Akademisyen ve hekim Onur Hamzaoğlu tahliye edildi
Beş aydır tutuklu olan HDK eş sözcüsü Onur Hamzaoğlu ve ESP Genel Başkan Vekili Fadime Çelebi ilk duruşmada serbest bırakıldı
21.07.2018
ANKARA- Afrin operasyonu hakkındaki bir basın açıklaması nedeniyle Şubat ayından bu yana tutuklu bulunan barış akademisyeni, halk sağlığı uzmanı ve Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Onur Hamzaoğlu ve yine aynı davada tutuklu olarak yargılanan Ezilenler Sosyalist Partisi (ESP) Genel Başkan Vekili Fadime Çelebi'nin çıktıkları ilk duruşma sonunda tahliyelerine karar verildi.
İkisi tutuklu olmak üzere toplam 11 parti ve kurum temsilcisinin, HDK tarafından 4 Şubat 2018’de yapılan basın açıklamasında “örgüt propagandası” ve “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” iddialarıyla yargılandığı davanın ilk duruşması Ankara 29. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 19 Temmuz’da görüldü. Duruşmada, davada tutuksuz yargılanan dokuz kişinin de haklarında uygulanan adlî kontrol hükümleri ve yurt dışı yasağının kaldırılmasına hükmedildi.
Duruşma P24’ün yanı sıra HDP eşbaşkanı Sezai Temelli, HDP ve CHP milletvekilleri, Avrupa Yeşiller Partisi üyeleri olmak üzere çok sayıda sendika ve meslek örgütleri temsilcisi ile ihraç edilen akademisyenler tarafından mahkeme salonundan takip edildi.
Hamzaoğlu ve Çelebi ile birlikte tutuksuz sanıklardan Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eşbaşkanları Özlem Eylem Tuncaelli ve Naci Sönmez, Demokratik Bölgeler Partisi Eşbaşkan Yardımcısı Hacer Özdemir, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eşbaşkanı Ahmet Kaya ve Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP) Eş Sözcüsü Kezban Konukçu Kok duruşmada hazır bulundu. 24 Haziran seçimlerinde HDP’den milletvekili seçilen ve tutuksuz yargılanan HDK Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, HDP eski Eşbaşkanı Serpil Kemalbay, SYKP Eşbaşkanı Tülay Hatimoğulları ve Devrimci Parti Başkanı Musa Piroğlu ise duruşmaya katılmadı.
‘’Savaş önlenebilir bir halk sağlığı sorunu’’
2016’nın Ocak ayında barış bildirisini imzaladığı için KHK ile Kocaeli Üniversitesi’nden ihraç edilen Onur Hamzaoğlu, haklarında açılan davanın dayandırıldığı açıklamanın operasyonun yol açacağı ölümleri önlemeyi amaçladığını söyledi. Dedesinin halasının Halepli olduğunu belirten Hamzaoğlu, Türkiye’de Suriye sınırında yaşayan pek çok kişinin sınırın diğer tarafında çok sayıda akrabaları olduğundan Afrin’de yapılacak bir operasyonun herkesi ilgilendirdiğinin atlını çizdi.
Daha sonra operasyonun açıklamalarını haklı çıkardığını ifade eden Hamzaoğlu, “Yüzlerce kişi ölmüş, kent merkezi yağmalanmıştır, binlerce Suriyeli Afrin’i terk etmiş ve Afrin Suriye iç savaşının bir parçası haline gelmiştir” dedi. Hamzoğlu, savaşlara bir halk sağlığı uzmanı olarak da yaklaştığını anlatarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Afrin bir bilgisayar oyunu değildir. Etiyle, canıyla insanların yaşadığı ve Suriye’nin egemenliği altında bir kenttir. Ben bir hekimim, insanların hastalanmaması için ne yapması gerektiğini biliyorum. Bunların varlığının sağlanmasıyla uğraşırız. Ortaya çıkan, yaşanan ölüm, sakatlık ve ekolojik felaketler sebebiyle savaşlar bir halk sağlığı sorunudur. İnsan eliyle yaratıldığı için de, önlenebilir bir sağlık sorunudur. Çok azını sayabildiğim bu nedenlerden dolayı savaşa karşı çıkmak gereklidir. Peki nasıl mı? Birinci önlem barıştır. Eğer savaşsızlığı sağlayabilseydik, on binlerin yaşam şartını değiştirme şansına sahip olacaktık.”
