“Gazetecilik suç değildir” demek de yasak
“Arkadaşlarımızın bir an önce cezaevlerinden tahliye olmaları için mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz”
11.12.2016
Türkiye'de 148 gazeteci tutuklu. Dün 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’ydü ve en temel insan haklarından biri olan ifade özgürlüğünün Türkiye’de suç sayılmaya devam etmesine dikkat çekmek ve tutuklu meslektaşlarına mesajlarını iletmek için dünyadan ve Türkiye'den meslek birliklerinden gazeteciler bir araya gelerek “Gazetecilik Suç Değildir” demek için Silivri cezaevi önünde toplandı.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Disk Basın İş Sendikası, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Haber-Sen, Basın Enstitüsü Derneği (IPI), PEN Türkiye Merkezi, Türkiye Yazarlar Sendikası ve Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Türkiye Temsilciliği tarafından yapılması planlanan basın açıklaması jandarma kuvvetleri tarafından valilikten izin olmadığı gerekçesiyle engellendi. Cezaevine giden yolun girişinde TOMA ile bekleyen jandarma kuvvetleri, gazeteci ve tutuklu gazeteci yakınlarının dağılmaması üzerine bekleyen araçların plakasını alarak arabaların çekileceğini ve ruhsatlarına el konulacağını söyledi. Bunun üzerine grup, Silivri Meydan’a giderek basın açıklamasını burada gerçekleştirdi. P24 Bağımsız Gazetecilik Platformu’nun temsilcileri de buradaki basın açıklamasının katılımcıları arasındaydı.
“Gazetecilere özgürlük”, “Gazeteciler tutuksuz yargılansın” dövizleriyle meydanda toplanan grup adına ilk konuşmayı yapan Türkiye Gazeteciler Cemiyet Başkanı Turgay Olcayto, “Arkadaşlarımıza açıklama yaparak selam iletmek istiyorduk, ne yazık ki bizi içeriye sokmadılar. Bir belge gösterdiler, valilik ve kaymakamlık cezaevi önünde açıklama yapılmasını yasaklamış” dedi.
PEN Türkiye Merkezi Başkanı Zeynep Oral ise dünyanın her yerinden dayanışma mesajlarının geldiğini belirterek, “OHAL koşullarında dahi bir basın açıklamasının yapılamaması tüm dünya tarafından şaşkınlıkla karşılanıyor. İfade özgürlüğünün olmadığı bir yerde yaşam hakkı da yoktur” dedi.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, gazeteciliğin demokratik ülkelerde hiçbir zaman suç olmadığını belirterek sözlerine, “En demokratik hakkımız olan basın açıklaması yapma özgürlüğümüz bugün hukuka aykırı şekilde elimizden alındı. Sınır Tanımayan Gazeteciler olarak bu durumun aslında Türkiye’nin son dönemde geldiği vahim durumu gösterdiğini düşünüyoruz. Heyet halinde ulusal ve uluslararası gazeteci ve yazar kuruluşları olarak birlikte hareket etmeye devam edeceğiz. Bu haklarımızı tam anlamıyla kullanana kadar da mücadelemizi birlikte sürdüreceğiz. Gazetecilik hiçbir zaman demokratik ülkelerde bir suç değil. Yetkililerin bu yanlış yoldan dönmelerini bekliyoruz. Arkadaşlarımızın bir an önce cezaevlerinden tahliye olmaları için mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz” şeklinde devam etti.
Dünyadan onlarca gazetecinin de meslektaşlarına destek için hazır bulunduğu basın açıklamasına, Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Viyana Basın Özgürlüğü Direktörü Steven Ellis, burada olmalarının asıl sebebinin, uluslararası basın örgütlerinin meslektaşlarının Türkiye’de içinde bulundukları durumu takip ettiklerini göstermek olduğunu belirtti. Steven Ellis, “Muhalefetin bir cezaya dönüştürülmesi, hem Türkiye hem demokrasi için önemli bir sorun. Bugün burada Türkiye’deki herkesin düşünme, düşüncesini söyleme hakkına saygı duyulması ve Cumhuriyet gazetecileri ve işlerini yaptıkları için tutuklanan herkesin serbest bırakılması için hükümete çağrı yapmaya geldik” dedi.
Londra Uluslararası PEN Hapisteki Yazarlar Komitesi Başkanı Wolfgang Ruth, Londra’daki PEN üyelerinin dayanışma ve birliktelik mesajını iletmek için burada olduğunu belirterek, Türkiye’nin Müslüman ama demokrat bir ülke olmaya devam etmesini temenni ettiğini söyledi. “Türkiye demokrasisinin çok büyük yara aldığı bugünlerde tekrar buraya dönmüş olmak içimi acıtıyor olsa da burada tutuklu gazetecilere destek için bulunmaktan gurur duyuyorum” diyerek sözlerini tamamladı.
Basın açıklamasına katılan tutuklu yakınları da duygularını dile getirdi. Cumhuriyet Gazetesi avukatı Bülent Utku’nun 88 yaşındaki annesi Sebat Utku, oğluyla ve arkadaşlarıyla gurur duyduğunu söyledi. Uzun süre ayakta durmakta zorlandığı için konuşmasını sandalyeye oturarak yapan Utku, “Oğlumla ve arkadaşlarıyla gurur duyuyorum. Oğlum için ayakta duracağım, er geç adalet yerini bulacak. Oğlumu çok özlüyorum, onu ve arkadaşlarını çok seviyorum” dedi.
Basın açıklamasının sonunda ise Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyesi çizer Musa Kart’ın eşi Sevinç Kart, Cumhuriyet Gazetesi’nin tutuklu yazarlarının ilettiği mesajları okudu.
Murat Sabuncu: 10 Aralık İnsan Hakları Günü dünyada bu kadar büyük acılar varken, Halep’te insanlar katledilirken, ülkemde, gazeteciler, yazarlar, Kürt siyasetçiler cezaevindeyken, analar hâlâ ağlıyorken, Cumartesi Anneleri’nden, Asiye Karakoç evladının katilini bulamadan bu dünyadan göçmüşken, kendim için bir şey istemeye, söylemeye utanırım ama bugün özgürlüğümün çalınmasının 41. günü. Ne yüksek duvarları cezaevinin ne kelepçeli gezmelerim, ille de memleketim…
Akın Atalay: Sevgili insan hakları savunucusu Voltaire’in dediği gibi “Hükümetler hatalıyken haklı olmak tehlikelidir”. Bizler Cumhuriyet Gazetesi ailesi de bu dönemde tehlikeli ve riskli bir görevi yerine getiriyoruz. Gerçeğe sadakat ve gerçekleri halka aktarmak. Bunun bir bedeli var ve bu bedeli şerefle ödüyoruz. Hepinize dayanışmanız için teşekkürler.
Bülent Utku: Halkların, haklıların, özgürlük eşitlik adalet mücadelesi tarihin hiçbir döneminde bütün çabalara rağmen engellenememiştir. Türkiye’de de eninde sonunda bu mücadele meyvelerini verecektir. Selam olsun bu mücadeleye katkısı olanların.
Kadri Gürsel: En temel insan hakkı olan özgürlüğü, ifade ettiği düşünceleriyle suç isnat edilerek elinden alınmış bir gazeteci olarak tüm özgürlükçü demokratların, yurtseverlerin, cumhuriyet okurlarının ve dünyanın çeşitli köşelerinde insanlık değerleri için mücadele edenlerin “insan hakları” gününü kutluyorum. İnsanlık sonunda galip gelecektir. Yazarı ve yayın danışmanı olduğum Cumhuriyet Gazetesi’ne karşı düzenlenen orantısız ve hukuksuz operasyonun tutuklularından biri olmasaydım. IPI Yönetim Kurulu üyesi olarak bugün Silivri Cezaevi önünde düzenlediğiniz etkinlikte Cumhuriyet tutuklularının ve tüm tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması talebini sizlerle beraber haykıracaktım. Bunu şimdi “içeriden” yapıyorum. Tüm tutuklu gazeteciler serbest bırakılsın.
Güray Öz: Tutuklu bir gazeteci olarak “İnsan Hakları Günü”nü kutluyorum.
Musa Kart: Türkiye’de ve dünyada sergilenen dayanışma fotoğraflarından çok etkilendim. Bu fotoğraflara giren tüm dostları sevgiyle kucaklıyorum.
Mustafa Kemal Güngör: Özgürlük, eşitlik ve adalet için özgür günlerde mücadeleye devam edeceğiz. Hukuk adına karanlık günlerden geçiyoruz. Milletvekillerinin, belediye başkanlarının tutuklu olduğu, belediyelere kayyumların atandığı günler… Milli irade diyenlerin milli iradeye saygısını da görmüş oluyoruz. Sulh Ceza Hâkimlerinin hâli de ortada. Biz yargı bağımsızlığı için hep dikkat çekiyorduk. Geldiğimiz noktada Avrupa Birliği HSYK gözlem statüsünü askıya almış, eğitim notumuz, özgürlük ve adalet notumuz kırık utanç verici bir tabloyla karşı karşıyayız.
Turhan Günay: Başta, Eren Aysan ve Kemal Kocatürk olmak üzere sanatçıları hedefleyerek, konunu uzmanlarını yok ederek nereye varılacağını düşünemiyorum. Tüm baskı gören sanatçı, gazeteci, yazar ve yayıncıların yanındayız.