Altanlar davası 8 Ekim’de başlıyor

Yeniden görülecek olan davada mahkemenin Yargıtay’ın bozma kararına direnmesi durumunda dosya nihai karar için Ceza Genel Kurulu’na gidecek

P24

06.10.2019

Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın da aralarında bulunduğu altı sanık hakkındaki ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarını bozma ve Mehmet Altan’a beraat verilmesi gerektiği yönündeki kararının ardından dosya, 8 Ekim 2019 günü yeniden görülecek.
 
Yargılama boyunca sergilediği tutumla sanıkların adil yargılanma, avukatların da savunma hakkını kısıtladığı eleştirilerine maruz kalan İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesinin aynı heyeti tarafından yeniden görülecek olan dosyada ne beklendiğine ilişkin Avukat Figen Albuga Çalıkuşu ile konuştuk.
 
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Yargıtay’ın bozma kararına uyması gerektiğini vurgulayan Çalıkuşu, mahkemenin karara direnmesi halinde dosyanın nihai karar için Ceza Genel Kurulu’na gideceğini söyledi.
 
“Düşünceden ağırlaştırılmış müebbet çıkarıldı”
 
Çalıkuşu, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yargılama aşamasında verdiği kararlarla Anayasa’ya direndiğini ifade etti: “İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, Türk Ceza Kanununun 309. maddesini yasama yerine geçerek değiştirmiş, yasada darbe suçunun unsuru ‘cebir ve şiddet’ kabul edilmişken düşünceyi ‘manevi eylem’ kabulü ile darbe suçunun unsuru yapmış, yazı ve televizyon programında görüş açıklamayı Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bombalar atmak, insanların üzerine tanklarla yürümek ile bir tutmuş, Anayasa Mahkemesi’nin Mehmet Altan yönünden verdiği üç ayrı hak ihlâlini Anayasa’nın 153. maddesindeki açık emre rağmen yok saymıştır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına direnen, düşünceden ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası çıkarabilmeyi başaran, özetle kendisini Anayasa ve yasalar üzerinde görmeyi gözüne kestirebilen bir mahkeme heyeti ile karşı karşıyayız.
 
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin tarafsızlığını yitirdiği gerekçesiyle dosyadan çekilmesi talebiyle yaklaşık 1 aydır Hakimler Savcılar Kurulu’na (HSK) dilekçe verdiğini hatırlatan Çalıkuşu, dilekçe eylemine duruşma gününe kadar devam edeceğini söyledi.
 
Çalıkuşu, 8 Ekim günü yeniden görülecek olan dosyaya ilişkin beklentisini de şöyle açıkladı:
 
“Anayasa ve yasaları yok sayan mahkeme heyetinin bu ısrarından artık dönmesi gerekiyor. Mahkeme, Yargıtay’ın verdiği karara uyarak ilk aşamada Ahmet Altan’ı tahliye etmeli, Mehmet Altan yönünden de beraat kararı vermelidir. Zira Anayasa ve yasaya aykırı kararın korunacak bir karar olmadığını AYM ve AİHM’den sonra Yargıtay 16. Ceza Dairesi de karar altına aldı. Ancak mahkeme heyeti hukuk ve yasa tanımazlıkta ısrar edebilir ve direnebilir. Bu takdirde dosya nihai karar için Ceza Genel Kurulu’na gidecektir.”
 
Peki dosyada, soruşturma aşamasından Yargıtay aşamasına kadar neler yaşandı?
 
Soruşturma ve iddianame
 
Gazeteci Nazlı Ilıcak’ın da aralarında bulunduğu bir grup gazeteci hakkında, 15 Temmuz darbe girişiminin hemen ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcılığınca soruşturma başlatıldı.
 
26 Temmuz 2016’da gözaltına alınan Nazlı Ilıcak 3 günlük gözaltı süresinin ardından 29 Temmuz 2016 tarihinde tutuklanarak Bakırköy Cezaevi’ne gönderildi.
 
Altan kardeşler ise farklı bir soruşturma numarası üzerinden savcı Can Tuncay’ın talimatıyla 10 Eylül 2016 günü gözaltına alındı. Altan kardeşlerin gözaltı gerekçesi 14 Temmuz 2016 gecesi Can Erzincan TV’de beraber katıldıkları televizyon programındaki sözlerinin, darbe girişimiyle ilgili “sübliminal mesajlar” verdiği iddiasıydı. On iki gün gözaltında kalan Mehmet Altan 22 Eylül 2016’da, 13 gün gözaltında kalan Ahmet Altan ise 23 Eylül 2016 tarihinde tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne gönderildi.
 
