Çizgilerle Erdoğan!
Cumhuriyet gazetesi yine gündemi belirlerken, İmamoğlu’nun “muhteşem dönüş”ü gazetelerde geniş yer buldu.
28.08.2019
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yandaş vakıflara aktarılan paraları kesmesi birçok gazetede manşete çıkarken, iktidar gazeteleri Erdoğan-Putin görüşmesini, Putin’in İdlib’deki cihatçılarla ilgili sözlerini cımbızlayarak (Bkz: Putin’den Erdoğan’a İdlib mesajı: Endişeliyiz, bölge militanlar için barınak olmamalı) manşete taşıdı. Cumhuriyet gazetesi ise dünkü gibi yine bir adım öne çıkarak “Davutoğlu defterleri”nden bir parça sundu.
Gazete, “‘Defter’ atışmasında Davutoğlu cephesi, Dolmabahçe’deki oturma düzenini gündeme getirdi” üst başlığıyla verdiği manşetindeki, “‘Erdoğan A4’e çizdi’” başlıklı haberde şu ifadeleri kullandı:
“Eski Başbakan Davutoğlu’nun ‘eski defterler’, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da ‘hafıza kayıtları’ çıkışlarının ardından yeni iddialar ortaya çıkmaya başladı. Davutoğlu’na yakın siyasetçiler, ‘Açıklanacaksa herkesin elinde bir şeyler vardır’ diyerek Dolmabahçe Mutabakatı’nı anımsattı. Aynı siyasetçiler, ‘Dolmabahçe’de kimin nerede oturacağını beyaz bir A4 kağıdına bizzat Erdoğan çizdi’ dedi. Erdoğan, çözüm süreci sırasında AKP ve HDP’lilerin katılımıyla 28 Şubat 2015 tarihinde açıklanan ‘Dolmabahçe Mutabakatı’na, ‘Ben oradaki toplantıyı doğru bulmuyorum’ diyerek sonradan tepki göstermişti. Eski HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş da, ‘Dolmabahçe’de açıklama şekli bile hangi koltuklarda kimin oturacağı bilgisi Cumhurbaşkanı’na verildi’ demişti.”
“Defterler” diğer gazetelerin sayfalarında yer bulamadı ancak madem konu “Dolmabahçe Mutabakatı”ndan açıldı buyurun size bir “Hafıza kaydı”: Tarih 24.04.2016 “Erdoğan: Ne Dolmabahçe Mutabakatı? Nereden çıkmış böyle bir şey?”
Mehmet Tezkan, bu konuyu köşe yazarları arasında kafasına en fazla takanlardan biri şimdilik. Tezkan dünkü, “Erdoğan-Davutoğlu atışması/kavgası” başlıklı yazısının ardından bugün de, “Bu defterleri bir açsak!” başlıklı bir yazı kalem aldı. Tezkan’ın yazısının bir bölümü şöyle:
“Eski Başbakan Davutoğlu'nun kendisine hain denilmesine sinirlenip; 'terörle mücadele konusunda defter açılırsa … Bir çok insan insan yüzüne çıkamaz' demesi iyi oldu hayırlı oldu… Bu sayede defter açma geleneği başlar diye küçük de olsa bir umut doğdu…
Çünkü açılması gereken o kadar çok defter var ki… Defter açalım diyen Davutoğlu'nun cevap vermesi gereken o kadar çok soru var ki… Sondan başlayalım…
Mesela… 29 Nisan 2016 tarihinde toplanan AKP MKYK teşkilatlara atama yapma yetkilerini elinden aldı ya… Bu işi Saray adına kim örgütledi? Biliyor mu, açıklar mı?
Mesela… Önce kararın altına ilk imzayı kendisinin atacağını söyledi sonra Saray'a gitti, Cumhurbaşkanı'yla görüştü, kongreye gitme kararı aldığını kendisinin aday olmayacağını ilan etti… Erdoğan'la ne konuştu? Erdoğan ona ne dedi; o Erdoğan'a ne söyledi?
Mesela… MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı neden milletvekili yapmak istedi… Fidan'a bakanlık mı vaat etti… Cumhurbaşkanı karşı çıkınca neden hiçbir şey olmamış gibi davrandı? Cumhurbaşkanı, Fidan için ne dedi?
Mesela… 28 Şubat günü Dolmabahçe'daki Başbakanlık Ofisi'nde Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, İçişleri Bakanı Efkan Ala, AKP Grup Başkan Vekili Mahir Ünal ile HDP İmralı heyetinde ( Apo ile görüşme) yer alan HDP milletvekilleri Pervin Budan, İdris Bayülken Sırrı Süreyya Önder mutabakata vardılar… Cumhurbaşkanı 20 gün sessiz kaldı… 20 Mart'ta gazetelerden öğrendiğini mutabakata katılmadığını söyledi… Çözüm süreci darbe yedi… Veya nokta konuldu… Cumhurbaşkanı ile aradaki 20 gün boyunca bu konuyu hiç konuştu mu? Cumhurbaşkanı karşı olduğunu açıklayınca bakanlarını neden savunmadı/savunamadı? Dolmabahçe mutabakatını destekliyor muydu? Yoksa kendisinin de haberi yok muydu?
