Twitter politikalarında öne çıkan üç sorun
Twitter heyetinin dördüncü Türkiye ziyaretinde politikalarındaki üç soruna ilişkin görüşleri ilettik… Burada paylaşıyoruz
06.02.2015
Türkiye’nin geçen yılki Twitter engellemesinden bu yana üst düzey yetkililerin olduğu dördüncü (en azından benim görebildiğim kadarıyla dördündü) Twitter ziyareti bu hafta gerçekleşti. İlkinin aksine sonraki ziyaretler o kadar ses getirmedi. Zaten biraz rutin bir havada gerçekleşmişlerdi (İkinci ziyarete ilişkin haber burada).
Heyetle benim de aralarında olduğum bir grubun, onlar Ankara’ya hareket etmeden önce görüşme fırsatı buldu. Son ziyaretin ana gündemi yeni kurulmuş olan Erişim Sağlayıcıları Birliği ile tanışmaktı. Bu konuda haberler çıktı mı çıkmadı bilemiyorum. Şu ana kadar gözüme çarpan birşey olmadı.
Geçen ziyaretlerin aksine bu sefer eleştirilebilecek daha çok şey vardı. Bana göre Twitter politikalarında göze çarpan üç büyük sorun şöyleydi ve bunu onlara ilettim.
1- Yaman Akdeniz ve Kerem Altıparmak hocaların içerik engellemeye yönelik ihtarlarıyla iyice belirginleşen engelleme sorunu. Şeffaflık konusunda oldukça hassas olmalarına rağmen son bir yıl içinde hesap ya da mesaj engellemelerinde artış ve nedenleri konusunda belirsizlik var. “Mahkeme kararlarını uyguluyoruz” şeklindeki bir açıklama da yetersiz kalıyordu. Chilling Effects belgelerini rastgele atmak da şeffaflık sağlamıyordu. Efe Kerem Sözeri olmasa elimizde net bir liste olmayacaktı bile. Bugün yayınlanan Twitter’ın yeni şeffaflık raporunda Türkiye Tweet sildirmede dünya birincisi olarak gözüküyor. Silme ya da engelleme konusunda hem hükümetin taleplerini kabul etmeme hem de işlemlerle ilgili daha şeffaf bir sürecin gerçekleşmesini ümit ediyoruz.
2- Twitter Gündemi (Trending Topic)’lerinin spam, trol ve bot hesaplar yüzünden neredeyse işlevini tamamen yitirmesi. Trend yapmak için açık açık reklam yapan hesaplara rağmen Twitter bu konuda çok yavaş kalıyor. Ama öyle görünüyor ki bu küresel ölçekte bir sorun. Geçtiğimiz günlerde Twitter CEO’su Dick Costolo bizzat açıklama yaparak trollerle ve tacizle mücadelede çuvalladıklarını ve bundan utanç duyduklarını ifade etti. Bu bağlamda sırf Türkiye değil küresel ölçekte bu tip hesap ve uygulamalara karşı mücadele başlayabilir.
3- Marka elçiliği ya da topluluk ilişkilerine daha çok önem verilmesi. Başka markalar bunu bir ülke ya da lokalitede müşteri sayısını artırmak için belki özellikle yapıyorlar. Twitter’ın ise özellikle marka değerini korumak için buna ihtiyacı var. Daha önce bunu pek düşünmemiştim, Twitter gibi zaten bilinen ve ülkede epey kullanılan bir aracın böyle birşeye ihtiyacı olmayabilirdi ama ikinci maddede belirtilen meselenin Türkiye ölçeğinde çözümü için de gerekli olabilir bu. Twitter, Facebook ya da Google kadar geliri yüksek bir marka değil henüz. Türkçe hesapların doğrulamasından sorumlu bir Türkiye vatandaşı var yalnızca. Bu durumda enformasyon doğrulama, spam etiketler vb konularda bir gönüllü yerel topluluk yardımcı olabilir. Bildiğim kadarıyla, Twitter Türkiye’de bir Halkla İlişkiler ajansıyla çalışmaya başladı ama sosyal medya araçlarının yapısı düşünüldüğünde kullanıcı desteğinin öne çıkarılmasının önemi ortada.