Soruşturma savcısı Can Tuncay, Nazlı Ilıcak’ın dosyasını birlikte soruşturma yürüttüğü Zaman gazetesi yazarlarının dosyasından ayırdı ve Altan kardeşlerin soruşturması ile birleştirdi.
 
Savcı, 17 gazeteci hakkındaki iddianamesini 11 Nisan 2017’de tamamladı. Savcı, “FETÖ’nün medyadaki unsurlarının darbe girişimindeki rolü” başlıklı 247 sayfalık iddianamesini yaklaşık 10 ayda tamamladı. Tuncay iddianamesinde, 17 gazetecinin “medya vasıtasıyla toplumda algı oluşturduklarını ve hükümetin darbe yoluyla düşürülmesini kanıksatma faaliyetlerinde bulunduklarını” iddia etti. İddianamede, Altan kardeşler ve Ilıcak hakkında “Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme,” “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme” ve “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme” suçlarından 3’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ve “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme” suçundan da 7 buçuk yıldan 15’er yıla kadar hapis cezası talep edildi.
 
İlk derece mahkemesinde yaşananlar
 
İddianame, 15 Nisan 2017’de İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Altısı tutuklu, biri tutuksuz, 10’u hakkında ise yakalama kararı çıkarılan 17 sanık hakkında açılan davanın ilk duruşması 19-23 Haziran 2017 tarihinde görüldü. Beş gün süren duruşmanın sonunda mahkeme, kararda “mevcut delil durumu, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren deliller bulunması ve adlî kontrol hükümlerinin yetersiz kalması” gerekçeleriyle tüm tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamına karar verdi.
 
19 Eylül 2017 tarihli ikinci duruşmada mahkeme, haklarında yakalama kararı çıkarılan firari sanıklar Ekrem Dumanlı, Osman Özsoy, Emre Uslu, Tuncay Opçin, Kerim Balcı, Bülent Keneş, Faruk Kardıç, Mehmet Kamış, Şemsettin Efe ve Ali Çolak’ın henüz yakalanamamış olmaları nedeniyle bu sanıkların dosyasının ayrılmasına karar verdi. Böylelikle dosyada 6’sı tutuklu 1’i tutuksuz toplam yedi sanık kaldı.
 
13 Kasım 2017 günü görülen üçüncü duruşmada mahkeme başkanı mütalaasını açıklaması için sözü duruşma savcısına verdi. Altan kardeşlerin avukatları mütalaanın okunmasından önce savunmanın soruşturmanın genişletilmesine yönelik taleplerinin dinlenmesini istedi ve reddi hâkim talebinde bulundu. Ancak mahkeme başkanı Altanların dört avukatını da söz almadan konuştukları gerekçesiyle salondan çıkardı. Altan kardeşlerin avukatlarının yokluğunda devam eden duruşmadan mahkeme, TBMM’nin davaya katılma kararını kabul etti, CHP milletvekili Dursun Çiçek ile Deniz Kuvvetlerinden müstafi yüzbaşı Hasan Ataman Yıldırım ve avukat Serdar Öztürk’ün katılma taleplerini ise reddetti. Avukatla görüşme kısıtlamalarının kaldırılması yönündeki talepleri reddeden mahkeme, tutuklulukların devamına karar verdi.
 
11 Aralık 2017’de görülen dördüncü duruşmada savcı esas hakkındaki mütalaasını sundu. Savcı, tutuklu yargılanmakta olan Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak, Yakup Şimşek, Şükrü Tuğrul Özşengül ve Fevzi Yazıcı’nın Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçunu düzenleyen 309/1. maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılmasını, tutuksuz yargılanan Tibet Murat Sanlıman’ın ise “örgüte üye olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçundan hapisle cezalandırılmasını talep etti. Mahkeme ara kararında, tüm avukat görüş kısıtlamalarını kaldırdı.
 
Davanın karar duruşması 12-16 Şubat 2018 tarihlerinde görüldü. 12 Şubat’ta Çağlayan’da başlayan duruşma mahkeme başkanının kararıyla sonraki günlerde Silivri’ye taşındı. Beş günlük duruşma sonunda kararını açıklayan mahkeme 6 tutuklu sanığı “Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs etmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı.
 
Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi aşamaları
 
Altan kardeşlerin avukatları 8 Kasım 2016 tarihinde haksız tutukluluk sebebiyle Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) Ahmet ve Mehmet Altan için ayrı ayrı başvuru yaptı. Altan kardeşlerin avukatları, mahkemeden bir cevap gelmeyince 12 Ocak 2017 tarihinde benzer başvuruları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) yaptı. 2017’nin Şubat ayında AİHM, başvuruların resmî öncelik verilmese de en kısa sürede görüşüleceğini bildirdi.
 