Hamzaoğlu savunmasında ayrıca haklarında hazırlanan iddianameyi de eleştirdi. “İşgal” kelimesinin kullanılmasının suç unsuru olarak yer almasının hakikati değiştirmeyeceğini vurgulayan Hamzaoğlu, “Kanaatler delil olarak sunulmamalı. Yeterli şüphe de delile dayandırmalı. Kararlar da en az yasalar kadar akla ve toplum vicdanına uygun olmalı. Bu davanın iddianamesinde tüm bunlar yapılarak eleştirel bakış, sorgulama bilimsel bilgi ve hakikat suç haline getirilmek istenmiştir” dedi.
Tutukluluğunun cezaya dönüştüğünü ve gözaltına alınması sonrasında annesinin üzüntü ve strese bağlı bir hastalık sonucu yaşamını yitirdiğini belirten Hamzaoğlu “Benim için suç aleti 322 kelime, 22 satır ve yedi paragraftan oluşuyor. Daniel Defoe’nun “Hakikati bulan başkaları farklı düşünüyor diye onu haykırmaktan çekiniyorsa hem budala hem de alçaktır” sözlerine katılıyorum” ifadelerini kullandı. Hamzaoğlu savunmasını “Savaş karşıtlığı, barış için mücadele 21. yüzyıl insanının insan kalabilmesi için bir zorunluluktur. Ben insan kalmak istiyorum” sözleriyle noktaladı.
Hamzaoğlu’yla birlikte beş aydır tutuklu bulunan Fadime Çelebi de “Beş ay değil, 5000 yıl da verseler barış talep etmeye devam edeceğim. Burada bulunmamızın gayrimeşru olduğunu düşünüyorum. Bu hukuksuz bir yargılamadır. Barış akademisyenlerine yönelik “kanınızla banyo yapacağız” diyen Sedat Peker beraat ediyor ama bizim gibi partilerin her basın açıklaması yasa dışı ilan edilmeye çalışılıyor” diye konuştu.
Tutuksuz yargılanan sanıklardan Naci Sönmez ise gözaltına alınırken maruz kaldığı şiddeti anlattı. Gözaltına alındıktan sonra panik atak olan annesini kaybettiğini söyleyen Sönmez, şöyle konuştu: “Fatsa Belediye Başkanı Fikri Sönmez, babamla birlikte aynı zindanda yaşamış biri olarak 12 Eylül döneminde bile yaşamadığımız bir süreç yaşıyoruz. Sabah saat 6’da eviniz kar maskeli lazer ışıklı tüfeklerle eviniz basılıyor. 74 yaşınızdaki annemin, iki çocuğumun kafasına silah dayanıyor. Eşimle ben yerlerde sürükleniyoruz. Bunu hangi hukukla yapıyorsunuz? Bütün komşularınız korku içinde dışarıya çıkmış, dışarıda sekiz akreple siteyi sarmışlar. Bunun tek amacı ‘bu insanlar teröristtir’ mesajını vermek.”
Suçlamalara isyan eden Sönmez “‘Savaşa karşı çıkmak insani ve vicdani bir durumdur” demişim. Bunun neresi propaganda? Savaşalım mı diyecektim?” dedi. Söz alan diğer tutuksuz sanıklar da fikirlerini açıklama haklarından yararlandıklarını ve bunun bir suç olmadığını vurguladı.
Sanık savunmalarının ardından söz alan avukatlar da katalog suçlar arasında yer almayan suçlardan dolayı iki kişinin tutuklu olmasını hukuki bir dayanağı olmadığını söyledi bir durum olarak niteledi. Avukatlar ayrıca iddianamede yer alan suçlamaların kanaat ve yorumdan ibaret olduğunu ve herhangi bir suç fiili oluşturmadığını vurguladı.
Avukatların ardından ara kararını açıklayan mahkeme, savcının tutukluluğa devam talebine rağmen Hamzaoğlu ve Çelebi’nin tahliyesine hükmetti. Adli kontrol ve yurt dışı yasaklarının da kalkmasına karar veren mahkeme, duruşmayı 16 Ocak 2019’a erteledi.