Üniversite nasıl kurtulur?

Önerim kimilerine çok radikal gelebilir ama mevcut üniversite sisteminin iyileştirilmesi, normalleştirilmesi zaten çok radikal dokunuşlar gerektiriyor, siyasal ortam normalleşir, hukuk devletine geri dönülebilirse bu radikal dokunuşlar daha da zaruri hale gelecek

ESER KARAKAŞ

14.11.2024

Bizim kuşak için bir kurum battığı ya da tamamen batmak üzere iken kullanılan bir formül vardır: “… nasıl kurtulur?”.

1970 tarihli, Vasıf Öngören’in yazdığı bir tiyatro oyunudur “Asiye nasıl kurtulur”, ilk önce Ankara Birliği Sahnesinde oynanmış, daha sonra Ankara Sanat Tiyatrosunda sahnelenmiş, İsveç Göteborg’da Kraliyet Tiyatrosunun repertuarına alınmış, Rusçaya, Fransızcaya ve başka dillere de çevrilmiş ve o ülkelerde sahnelenmiş.

1973’de Nejat Saydam, 1986’da Atıf Yılmaz sinemaya uyarlamışlardır Öngören’in “Asiye nasıl kurtulur” eserini.

Tiyatronun konusuna, oyuncularına girmiyorum (teşbihte hata olmaz denir ama yine de), isteyen internetten bulabilir, bu oyun bizim kuşağı çok etkilemiştir, yukarıda belirttiğim gibi bir kurum çürüdüğü zaman, mesela üniversite, hemen “Üniversite nasıl kurtulur? formülü akla gelir.

Üniversite vazgeçilebilecek bir kurum değil, tam da bu nedenden bu kurumun çok daha sağlıklı işleyebilmesi, bu kurumun bugünkü çürümüşlük durumundan kurtulabilmesi için bu kurum üzerine kafa yormak isteyenlerin öneriler getirmesini tavsiye ediyorum, bugünkü kabus niteliğindeki siyasi ortamın makul bir süre sonra kısmen de olsa iyileşebileceğini tahmin ederek bu önerilerin şimdiden toplanmasının ve değerlendirilmesinin gerektiğini düşünüyorum.

Bu yazıda ben de meselenin bir yerinden tutup bir öneri getirmeye çalışacağım.

Üniversite demek büyük ölçüde iyi öğretim üyesi demek, öğretim üyeliği unvanı da doktora ile elde edilen bir unvan, başka bir ifade ile doktora işin özü, burada büyük, çok büyük sorunlar varsa zaten gerisi teferruat.

İmparator savaşı kaybeden generaline sormuş, neden kaybettik diye, general de “on neden sayacağım, birincisi barutumuz bitti” deyince imparator “diğer dokuzunu saymana gerek yok” demiş, Türkiye’deki doktora meselesi de biraz böyle bir hikaye.

***

Hazine ve Maliye Bakanlığının sitesine girdiğinizde konulara yabancı değilseniz Muhasebat Genel Müdürlüğünde çok detaylı sayılabilecek kamu harcamaları dökümü mevcut.

Eğitim ve yükseköğretim harcamalarına girdiğinizde yükseköğretim harcamalarının lisans ve doktora için yapılan kısımlarına da ulaşıyorsunuz.

2024 senesi için doktora harcamaları için yirmi milyar TL kaynak var, büyük bir meblağ ve çok iyi biliyorum Türkiye kamu üniversite sisteminin doktora üretiminin niteliği ile, niceliği çok kabarık ama anlamsız, bu tutar arasında büyük bir uyumsuzluk var.

Vakıf üniversitelerinin doktora için kullandığı kaynakları, kamuda genel eğitim harcamalarının doktoraya yansıyan bölümünü de bu yirmi milyar TL’ye ilave ederseniz (tam hesaplama mümkün değil) otuz milyar TL’nin epey üzerine çıkabilecek doktora için harcanan kaynak.

35 milyar TL derseniz bu size yaklaşık bir milyar ABD doları ediyor, çok büyük bir miktar.