Mehmet Altan’ın bireysel başvurusunu 11 Ocak 2018’de görüşen AYM kararında, tutukluluk halinin Altan’ın kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü haklarını ihlâl ettiğine hükmetti. Ancak yargılamayı yapan İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, önce AYM’nin gerekçeli kararının Resmî Gazete’de yayımlanmamış olmasını, ardından ise Anayasa Mahkemesi’nin “yetki gaspı” yaptığını öne sürerek, AYM kararı uyarınca yapılan tahliye taleplerini reddetti. Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlâli kararlarının emsâl teşkil ettiği gerekçesiyle Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın avukatlarınca yapılan tahliye talepleri de mahkeme tarafından oybirliğiyle reddedildi.
 
İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesinin de itirazları reddetmesi üzerine, Mehmet Altan’ın avukatları 30 Ocak günü Anayasa Mahkemesi’ne “âdil yargılanma ile kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının ihlâl edildiği” ve “tutuklamaların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 18. maddesi kapsamında siyasi olduğu” gerekçeleriyle yeni bir bireysel başvuruda bulundular. AYM, 2 Şubat 2018 günü bu yeni başvuruya öncelik vermeyi kararlaştırdığını duyurdu.
 
AYM Genel Kurulu, Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın başvurularını ise 3 Mayıs 2019 günü görüştü. Aynı suçlamalardan yargılanan Mehmet Altan hakkında ihlâl kararı veren AYM, Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın tutuklanmasında “ihlâl yoktur” kararı verdi.
 
Oy çokluğuyla verilen ret kararlarının gerekçesini 26 Haziran 2019 tarihinde internet sitesinde yayımlayan AYM, soruşturma makamlarının değerlendirmelerinin ve tutuklama kararı veren mahkemelerin kararlarının “keyfî ve temelsiz” olduğunun söylenemeyeceğini savundu.
 
İstinaf aşaması
 
Yerel mahkemenin kararı avukatlar tarafından temyize götürüldü. İstinaf mahkemesi olan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, 27 Haziran 2018’de düzenlediği tensip zaptıyla Mehmet Altan’ın tahliye edilmesine karar verirken, Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Fevzi Yazıcı, Şükrü Tuğrul Özşengül ve Yakup Şimşek’in ise tutukluluk hâllerinin devamına karar verdi.
 
21 Eylül 2018 tarihinde duruşmalı olarak yapılan istinaf yargılamasında savunmaların tamamlanmasının ardından savcı mütalaasını sundu. Savcının mütalaası yerel mahkemenin kararıyla aynı yöndeydi. İstinaf yargılamasının 2 Ekim 2018 tarihinde görülen ikinci duruşmasında sanıklar esas hakkındaki mütalaaya karşı nihai savunmalarını yaptılar. Savunmaların ardından hükmünü açıklayan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, sanık avukatlarının istinaf başvurularını esastan reddetti ve Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Fevzi Yazıcı, Şükrü Tuğrul Özşengül ve Yakup Şimşek’in tutukluluklarının devamına hükmetti.
 
Yargıtay aşaması
 
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, davaya ilişkin 8 Ocak 2019 tarihinde Yargıtay 16. Ceza Dairesi’ne gönderdiği tebliğnamede, aralarında Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın da bulunduğu altı kişi hakkında verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarının bozulmasını istedi. Tebliğnamede, Altan kardeşler ve Ilıcak’ın “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan değil, “örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçundan yargılanmaları gerektiği ifade edildi.
 
Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin kararı 5 Temmuz 2019 günü Anadolu Ajansı (AA) tarafından duyuruldu. Tebliğname doğrultusunda karar veren Daire, Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın aralarında bulunduğu altı sanık hakkında “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarını bozdu. Mehmet Altan’ın yeterli ve inandırıcı delil bulunmadığından beraatine karar verilmesi gerektiğine hükmeden Daire, Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın “Anayasayı ihlâl” yerine “Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçundan, davanın diğer üç tutuklu sanığı Fevzi Yazıcı, Yakup Şimşek ve Şükrü Tuğrul Özşengül’ün ise “terör örgütüne üye olmak” suçundan yargılanmaları gerektiğine karar verdi.
 
Ahmet Altan ve davanın dört diğer tutuklu sanığının tahliye taleplerini reddeden Yargıtay 16. Ceza Dairesi, yeniden yargılama için dosyayı ilk derece mahkemesine gönderdi.
 
Bozma kararının ardından dosyayı yeniden görecek olan İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, yeniden yargılama için 8 Ekim 2019 tarihine gün verdi. Önümüzdeki hafta görülecek olan duruşmada yerel mahkeme Yargıtay kararına uyduğu takdirde suç vasıfları değişen Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak, TCK 220/7. maddesinde düzenlenen “örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme” suçundan 7 buçuk yıldan 15 yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak.