Suriye’de kimin eli kimin cebinde?
Esad’ın ordusunun Halep’i koruyamayıp çekilmesi, Suriye hükümeti açısından çok kötü bir sınavdı. Suriye Milli Ordusu’nun, Tel Rıfat’ı bu kadar kolay ele geçirmesi ise hiç beklenmiyordu zira ‘DEAŞ’ı yenen YPG’ tablosu, henüz hafızalarda tazeydi
04.12.2024
Suriye’de bir haftadır süren kaos, Heyet Tahrir Eş-Şam’ın (HTŞ) başını çektiği muhalif grupların Halep’i, Suriye Milli Ordusu’nun (SMO) başını çektiği diğer muhalif grupların ise eş zamanlı olarak Tel Rıfat’ı ele geçirmesiyle devam etti.
Esad’ın ordusunun Halep’i koruyamayıp çekilmesi ve Esad’ın Rusya’dan yardım istemesine rağmen hava saldırıları dışında bir destek bulamaması, Suriye merkezî hükümeti açısından çok kötü sınavlardı. Suriye Milli Ordusu’nun, YPG’nin denetimindeki Tel Rıfat’ı bu kadar kolay ele geçirmesi ise hiç beklenmiyordu zira ‘DEAŞ’ı yenen YPG’ tablosu, henüz hafızalarda tazeydi. Sonuç değişmedi. Erdoğan’ın görüşme ve uzlaşma çağrılarını şimdiye dek umursamayan Esad’ın, bundan sonra oturacağı hiçbir masada eski saygınlığı göremeyeceği ve elinin güçlü olamayacağı muhakkak.
Asla tek ata oynamayan ABD’nin haberi olmadan kuş uçmaz dediğimiz Orta Doğu’da yaşanan tüm çatışmalar ve değişen haritalar, bölgeye burnunu sokan tüm güçler tarafından, ağız birliği yapılmışçasına, sadece SMO ve HTŞ’nin inisiyatifinde gelişmiş gibi gösterildi. Türkiye dahil hiçbir ülke, elini taşın altına koymadı. ABD; Fransa, İngiltere ve Almanya; “Suriye’deki gelişmeleri yakından izliyoruz ve tüm taraflara gerilimi azaltma çağrısında bulunuyoruz.” diyerek, olanlarla ilgileri olmadığının altını çizerken, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan; “Suriye’deki olayları herhangi bir dış müdahaleyle açıklamaya çalışmak yanlış olur. Astana süreci çatışmaları durdurdu, Suriye’de çatışmaların başlamasının nedeni, ülkenin sorunlarının 13 yıldır çözülmemiş olması. Rejimin siyasi sürece dahil olması hataydı.” açıklamasını yaptı.
Şu anda SMO; Fırat’ın batısını YPG’den arındırmak hedefiyle Menbiç’e ilerleme planları yaparken, HTŞ, Hama’yı neredeyse ele geçirdi. PYD/YPG ise Fırat’ın batısında yaşayan Kürtleri, Fırat’ın doğusuna, Rojava’ya geçiriyor ve Menbiç’ten çekiliyor. Bugünkü durum itibarıyla gelişmelerin mağlubu Esad, Kürtler ve Rusya olarak görünürken, SMO ve HTŞ puan kazandı. SMO’nun hamisi ve müttefiki Türkiye ise gelişmelerin gerçekten dışında mıydı? Yorum yapacak olursak, bu pek mümkün değil.
Asıl soru şu ki; eğer Türkiye bu gelişmelerin arkasında ise ve SMO ya da HTŞ’ye destek verdiyse bunu kendi inisiyatifinde mi yaptı yoksa ABD ile mutabık kaldıkları bir plan mıydı? Türkiye’yle mutabık kaldıkları bir plan söz konusuysa ABD, Fırat’ın batısında, ordusunun bir parçası saydığı YPG yerine, müttefiki Türkiye’yi rahatsız etmeyecek SMO’yu tercih etti. Ayrıca Ukrayna savaşına yoğunlaşmış Rusya’yı da zor duruma düşürerek, HTŞ aracılığıyla Halep’i denetimi altına aldı, diyebiliriz
Belki de bu sorunun cevabı tarafların; Halep, Sama, Tel Rıfat ve Menbiç’i diğer müttefiklere verme, Kürtleri ise Fırat’ın doğusunda güvence altına alma konusunda anlaşması da olabilir. Cevap buysa Menbiç de, Tel Rıfat gibi SMO tarafından kolaylıkla ele geçirilecektir.
