Trump’ın iklim değişikliğiyle imtihanı

ABD Başkanı ilk icraatlarıyla şaşırtmadı, Beyaz Saray’da artık tam bir iklim değişikliği inkârcısı oturuyor

PELİN CENGİZ

25.01.2017

ABD’nin 45. Başkanı olarak resmen göreve başlayan Donald Trump’ın başkanlığı döneminde şüphesiz en fazla konuşulacak konulardan birisi iklim değişikliğine dair görüşleri ve bu alanda alacağı kararlar olacak. Zira gerek yaptığı açıklamalarla gerekse kabinesine seçtiği iklim değişikliği inkârcısı isimlerle bunun sinyallerini açıkça verdi. 
 
Mâlum, geçen yıl Washington Post’a verdiği söyleşide, “İklim değişikliği üzerindeki insan etkisine inanmıyorum” ifadelerini kullanan Trump, iklim değişikliğinin insan faaliyetlerinden kaynaklandığı yönündeki bilimsel bulguları da defalarca “kurgu” olarak nitelendirdi. Trump, başkan adayı olmadan önce iklim değişikliğinin Çinliler tarafından uydurulduğunu belirtmiş ve “durması gereken bir saçmalık” demişti.
 
Her ne kadar Trump, iklim değişikliğinin gezegen üzerindeki olumsuz etkilerine inanmasa da, geçen yıl iklim değişikliği kaynaklı olarak ABD’de yaşanan kuraklık, sel, kasırgalar gibi felaketlerde 138 kişi hayatını kaybederken, bu felaketler 46 milyar dolarlık maddi zarara neden oldu. Üstelik, 2016 tüm zamanların en sıcak yılı rekorunu kırmasıyla kayıtlara geçti.
 
Trump’ın seçim zaferinin ardından 22’si Nobel ödülü sahibi olmak üzere 2300 bilim insanı Trump’a yazdıkları mektupta açıkça, “Gözümüz üzerinde” mesajı verdi. Aynı şekilde aralarında dev uluslararası grupların da yer aldığı 600 şirket, Trump’a yönelik yazdıkları mektupta, düşük karbon ekonomisine geçiş yönündeki yatırım ve girişimlerin desteklenmesini, Paris İklim Anlaşması’nın gereklerinin yerine getirilmesini talep etti.
 
Sitedeki İklim Eylem Planı uçtu
 
Donald Trump, seçilmesinin hemen ardından açıkladığı ilk 100 günlük eylem planında Paris İklim Anlaşması’nı feshedeceğini, BM iklim değişikliği anlaşmalarına aktarılan milyarlarca dolarlık ödemeyi keseceğini, Environmental Protection Agency’nin (Çevre Koruma Ajansı) düzenlemelerine kısıtlama getireceğini, kömüre dayalı enerji üretiminin azaltılması hedeflerini içeren Climate Action Plan (İklim Eylem Planı) ve Clean Power Plan’i (Temiz Enerji Planı) tanımayacağını duyurdu. 
 
Nitekim, tanımadı da. Yemin töreninin gerçekleştiği dakikalarda Obama döneminde kabul edilmiş planlarla ilgili sayfalar uçtu, yerine Trump’ın hedeflerinin anlatıldığı An America First Energy Plan (Önce Amerika Enerji Planı) sayfası geldi, Climate Action Plan’ın da devre dışı bırakıldığı yazıldı. İklim değişikliğiyle ilgili verilen referansların hepsi siteden silindi.
 
Trump’ın seçilir seçilmez ilk icraatlarından biri, ABD Enerji Departmanı’na 74 soruluk bir liste göndermek olmuştu. Trump’ın istediği bilgiler arasında son beş yıldır Obama’nın İklim Eylem Planı ekibinde kimlerin çalıştığı, iklim değişikliği zirvelerine kimlerin katıldığı ve bu plan dahilinde hangi birimlerin kurulduğu gibi bilgiler de var. Trump’ın bu birimleri ve kişileri tasfiye etmesi beklentisi de yüksek.
 
Trump’ın seçim vaatlerinden yola çıkarak, bundan sonra ABD’de enerji düzenleme ve politikalarında fosil yakıtların odak noktası olacağını söylemek mümkün. Nitekim başkanlığının ilk günlerindeki ilk kararlarından biri ABD’de büyük protestolara yol açan ve halefi Obama’nın çevresel nedenlerle bloke ettiği Kuzey Dakota ve Keystone XL petrol boru hatlarının inşaatının devamına izin veren kararı imzalamak oldu.
 
S&P Global tarafından yayınlanan bir raporda, “Trump, enerji planları hakkında çok somut bilgiler paylaşmamış olsa da, kampanyası boyunca söylemleri fosil yakıt üretimini büyütmeye ve sektör üzerindeki regülasyonu hafifletmeye yönelik adımlar atacağı ve Obama’nın temiz hava politikalarını aşağı çekeceğini gösteriyor” ifadeleri yer almıştı. Trump döneminde kömür üretiminin de artması sürpriz olmayacak gibi. 
 
Obama’dan giderayak 500 milyon dolar
 
Obama, başkanlık koltuğunu bırakmaya günler kala, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) dahilinde kurulan ve gelişmiş ekonomilerden gelişmekte olan ekonomilere iklim değişikliğiyle mücadele ve buna uyum için kaynak aktarmanın temel mekanizması olacak Green Climate Fund'a (Yeşil İklim Fonu) 500 milyon dolar daha kaynak aktardı. ABD’nin bu fona aktarmayı taahhüt ettiği miktar toplamda 3 milyar dolar. Trump döneminde bu söz ne kadar tutulabilecek şimdilik belirsiz.
 
İşin bir diğer boyutu da Trump’ın başkanlığı döneminde birlikte çalışmak üzere seçtiği isimlerin pek çoğunun milyarderlerden ve CEO’lardan oluşması. Zenginliklerinin yanında ırkçı, göçmen karşıtı, iklim değişikliği karşıtı ve kadın düşmanı söylemlere sahipler. Ancak, hemen hemen hepsini ortaklaştıran en bariz özellik iklim değişikliği inkarcısı olmaları. Trump’ın olası kabinesinde kimler var, kısaca onları tanıyalım:
 
* Scott Pruit – EPA (Çevre Koruma Ajansı)
Listenin belki de en tartışmalı ismi Oklahoma Başsavcısı Pruitt’in EPA’nın başına getirilmesi kuzunun kurda teslim edilmesi olarak tanımlanabilir. ABD’nin tüm çevre politikalarının fosil yakıtları destekleyen, iklim değişikliğine inanmayan birine teslim edilmesi çevre örgütlerinin çok büyük tepkisine neden oldu. Pruitt’in, “Bu ajansı yürütürken hem doğanın korunmasını hem de ABD’li şirketlerinin özgürlüğünü sağlamayı hedefliyorum” sözleri, gelecekte Trump yönetiminin fosil yakıt endüstrisiyle epey içli dışlı olacağının göstergesi. Pruitt, petrol şirketlerinin müttefiki olarak biliniyor. National Review’a yazdığı makalede Pruitt iklim değişikliğiyle ilgili şunları yazmıştı: “Bu tartışma tamamlanmaktan çok uzak. Biliminsanları küresel ısınmanın boyutları, kapsamı ve insan faaliyetleriyle bağlantısı konusunda görüş birliğinde olmadıkları konusunda görüş birliği içindeler.”
 
* Rex Tillerson – Dışişleri Bakanı
Listenin bir diğer en tartışmalı ismi de Rex Tillerson. Dışişleri Bakanı olarak listenin birinci sırasında yer alan Tillerson, dünyanın en büyük uluslararası petrol şirketi ve küresel ısınmanın bilimsel olmadığını savunan propagandanın en büyük finansörü ExxonMobil’in 2004’ten bu yana CEO’su. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Rus petrol şirketleri ile yakın ilişkileri bulunan Tillerson, Paris İklim Antlaşması karşıtları arasında yer alıyor. 
 
* Ryan Zinke – İçişleri Bakanı
Temsilciler Meclisi’nin Montanalı üyesi Ryan Zinke, 23 yıl Amerikan Deniz Kuvvetleri'nde görev yaptıktan sonra 2008’de emekli olarak siyasete atıldı. Enerji sektöründe faaliyet gösteren bazı şirketlerin yöneticileri Zinke'yi desteklerken, çevreci kuruluşlar Zinke'nin İçişleri Bakanı olmasının “doğal varlıkların şirketlere satılması” sonucunu doğuracağı endişesini dile getiriyor. Çevreci kuruluşlar Zinke’yi “tam bir kömür şampiyonu” olarak nitelendiriyor. Çünkü, hem kömür endüstrisiyle yakın ilişkileri var hem de onların haklarını savunuyor.
 
Rick Perry – Enerji Bakanı
Trump kabinesinde Enerji Bakanlığı için 2012 başkanlık seçimlerinde Enerji Bakanlığı’nın kapatılması gerektiğini savunan eski Teksas Valisi Rick Perry'yi seçti. Perry'nin Teksas Valisi olduğu dönemde enerji kaynaklarını ve altyapısını geliştirerek eyalette “uzun süreli bir büyüme ve refah dönemi” yarattığını belirten Trump, yönetiminin “ABD’yi enerji alanında bağımsız hale getirmek ve yeni refah artışı sağlamak için ülkenin geniş doğal kaynak varlığını en iyi şekilde değerlendireceğini” ifade etmişti. Perry, en son Kuzey Dakota'dan geçen 1200 km’lik petrol boru hattı yatırımını yapmak isteyen Energy Access Partners’da yönetim kurulu üyesiydi. Kuzey Dakota boru hattı, Kızılderili bölgesinden geçtiği için ABD çevrecilerinin karşı gösterilerine sahne olmuştu. (Yukarıda da belirttiğimiz üzere, Obama’nın ‘’dur’’ dediği proje için, Trump görevdeki daha ilk haftasında devreye girdi ve inşaata yeşil ışık yakan başkanlık yönergesini imzaladı.) Perry, çevre konularına duyarsızlığı, küresel ısınma ve iklim değişikliği konularına uzak politikalarıyla tanınıyor.
 
Sonny Perdue – Tarım Bakanı
Trump’ın kabinesine seçtiği bir diğer iklim değişikliği inkârcısı isim de eski Georgia Valisi Sonny Perdue. 100 bin çalışanı ve yıllık 140 milyon dolarlık bütçesi olan Tarım Bakanlığı’nın emanet edileceği Perdue, iklim değişikliğiyle kuraklık, artan yağışlar gibi aşırı iklim olayları arasında ilişkinin olmadığını savunan makaleleriyle alay konusu olan, kuraklığa karşı yağmur duasına çıkılmasını isteyen bir isim. Hâlihazırda ABD’nin karbon emisyonlarının yüzde 7,7’sini tarım ve hayvancılık faaliyetleri oluşturuyor. Obama döneminde bunun azaltılması için çalışma programları başlatılmıştı, şimdi bunların akibeti belirsizleşti.
 
Bu azılı iklim değişikliği inkârcılarının yanı sıra Temsilciler Meclisi Üyesi Tom Price’ın Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı’nda, işadamı Wilbur Ross Jr.’ın Ticaret Bakanlığı’nda, Ben Carson’ın da Konut ve Kentsel Gelişim Bakanlığı’nda çok sayıda düzenlemeyi etkisiz kılması bekleniyor. Diğer yandan, Trump’ın seçim kampanyasını yürüten ve muhtemelen de Trump döneminde Başstratejist görevini üstlenecek olan Steve Bannon da, iklim değişikliğini “dünya tarihinde ortaya konmuş en büyük aldatmaca” olarak nitelendiren biri. 
 
Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı emekli korgeneral Michael Flynn de, iklim değişikliğinin ulusal güvenlik için tehdit oluşturmadığını düşünenler arasında yer alıyor. Oysa, Pentagon’un iki yılda bir yayınladığı ulusal güvenlik riskleri raporunda, iklim değişikliğinin büyük güvenlik tehditi yaratacağı, kısa vadede oluşacak ve halen yaşanan riskleri de arttıracağı kaydedilmişti.
 
Elon Musk danışma kurulunda
 
Bu kâbus listenin dışında Trump’ın gelecek dönemde yakınında olacak isimlerden en umut vaat edeni ise Elon Musk. SpaceX ve Tesla CEO’su Elon Musk’ın yanı sıra Uber CEO’su Travis Kalanick, Trump’ın Strateji ve Politika Forum’una katıldı. Bir tür danışma kurulu işlevi görecek olan bu forum, düzenli olarak bir araya gelecek ve Trump’a ekonomik ve ticari konularda tavsiyelerde bulunacak. Fosil yakıtlar nedeniyle dünyanın dengesini bozan insanoğlunun yenilenebilir enerjiye geçmesinin öneminin farkında olan Musk, lityum iyon piller için üretmek için kurduğu fabrikanın yeşil enerji anlamında tüm dünyaya örnek olması gerektiğini savunan bir isim.