Önerim kimilerine çok radikal gelebilir ama mevcut üniversite sisteminin iyileştirilmesi, normalleştirilmesi zaten çok radikal dokunuşlar gerektiriyor, siyasal ortam normalleşir, hukuk devletine geri dönülebilirse bu radikal dokunuşlar daha da zaruri hale gelecek.

Önerim çok radikal gözükebilir ama aslında çok basit.

Yedi, sekiz sene için Türkiye’deki tüm doktora bölümleri, vakıf üniversiteleri dahil, hemen kapatılmalı, buradan elde edilecek tasarrufla ABD ya da Birleşik Krallığın iyi üniversitelerine her sene çok yüksek akademik ölçütlerle yapılan bir seçimle yedi bin (7000) İngilizce bilen doktora öğrencisi gönderilmeli.

Bir doktora öğrencisinin senelik maliyetinin yüz elli bin ABD doları (150.000$) olduğunu varsayıyorum, bu paraya hem yaşam maliyeti hem de üniversiteye ödenecek ücret dahil ama iyi öğrenciler gönderilebilir ise ilk sene sonrası bu öğrencilerin üniversitelerinden burs alacaklarını, asistanlık kapacaklarını da varsayıyorum, maliyet böylece düşmeye başlayacak ve her sene yedi bin öğrenci gittiğinde birikim etkisi de azalacak, senede bir milyar ABD doları bu yükü karşılayacaktır.

Bu para doktora öğrencilerine devlet bursu olarak verilecek, çocuklara ülkeye döndüklerinde mecburi hizmet yükümlülüğü getirilecek ve üniversitelere yardımcı doçent olarak atanacaklar; iki, üç sene içinde doçent unvanını aldıklarında da yavaş yavaş kapatılan doktora programları tekrar açılabileceklerdir.

Bu öğrencilerin bir bölümü de, temenni ederim yüzde otuzu geçmez, ABD’de, İngiltere’de çok iyi işler bulup borçlarını ödeyip geri dönmeme alternatifini de kullanabilirler, bu çocuklara lütfen kimse hain gözüyle bakmasın, dünya üniversitelerinde ders veren her öğrencimiz bizim için büyük kazançtır, asla olumsuz anlamda beyin göçü olarak değerlendirilmemelidir.

Bu doktoralı gençlerimiz özellikle yabancı üniversitelerde çalışıyorlarsa uzaktan eğitimle bizim üniversitelerde resmi dersler de verebilirler.

İktisat dünyasını daha iyi biliyorum, ABD MIT’de Daron Acemoğlu var, ABD Harvard’da Dani Rodrig var, bu profesörler bizim vatandaşımız da aynı zamanda, çok merak ederim, YÖK bu hocalara bizim bir üniversitemizde uzaktan öğretim ile bir ders, ya da zaman zaman konferanslar verme teklifi götürmüş müdür, kabul ederler, etmezler bu başka konu, önemli olan konuya yaklaşım.

Ancak, bizde mantık bambaşka, Daron Acemoğlu Nobel ödülünden kısa bir süre sonra doğduğu, büyüdüğü ülkeye geldi, yerden göğe kadar haklı çünkü kurumlar üzerine çalışıyor, “Türkiye’de hoca olarak kalsa idim Nobel almam olanaksızdı” dedi.

Ahmet Hakan bu ifadeye çok sinirlenmiş, “insanın içinden al Nobel’ini çek git demek geliyor” diye köşesinde bir inci döktürdü.

Ne kadar meraklıyız insanlara “çek git” demeye, Ahmet Hakan’ın örnek aldığı Cumhurbaşkanımız da doktorlarımıza “giderlerse gitsinler” dememiş mi idi?  

Aslında Ahmet Hakan örneğini boşuna vermedim, Ahmet Hakan yerli ve milli kurumlara, mesela eğitim sistemine, hele bir de adın Daron ise eleştiriden pek hoşlanmıyor muhtemelen.

Neden yeni bir kuşak gelene kadar doktora bölümlerini hemen kapatalım diyorum, konuyu daha sarih hale getirmemde Ahmet Hakan çok yardımcı oldu Valla.