Seçilsem de seçilmesem de LGBTİ görünürlüğü açısından çok önemli bir adım attık.

Yakıp yıkıyor, katlediyor herkesi! Yerler kan içinde, kazanlar dolu cesetler kaynıyor…

“Sözleşme, bütününe baktığımızda ayrımcılık ve eşitlik bağlamında lgbtiq+’ları da kapsıyor, şiddet ve ayrımcılığa karşı koruyor.”

Yapımcılar ve ilgililere sesleniyorum: Huu! Bir dizide oynamak istiyorum, bu benim hakkım! Beni cinsel kimliğime mahkum edip karar vermeyin.

Kürt diyorum, cevap aynı, “Olsun, Doğulu!” Burada Kürt kelimesini asla dedirtemedim, olsun Doğuluyum.

Birbirimize Kadın-Lgbti+ komünü kurma sözümüz var. Aktivizmi var olduğumuz, var olmak istediğimiz her yerden yapabilmek istiyoruz.

Akupunktur yöntemi ve tedavisiyle ilgili bir söyleşi yapalım dedim, sağ olsun kırmadı beni Demet.

Anayasa güvencesi altında nefret suçu işlenmiştir. Halkı kin ve nefret ve ayrımcılığa çağrı yapılmıştır.

Tüm yol hikâyesi filmleri güzel olur, burada da yol güzeldi; Kıvanç rüzgârı da esti. Lakin ticari kaygıyla çekilmiş bir film.

AKP nasıl insanların nabzına göre şerbet veriyorsa, siz de bir tiyatro oyunu ile şerbet sundunuz, evet, aynen öyle oldu!

Bazen kadınlar soru sorarlar: Kocan var mı? Olsun!

Bu sistem böyle var oluyor, ne yazık ki her seferinde düşüyoruz çembere! Bunun bilincine varıp alternatif projeler üretmemiz lazım.

Hiçbir hayvanın öldürülmediği bir günün ertesine uyandığımız zaman savaşlar biter, kan biter.

Orada öğrendiklerimizle hayata tutunmaya çalışıyoruz. Atölye her yerde efendiler!

Çocuk yaşta direnmeyi öğreniyorsunuz, çünkü seni sana yabancılaştırıyorlar. Mümkün değil başaramıyorlar!

Biz rahat etmeyelim! Hiçbir arkadaşımızın yalnız olduğunu hissettirmeyelim.

Çeşitli etkinliklerle kutlanan bu yılki organizasyonda yer alan sevgili Anjelik Kelavgil ile yaptığım sohbeti sizlerle paylaşmak istedim.

O kadar günümüze ışık tutuyor ki Zabel, bugün cezaevinde yatan gazeteciler gözlerimin önüne geldi.