Yeni bir kalp aranıyor

Doktorların, hemşirelerin hiçbiri acır bir şekilde bakmıyorlardı. Bakışlar önemlidir çünkü. Transfobiye maruz kalmadım o âna kadar.

ESMERAY

04.02.2022

Anam bacım. Uyandım, ne sahnesi? Hastane köşesi, deyim yerindeyse.

Bacım refakatçi, hastabakıcı tekerlekli sandalye getirdi. Ayol, bacım süremiyor ya, sağa sola çarpa çarpa bindik asansöre. "Nereye gidiyoruz," dedim. "Grafik sintigrafi testi için nükleer tıp üniversitesine gidiyoruz," dedi.

Ay kahvaltı yapmadım, sadece mide kazınması oluyor, iştah ne gezer! 

Asansörde adamın biri sürekli kardeşimi uyarıyor! “Hanımefendi eksi bire iniyorsunuz,” kaş göz hareketleri yapıyor adamcağız. Anam indik, ayol burası nere? Garip bir yer, ay, ağıt sesleri… Meğer morga gelmişiz, bacım ölmeden beni niye buraya getirdin?

Apar topar bindik asansöre, geldik, sağa sola çarpa çarpa Nükleer Tıp Bölümü'ne. İki poğaça, bir soda içtim, radyasyon yüklediler bana, girdim makineye, doktor dedi ki "Sonra efor kalp stres testi" olacaksın. Makineden çıktım, servise geri yolladılar. E hani, efor olacaktı; kendime sordum.

Geldik hastane odasına, aradan bir saat geçti, Serkan (asistan) geldi. Serkan'ın yüz ifadesinden anladım ki pek hayırlı bir durum değil!

“Zeynep Hanım, dedi, "Nükleer Tıp size efor testi yapamamış, kalbinizi yormak istememişler.” “Eko sonuçlarında yüzde yirmi kalp kas gücübüz, fakat Nükleer Tıp'ta yüzde on beş çıkmış!”

Birazdan vizite (yatar hasta kontrolü). Arzu Hanım ve Fuat Bey içeri girdiler, acayip bir enerji inanılmaz bir güç geldi bana ikisinin bakışlarından! Esmeray, kendini teslim et bunlara, gerisini düşünme, dedi birisi sanki kulağıma, evet aynen birisi dedi!

Fuat Bey başladı konuşmaya. “Zeynep Hanım kalp kaslarınızın çoğu ölmüş ve kalbiniz çok büyümüş. Sizi pet CD testine göndereceğiz, o testte metabolizma canlı hücreye cevap verecek mi ona bakacağız, eğer yeterince canlı hücre var ise ameliyat yapacağız, yoksa kalp nakil bölümüne sevkini verebiliriz!”

Ayol, bu ne diyor? Nakil ne? Kimin kalbini verecekler? Ağlama krizi geldi bana, ay ben hiç kolay da ağlamam, hele ki kendim için. Birilerini aramak istiyorum ama kimi? Vah başıma gelen.

Fuat Bey döndü tekrar bana, “Sizin için randevu alacağız, bizde o testi yapan makine yok. Lütfü Kırdar Hastanesi'nde var, çok yakın, ambulans ile nakil edeceğiz. Fakat akşam saat dokuzdan sonra hiçbir şey yemeyin, aç gitmeniz gerekecek.”

Ay dur, ahiretliği arayayım, dedim. Aradım anlatım. “Korkma, dedi, "atlatırsın Esmot be." Ama sesi titriyordu. Lakin şunu belirteyim: doktorlar ve hemşireler çok iyi ve yardımcı olmak amacıyla yaklaşıyor hep bana. Hiçbiri acır bir şekilde bakmıyorlar. Bakışlar önemlidir çünkü. Ve hiçbir şekilde transfobiye maruz kalmadım o âna kadar. Bunlar moral için çok önemli detaylar.

Ertesi gün diğer bacım geldi. Erkenden ambulans da geldi. Ayol bu bacım da sandalye kullanamıyor, hatta bu bir de insanlara çarpıyor. Hazminallah, bir yerime bir şey olacak düşeceğim diye ödüm kopuyor.

Vardık Pet CD ünitesine, hemen şeker testi yapıldı. Görevli kadın kardeşime sordu “Hastamız adet oluyor mu?” Bacım bana baktı. Ayol ne bakıyorsun? Transcender desene kız. Döndü görevliye, demez mi bizim adet sorunumuz yok! Ya Allah’ım bu hacılarım kime çekti acaba? (!) 

Hemşire geldi, "Şekeriniz bu test için yüksek çıktı," dedi. E ne olacak, hemşire hanım? Şekeriniz inecek, biraz tekrardan gelin, dedi. Bir bu eksikti, bir şekerim kalmıştı o da oldu. Geri geldik servise; Serkan inanamıyor: “Zeynep hanım nasıl yüksek çıkar sizin şekeriniz? Olamaz bu olmaması gerekiyordu.” Ayol, ne bileyim Serkan Bey! 

Kendimle başbaşa kaldım, başladım hayal kurmaya: İyileşip çıkınca buradan, ilk işim ev tutmak olsun ama Çanakkale'de olacak. Çünkü daha önce gidip gördüm, Bayramiç, Serhat Köyünü. Arkadaşlar var orada; bahçeli olsun evim, dışarıda çardak da olsun. Ay, sahne gibi bir köşe yaparım bahçeye, tiyatro programlarım için. Sonra kendime bir gezi programı yapacağım; müzelere ve arkeolojiye çok meraklıyım, tarihî yerlere keza. Hatta bir evim olsa, LGBT harekete bir şart ile bırakırım: Müze yapsınlar. En sevdiğim şeylerin aktarımı olsun gelecek nesillere. E bunların olması için kalbime ihtiyacım var. 

Hadi bakalım doktorlar ve ben bu işin üstesinden gelelim! Ha bu arada, ya Cüce'yi kime bırakacağım? Diğer kediler sokakta yaşar ama Cüce yaşayamaz! Çünkü ben büyüttüm, dışarı çıkıp geliyor aç ve başında bekliyorum yemek yiyene kadar. Çünkü çekingen. Diğer kediler yiyene kadar Cüce asla yemez. Bensiz uyuyamaz! Ah Cüce, seni bırakamam, kime bırakayım. Kucağımda oturtup pati emmen var ya, can veriyor. Yok ben bu hastaneden çıkacağım. Ay, uykuda tutmuyor bugün.

Devamı gelecek anacım.


Tepedeki fotoğraf: Serhat Köyü, Bayramiç, Çanakkale.