Varlıkları nasıl Türk varlığına armağan edildi?
Aşkale ve Sivrihisar’daki çalışma kamplarına gönderilenlerin sayısı için 1400 diyen de var 8000 diyen de…
19.11.2019
Türkiye’nin zulüm ve katliamlarla dolu tarihini bir takvim üzerinde işaretleyecek olsanız, boş bırakacağınız bir alanı zor bulursunuz.
Kasım ayı mesela, Varlık Vergisinin kara gölgesiyle kaplanmıştır.
Bazıları, adaletsizlikler, hukuksuzluklar bugünlerde başladı zannediyorlar ya, tarih bilmezliklerindendir…
Zaten sorunumuz da burada.
Hiçbir grup, kendisinin yaslandığı siyasî geleneğin zulümleriyle yüzleşmeye yanaşmadığı için, asla gerçek anlamda demokratlaşamıyoruz.
Asla, herkes için insan haklarını ve demokrasiyi savunamıyoruz…
Varlık Vergisiyle hesaplaşmayan bir CHP, demokrat bir hareket olabilir mi, Türkiye’ye herkesin eşit olduğu, hukukun her şeyin üstünde olduğu bir düzen vadedebilir mi?
Hiç sanmıyorum…
O Varlık Vergisiyle ve daha nice hukuksuzluklarla hesaplaşılmadığı için, bugün kolayca demokratlık ezberleri bozuluveriyor; Kürtler söz konusu olduğunda, milliyetçi bir gündem söz konusu olduğunda CHP’nin gözü hiçbir şey görmüyor…
Tıpkı 1942 yılında gayrımüslimlere yönelirken gözlerinin hiçbir şeyi görmediği gibi…
Bahane İkinci Dünya Savaşının ülke ekonomisinde yarattığı büyük baskı idi…
Bu nedenle yeni bir vergi salınacaktı…
Hukuksuzluklar söz konusu olduğunda, bizim basın, arkadan gelecek büyük harekâtta ele geçirilecek, yok edilecek hedefleri, döven bir topçu birliğine dönüşür. Varlık Vergisinde de öyle oldu, kısa bir süre sonra bu vergiyle canına okunacak olan Gayrimüslimler, gazetelerde, hırsız, karaborsacı, soyguncu ve vurguncu olarak resmedildi (1).
Topçuların hedefleri yumuşatmasından sonra, yoğun bir istihbarat çalışması başladı. Hükümet bölge defterdarlıklarına yolladığı bir yazı ile, azınlıkların mal varlıklarının tespit edilip bir cetvelde gösterilmesini istedi. Bankalardan gayrımüslimlerin hesaplarının bildirilmesi istendi. CHP’nin il ve ilçe örgütlerinden gayri Müslimlerin malları hakkında bilgi istendi. Bütün bunlardan gelen bilgiler, istihbarattan gelenlerle harmanlanınca, savaşın hedefleri nokta atışıyla tespit edilmiş oldu (2).
Sözde, hesapta, ekonomiyi rahatlatmak için çıkarılmıştı Varlık Vergisi. Ama kimleri nasıl hedef aldığına baktığınızda, açıkça ırkçı, ayrımcı ve kendi vatandaşlarını, düşmanlaştıran bir zihniyeti net bir şekilde görebilirsiniz.
Varlık Vergisi mükelleflerinin kökenlerine bakıldığında ortaya çıkan tablo şöyledir: Bu vergilerin yüzde 83’ü gayrımüslimler, yüzde 7’si Müslümanlar ve yüzde onu da diğer gruplar tarafından ödenmiştir (3). Gayrimüslimlere çıkarılan vergi, Müslüman mükelleflere çıkarılan verginin on katıdır (4). Ayrıca, bu yüzde yedilik kesim sadece varlıklı Müslümanlardan oluşurken, gayrımüslimler söz konusu olduğunda vergi bütün kesimleri hedef alan bir yapıya sahiptir. Varlık vergisi mükellefleri içinde, şöför, mavnacı, sekreter, işçi ve hademe gibi mesleklerde çalışan yaklaşık 26.000 kişi vardır (5).
İtirazı kabil olmayan bir vergidir bu.
Bir kere vergi çıkarıldı mı, itiraz edemediğiniz gibi, 15 gün içinde de ödemek zorundaydınız.
Vergi, on beş gün içinde ödenmediğinde evinize, iş yerinize icra gelir, neyiniz var neyiniz yok hepsi satılırdı.
Vergi o kadar yüksekti, ki çoğu gayrımüslim, varını yoğunu satsa da, kendisine çıkarılan vergiyi ödeyemiyordu.
Vergiyi ödeyemeyince de, ver elini çalışma kampı…
Aşkale ve Sivrihisar’daki bu çalışma kamplarına gönderilenlerin sayısı tam olarak bilinmiyor. 1400 diyen de var 8000 diyen de.
Ama ne tesadüftür ki, bu çalışma kamplarına bir tek Müslüman bile gönderilmemiştir; gidenlerin tamamı gayrımüslimdir.
Zaten çalışma kamplarında da, gerçek bir iş düzeni falan yoktur. Aşkale’de dondurucu soğukta, yerleri süpürtürler, kar küretirler, uzun uzun mesafeleri yürütürler, kamp sakinlerinin kaldıkları yerler birer fecaattir. Ezcümle, her şey, buralarda kalanları hayatlarından bezdirmek için dizayn edilmiştir.
Canlarından bezeceklerdir ki, kıyıda köşede kalmış bir şeyleri varsa, satıp bu cendereden çıkmaya çalışsınlar ve hem de herkese bir ibreti alem olsun…
Amaç, sermayenin “Türkleştirilmesi”dir.
Ve o amaç da hâsıl olmuştur.
O gayrımüslimlerin haraç mezat satılan mallarından yeni yeni zenginler türemiştir.
Bir kısım vatandaşın “düşman” hâline getirilip, nasıl en temel haklardan mahrum bırakıldığının çarpıcı bir öyküsüdür Varlık Vergisi…
Düşmanlaştırılan bir grupla nasıl topyekûn savaşıldığını, devlet-millet nasıl iş birliği yapıldığını, hukukun nasıl ayaklar altına alınıp paspas yapıldığını çok iyi anlatır.
Neden CHP’nin en kritik anlarda, demokrasi ve hukuk sınavlarını geçemediğini anlamak isteyenlerin dönüp bakması gereken sayfalardan birisidir Varlık Vergisi.
Neden CHP’nin bir türlü, evrensel manada sosyal demokrat bir parti olamadığını anlamak için önemli referanslardan birisidir.
Varlığın Türk varlığına nasıl armağan edildiğinin hikâyesidir.
Kronik demokrasi ve hukuk yokluğumuzun önemli kilometre taşlarından birisidir.
Türkiye’nin zulüm tarihinin Kasım ayına düşen mümtaz bir sayfasıdır.
1. Ayhan Aktar, Varlık Vergisi ve ‘Türkleştirme’ Politikaları, İletişim, 2000, s.143
2. Rıdvan Akar, “Aşkale Yolcuları, Varlık Vergisi ve Çalışma Kampları”, Doğan Kitap, 1999, s. 58-59.
3. Rıdvan Akar. a.g.e, s.74
4. Ayhan Aktar, a.g.e, s.221
5. Ayhan Aktar, a.g.e, s. 224