Profesör Tomas Hammar hayatımda tanımak şansına sahip olduğum, insani vasıfları en yüksek kişilerden biriydi. Stockholm Üniversitesi’nde asistanlığını yaptığım 1970’lerde ve sonrasında; haksız yere hapsedildiğim 2016 – 2018 döneminde gösterdiği dostluk ve dayanışma için ona ebediyen borçluyum

Çalışmalarını Türkiye’nin demokratik bir hukuk devleti olma çabalarının hizmetine verdi; her dönemde otoriterleşmeye kararlılıkla karşı çıktı.

Bir gece konuğu oldum, çok sevdiği orman yürüyüşünü birlikte yaptık; geride kalan yılları, hayal kırıklıklarımızı konuştuk.

Metin Kılıçlı olağanüstü bir kişilikti. Tanıdığım en parlak beyin, en fedakar dost kuşkusuz oydu. Nur içinde yat Metinciğim.

İfade ve örgütlenme, basın ve yayın özgürlüklerinin olmadığı yerde ne siyasal, ne de ekonomik istikrar sağlanabilir.

Kendi kurduğumuz manga yakın arkadaşlarım: Zafer Toprak, Gündüz Vassaf, Cengiz Çandar, Ömer Madra, Şefik Kahramankaptan, İlnur Çevik…

Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan 100 yıl sonra dahi özgürlükler açısından Ali Kemal’in arzuladığı toplum olmaktan uzak.

Depreme hazırlanmanın ilk şartı, işleri kadere bırakmayan, bilim doğrultusunda kenti depreme hazırlayan bir yönetime sahip olmak.

Rıza Türmen’in kitapları, Türkiye’deki demokrasinin çoğunluk diktatörlüğünden başka bir şey olmadığının anlaşılmasına çok değerli birer katkı.

P24’e yazdığım yazılara uzun süredir çeşitli nedenlerle ara vermiştim. Ne var ki, son yazıdan bu yana bu sessizliği bozmam için birçok neden yaşandı.

Benim kuşağımın Marxist – Leninist ideali de; özgürlükçü bir demokrasi getirme çabasına sarılması da bugüne kadar bir yere varamadı.

Erdal Yavuz, tanıdığım insanların en duyarlısı, en şefkatlisi, en iyisi ve en akıllılarından biriydi.

Hasan’a duyduğum yakınlığın nedeni, üzerimize vazife olmayan soruların cevaplarını aramak, “Bana ne lan!” diyememek huyumuz olabilir.

Bu yazılar Aydın’ın mirasını, gelmiş geçmiş en tutarlı, en yürekli ifade özgürlüğü kahramanlarından biri olduğunu ortaya koymakta.

Romanın bir yüzünde özel hayatlarla kamusal hayat arasındaki gerginlik var, öteki yüzünde 15 Temmuz sonrası Türkiye’nin ruhu.

Liberal demokrasinin yerleşebilmesi öncelikle İslamcıların ve Kürt siyasî hareketinin sisteme dahil edebilmesiyle mümkün olabilirdi

Ömer Madra Açık Radyo ile özgür seslerin duyulabileceği az sayıdaki mahreçlerden birini 25 yıldır ayakta tutmayı başardı

Kemalizmin otoriter kimlik politikalarının Kürt yurttaşların ülkeye bağlılığını güçlendirmediği muhakkak. Tersine.