu" gerçekleştirenler olduğunu öne sürdü.

"Turla", Rusya'da istihbaratın bir parçası olduğu öne sürülen "hacker ünitelerinden" birinin adı. Snake veya Uroburos ise, onların geliştirdiği bir "siber silahın" adı. Snake; mâlum İngilizce "Yılan" demek;  Uroburos/Ouroburos ise, Yunan mitolojisinde kendi kuyruğunu yutan yılan figürünün simgesi. Yunancası ile "οὐροβόρος", antik dünyanın "büyülü" simgelerinden olarak, kendi kuyruğunu yutarken "tongaya basmıyordu" tabii ki; sürekli yeniden doğacağı biçimde ölümsüzlüğe kavuşuyordu.

Turla'nın, "Snake/Uroburos" siber istihbarat saldırısı ile, dünya genelinde dışişleri bakanlıkları, ticaret/ekonomi bakanlıkları, ordu ve istihbarat birimleri, büyükelçilikler, araştırma ve eğitim kurumları, tıp üzerine uzmanlaşan şirketlerin ağlarına giriş sağladığı, bu ağlardan bilgi sızdırdığı öne sürülüyordu. Saldırının "kurbanlarının" büyük çoğunluğunun Avrupa ve Ortadoğu merkezli olduğu da iddia edildi. Bu bilgiler ilk kez, 2014 yılında Ukrayna'da geniş çaplı "hack"lenme olayları ortaya çıkınca  dünya kamuoyuna ifşa oldu. Özellikle, devlet ile internet ağlarını hedef alan "Yılan" adı verilen siber saldırının da, "Turla" adlı bir Rus grup tarafından gerçekleştirildiği iddia edildi.

Turla, iddialara göre,  Rusya'nın federal istihbarat örgütü FSB'nin çatısı altında faaliyet gösteren bir grup idi. FSB, aslında tıpkı ABD'deki FBI gibi, "Rusya sınırları içindeki güvenlikten" sorumlu; ama gene tıpkı FBI örneğindeki gibi ülke sınırları dışında da faaliyetleri olabiliyor. Gene iddialara göre, Rusya'nın CIA'i sayılabilecek "dış istihbarat örgütü" SVR'nin, "APT29/The Dukes/Cosy Bear (Dükler/Keyifli Ayı)" diye adlandırılan bir "hacker ünitesi" var. Bu isimler, hacker'ların faaliyetlerini araştıran özel ve resmî  güvenlik kurumları tarafından bahsi geçen ünitelere, farklı saldırılarının izi sürülerek takılan lakaplar. "Keyifli Ayılar"a, "Ofis Maymunları" diyen de var örneğin. 

Rusya askerî istihbarat birimi GRU'nun da, "Sofacy Group/Tsar Team/Pawn Storm/Fancy Bear (Sofacy Grubu/Çar Takımı/Piyon Fırtınası/Havalı Ayı)" adları verilen bir hacker ünitesi olduğu düşünülüyor.

"Siber âlemde" saldırıların kaynağını Rusya'ya doğru takip eden gruplar, hacker'ların izini Moskova'nın bulunduğu saat dilimindeki noktalara doğru sürüyorlar-işte bu gibi ipuçları sebebiyle, adres Rusya olarak gösteriliyor.

Tabii, internet üzerinden istihbarat ve kontr-istihbarat konularında, açıklanmayan çok bilgi ve tabii bilinemeyen de çok şey var.

Almanya'daki hükümet ağlarını hedef aldığı öne sürülen Turla grubunun saldırıları, uzun süre fark edilemeyebiliyor mesela; adeta "uyuyan bir hücre" gibi saldırya geçeceği,  bilgi sızdıracağı zamanı bekliyor. Harekete geçtiği anlaşıldığında da, iş işten geçmiş oluyor: tıpkı, Almanya hükümetinin başına geldiği gibi…
 
İntikam zehri

Yazının başında bahsettiğimiz Sergey Viktoroviç Skripal bir ajan; daha doğrusu "çift taraflı ajan." Rus askerî istihbaratının bir üyesi olan Skripal, 1990'lardan 2000'lerin başına kadar Birleşik Krallık için casusluk yapmıştı. 2004'te casus olduğu ortaya çıktı ve Rusya'da tutuklandı. 2010'da da, "Yasadışılar Casus Takası" çerçevesinde, Batı'da yakalanan ve Rusya için casusluk yaptığı ortaya çıkarılan bir grup casusun Moskova'ya gönderilmesi karşılığında, Batı'ya yollanan ajanlar arasında yer aldı. 2010'dan beri de, Britanya'nın güneybatısında Salisbury kentinde yaşıyordu.

