Yazılı basında Adnan Oktar haberlerinin sunumu

Yazılan haberlerde vurgu tamamen kişilere yapılıyor, kimi isimler ön plana çıkartılıyor hukukî süreç tamamen göz ardı ediliyor

ASLI TUNÇ

21.07.2018

11 Temmuz’da İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince Adnan Oktar ve grubuna yönelik düzenlenen operasyon başladığından bu yana doğal olarak yazılı, görsel, işitsel ve dijital medya platformları Adnan Oktar haberleri ile çalkalanıyor. Son 20 gündür bu dava ile ilgili bilgi bombardımanı altındayız.
 
Haber konusunda asla kıtlık çekmediğimiz ve gazetecilerin asla yaz rehavetine giremediği bu coğrafyada Adnan Oktar’ın 32 ayrı suçlama ile Çengelköy’deki evde göz altına alınması ve 235 şüpheliye yönelik operasyon habercilik âlemini bir kez daha canlandırdı. Bir kere bu olay, tiraj, reyting ve tıklama getirecek her unsura sahipti: cinsellik, din sömürüsü, popüler kültür, esrarengiz yaşam tarzı ve alabildiğine bir savurganlık.
 
1970’lerden beri ortalıkta olan Adnan Oktar son dönemde ayyuka çıkan televizyon pespayelikleri, tüm yüz ve bedenlerini silikonla şişirmiş grotesk kadınlar, kitschliğe bulanmış tuhaf bir âlem ile iyice görünür olmuştu. Adnan Oktar, 2011 yılında kurduğu A9 televizyonunda "erkek kardeşler" ve "kadın bacılar" nam-ı diğer “kedicik”lerle yaptığı müzikli programlara toplumun ahlakî değerlerini yozlaştırdığı gerekçesiyle RTÜK’e binlerce şikâyet yağdığını okuyorduk. Öte yandan bütün bunlar sosyal medyada özellikle gençler arasında bir alay konusu ve magazinsel bir unsur olarak algılanıyordu.
 
Çok ciddi suçlamalarla bu örgüte operasyon başladığı andan itibaren yazılı basında çıkan haberler işin ciddiyetini ve farklı tarihsel boyutlarını yansıtmaktan çok uzaktı. Neredeyse tüm gazeteler Adnan Oktar olgusunu aniden ortaya çıkmış ve yeni keşfedilmiş bir yapıymışçasına şaşkınlık içinde sunmaktaydı. Haberlerde ne bir tarihsel arka plan ne de dava sürecine ilişkin  bilgiler yer almaktaydı.
 
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma, çocukların cinsel istismarı, cinsel saldırı, reşit olmayanla cinsel ilişki gibi dehşet verici suçlamaların yer aldığı soruşturma süreci alabildiğine sansasyonelleştirilerek magazin haberi kıvamında sunuluyordu. Bolca fotoğraf kullanımı, içerikle direkt ilgisi olmasa da mutlaka mayolu ve seksî pozlu (!) bir “kedicik” fotoğrafı yazılı metne eşlik ediyordu.
 
Haber yazım diline baktığımızda ise operasyon tamamen polisiye bir roman üslûbuyla kaleme alınıyor ve Adnan Oktar’ın yakalanma süreci adeta muhabirin olaylara tanık olduğu izlenimi verilerek haberleştiriliyordu. Haberlerin yarısından çoğunda ise haber kaynağı bilinmiyordu yani muhabirin kimliği, ajans haberi mi gazetenin servis haberi mi olduğu belirtilmiyordu.
 
Yazılan haberlerde vurgu tamamen kişilere yapılıyor, kimi isimler ön plana çıkartılıyor hukukî süreç tamamen göz ardı ediliyordu. Yorum ve haber birbirine karışıyor, kimi durumlarda yorumun haberin önüne geçtiği bile olabiliyordu.
 
Bütün bu gazetecilik hataları daha önce de belirttiğim gibi Adnan Oktar olayının okuru baştan çıkaran unsurlar barındırmasından kaynaklanıyor olabilir. Haberci magazin öğesinin çekiciliğine kendini kaptırıyor ve işin kolayına kaçıyor olabilir.
 
Ancak yargı haberciliği bağlamında diğer pek çok davalara baktığımızda da son örnekle ortak pek çok sorun görüyoruz. Temel hukuk bilgisinden yoksun muhabirler, sadece avukat kaynaklı habercilik, fikr-i takip yapılmaması yani herhangi bir davanın sonraki aşamalarının izlenmemesi, kaynak kullanmadan haber yazma, ilgisiz fotoğraf kullanımı, sanıkları kahramanlaştırma ya da şeytanlaştırma kolaycılığına kaçılması, serinkanlı bir haberci mesafesinin tamamen yitirilmesi, masumiyet karinesine yani suçluluğu bir mahkemenin kesin kararı ile sabit oluncaya kadar kimsenin suçlu sayılamayacağı ilkesine uyulmaması gibi sorunlar ne yazık ki yazılı basında artık norm olmuş vaziyette.
 
Bu duruma yol açan nedenler ise ayrı bir yazının konusu olacak kadar çok boyutlu ve derin. Kadına şiddetten, çocuğa cinsel istismara, politikadan magazine etrafımız irili ufaklı tonla dava ve hukuksal süreçle dolmuşken yargı haberciliği üzerine kafa yorulması gereken bir alan artık.