Türkiye’ye doğru bir sığınmacı dalgasının yaşanması ise pek olası görünmüyor hatta tersine göç söz konusu olabilir. Esad zulmünden kaçarak Türkiye’ye sığınan ve can güvenlikleri nedeniyle ülkelerine dönmek istemeyen Suriyeli sığınmacılar, Esad’ın yönetmediği bir Halep’te yaşamayı tercih edebilirler. Tel Rıfat ve Menbiç’ten çıkarılan Kürtler ise elbette ki sığınmacı olarak Türkiye’ye gelmeyecek, Rojava’ya yerleşecekledir.
Gelişmelerle birlikte Erdoğan’ın hem dış hem de iç politikada eli güçlendi diyebiliriz zira ‘bizim ilgimiz yok’ deseler de mevzu SMO olunca kimse Türkiye’nin işin içinde olmadığına inanmıyor. Kısaca SMO’nun askerî başarısı, direkt Türkiye’nin hanesine yazıldı. ABD’nin isteği ve AB’nin onayıyla ülke içinde Kürt siyasetiyle anlaşmaya çalışma süreci ise devam ediyor. Somut sonuçları ileride göreceğiz
Faik Bulut: ABD ve İngiltere, gelişmelere sevindi
Herkes, Suriye’de kimin elinin kimin cebinde olduğunu anlamaya çalışırken, deneyimli yazar ve Orta Doğu uzmanı Faik Bulut’un görüşlerini de aldık.
Bulut, Suriye’de yaşanan son gelişmelere dair düşüncelerini şöyle özetledi; “Bu işin içinde değiliz, demelerine rağmen, özellikle İngiltere ve Amerika’nın gelişmelere sevindiğini, Türkiye üzerinden ya da başka yollarla, meseleye epeyce karıştıklarını görebiliyorum. Trump’ın başkanlığı devralmasına elli gün var. Bölgede herkes, özellikle bölge devletleri, bu elli günlük boşluğu değerlendirmek istiyor. Türkiye, operasyonların ilham kaynağı, fikir babası, planlayıcısı olabilir lakin henüz bilemiyoruz. Şu anda boşluğu dolduran, fırsatı kazanca çevirmeye çalışan Türkiye’dir.”
Rusya ve İsrail hakkında da değerlendirmelerini sorduğumuz Bulut; “Şam yönetimi, bir şaşkınlık içinde. Rusya, Ukrayna’ya çok yoğunlaştığı için eskisi kadar destek veremeyebilir. İsrail ise zaten çok açık söyledi; ‘Biz ateşkesi Hizbullah’la Lübnan’da yaptık.’ İsrail’in asıl hedefi İran ve bir şekilde İran’a yönelmeye çalışacaktır. Suriye’yi geçerek karadan giremez elbette ama İran’ı yıpratma savaşına devam ederek, roket, uzun menzilli balistik füze saldırıları ve sabotajlarla taciz edebilir.” dedi.
Türkiye açısından; “Türkiye, hem içerideki cepheyi tahkim etmek istiyor hem de Suriye’de birkaç amacı var. Öteden beri söylediği gibi, Kürtlerin orada bir devlet kurmasını tehlikeli buluyor. Ayrıca Türkiye, belki ileride cihatçılarla Suriye yönetimi arasında arabulucu rolüne soyunabilir veya Halep’in inşasını üstlenmeye talip olup ihaleleri, ülkedeki sığınmacıları Halep’e yerleştirmek amacıyla almak isteyebilir.” değerlendirmesinde bulunan Bulut, Trump’ın yeni başkanlık dönemi ve ABD politikaları konusunda ise şunları söyledi:
“Şam yönetiminin zayıflaması, Amerika’nın işine gelir. Bu saldırıların içinde cihatçıların bulunması, umurlarında değil. Suriye yönetimi zayıflayınca Suriye’yi İsrail’in istediği bir kıvama getirebilir, hatta belki ileride İsrail, Suriye ve Türkiye’yle iş birliği yapabilirler. İşin ticari mücadele yönüne de bakacaklardır. Amerika’nın kurulu bir düzeni var, kişilere bağlı olarak yönetilmiyor lakin Trump’ın ekibinin çoğu; Kürtlere, aynı zamanda Suriye’deki Kürtlere sempati duyuyor, AKP iktidarına ise antipatiyle bakıyorlar. Trump’a gelecek olursak; önceki başkanlık dönemine göre tecrübe kazanmış durumda ve ekibi tarafından daha sıkı denetleniyor, diyebilirim.”