Skripal ve kendisini Moskova'dan ziyarete gelen kızı Yulia, 4 Mart 2018 günü, şehirde bir alışveriş merkezi yakınlarda bir banka oturmuş ve komaya girmiş hâlde bulundular. Halen de yoğun bakımdalar; "askeri amaçla üretilmiş sinir gazı" ile zehirlendikleri teşhis edildi. Her ikisinin de, iyileşme umutları bulunmuyor.

Britanya Başbakanı Theresa May, 12 Mart günü Avam Kamarası'na yaptığı konuşmada, Skripal ve kızını zehirleyenin "büyük ihtimalle Rusya olduğunu" söyledi. May'in ifadesine göre, kullanılan sinir gazının türü "Novichok" ve 1970'lerde Sovyetler Birliği'nde üretilmiş. Novichok, Rusça'da "yeni gelen" mânâsını taşıyor. 1970'lerde Moskova, uluslararası anlaşmaları ihlal ediyor poziyonuna düşmemek için, ancak karıştırıldığında toksik hale gelen iki farklı malzemeden meydana gelen sinir gazı Novichok'u üretmişti. Ortaya çıkan bileşim de, var olan sinir gazı VX'ten sekiz kat daha zehirleyiciydi.

Britanya Başbakanı May, ilk açıklamalarında, Rusya'nın doğrudan zehirleme olayını gerçekleştirmemiş olduğu takdirde, diğer ihtimalin "askerî stoklarına hâkim olamadığını" belirtmişti.

Skripal, 1990'ların ortalarında, İspanya'da Rusya Büyükelçiliği'nin askerî ataşelik bürosunda görev yaparken, Britanya istihbaratı tarafından "işe alındı". Skripal'in casusluk kariyeri yaklaşık 5 yıl kadar sürdü; 2000'lerin başında daha pasif ve sivil bürokratik  görevlere atandı. Skripal'ın casusluk yaptığı dönemde, SSCB ve Rusya için casusluk yapan 300 kadar kişinin kimliğini açığa çıkarmıştı.

2010'da  "Yasadışılar Casus Takası" ile Birleşik Krallığa gönderildiğinde ise, Putin tarafından resmî olarak affedilmişti. Skripal'in geçtiğimiz yıllarda eşi ve oğlu da, "doğal yollardan" hayatını kaybetmişti. Şimdi, onların ölümleri de soruşturulacak.

Kremlin'in daha önce de "zehirlenme" vakalarıyla suçlandığı olmuştu. Öncelikle, Sovyetler Birliği döneminde, "Prag Baharı"nın lideri Çek Aleksandr Dubçek'in çorbasına konan radyoaktif izotoplarla zehirlenmeye çalışıldığı öne sürülmüştü. Birleşik Krallık'a sığınan Bulgar yazar Georgi Markov'un da, 1978'de KGB yardımıyla Bulgar gizli servisi tarafından zehirlendiği öne sürülüyor. Markov'un, yolda  şemsiye ucuna gizli, zehirli bir iğnenin bacağına batırılmasıyla öldürüldüğü iddia edilmişti.

Soğuk Savaş sonrasındaysa, Putin'in başkanlığı döneminde, Kremlin ile ilintilendiren başka zehirlenmeler yaşanmıştı. Örneğin, 2004'te Ukrayna'nın Batı yanlısı başkan adayı Viktor Yuşçenko, Kiev'de zehirlenmesi vakası gibi; Yuşçenko, yüzünün zehirden dolayı tanınmaz hale gelecek biçimde zehirlenmesine karşın kurtuldu. Birleşik Krallık'ta da, daha önce böyle bir zehirlenme vakası yaşanmıştı: eski FSB ajanı ve Putin'e muhalif olan Alexander Litvinenko'nun 2006'da Londra'da zehirlenmişti. Litvinenko, Kasım 2006'da ölmüştü.

Putin'in, Kremlin içinde gücünü kaybetmekte olduğu ve çevresinde gruplanan güçlü kliklerin, 2024'teki başkanlık seçimleri için yeni veliahtlar hazırladıkları konuşuluyor. Belki de Putin'in, "hançerler", "yılanlar" ve "zehirlerle" giriştiği güç gösterisinin ardında da, bu endişesi yatıyor.