Mesela… Yolsuzluk yaptıkları, rüşvet aldıkları iddia edilen eski bakanlar Muammer Güler, Zafer Çağlayan, Eğemen Bağış ve Erdoğan Bayraktar için Meclis'te oylama yapılmadan önce 'Yüce Divan' da yargılansınlar, aklanıp gelsinler' görüşünü savunmuştu… Cumhurbaşkanı bu görüşe karşı çıkınca partisinin milletvekilleri onu değil, Cumhurbaşkanı'nı dinledi… O an ne hissetti? Saray'a gidip Cumhurbaşkanı'na bir şey söyledi mi? O bakanların yolsuzluk yaptığına rüşvet aldığına inanıyor mu?”
Tatil yaramış!
Yandaşlar dışında diğer gazetelerin ortak manşeti ise İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun “dillere destan” tatili dönüşünde aldığı “radikal” karar oldu.
Evrensel gazetesi habere manşetinde, “Hortuma neşter” başlığıyla yer verdi:
“İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu, belediye kasasından vakıflara, israfa yol açan-kamu yararı içermeyen milyonlarca liralık para aktarımını durdurdu. Sadece bir vakfın ulaşım, yeme-içme giderinin İBB bütçesine 56.5 milyon lira yük getirdiğine dikkat çeken İmamoğlu, kesilen kalemleri tek tek açıkladı. Kesinti yapılan vakıflar arasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın akrabalarının yönetiminde yer aldığı vakıflar da bulunuyor.”
Birgün gazetesi manşetindeki habere, “Yandaş vakıfların musluğu kesildi” başlığını attı. Haberde şu ifadeler yer aldı:
“iktidar partisi döneminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden inanılmaz paralar aktarılan yandaş vakıfların musluğu kesildi. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, vakıflara aktarılan 357 milyon liralık kaynağı kestiklerini belirterek, şu açıklamayı yaptı: ‘İnanılmaz rakamlar. Bu daha başlangıç. Bu milletin parasını nereye harcıyorsunuz? Sadece bir vakfa 56 milyon liralık yemek desteği var. Vakfa bina yapılıyor. 165 milyon TL… Artık o bina İstanbulluya ait.’ İmamoğlu seçim öncesi ‘Kişilere, derneklere, cemaatlere hizmet işi bitti’ demişti. İBB’den yapılan açıklamada aralarında Ensar Vakfı, TÜRGEV, Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı, TÜGVA, Daru’l Fünun İlahiyat Vakfı ve Hoca Ahmet Yesevi Vakfı’nın da bulunduğu vakıflarla protokollerin iptal edildiği belirtildi. Açıklamada, ‘Yapılan incelemelerde çok sayıda vakıfla, protokoller kapsamında veya şifahi görüşmeler yoluyla, yurt inşaatları, bina kiralama, bakım-onarım tadilatı, ulaşım-yeme-içme, proje gibi maddi işbirlikleri belirlenmiştir. Ardından protokoller iptal edilmiştir’ denildi.”
Cumhuriyet gazetesi manşetin üstünde, “Yağmaya ‘dur’ dedi” başlığıyla verdiği haberde, “İmamoğlu’nun talimatıyla, yönetiminde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çocuklarının bulunduğu TÜRGEV, TÜGVA ve Ensar’ın da aralarında olduğu 6 vakfın İBB ile yaptığı protokoller feshedildi. Vakıflara yurt yapımı ve giderleri için 357 milyon 453 bin lira harcandığı belirlendi. Vakıflara fazladan yapılan ödeme ise 190 milyon lira. Yağma sürecini bitiren İmamoğlu, ‘Sadece bir vakfa yemek desteği 56 milyon lira. İnanılmaz! Milletin parasını nereye harcıyorsunuz? Bir vakfa bina yapılıyor, maliyeti 165 milyon lira. Artık o bina millete ait. Bu daha başlangıç’ dedi. İmamoğlu yönetimi, kışlık kıyafet alım ihalesini de yarı fiyatına yaptı” ifadelerini kullandı.
Yeni Yaşam gazetesi habere ön sayfasının altında, “Yandaşların ‘arpası kesiliyor” başlığıyla yer ayırdı:
“İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, aralarında Ensar, TÜRGEV ve TÜGVA’nın da yer aldığı pek çok vakıfla belediye arasında var olan protokollerin feshedildiğini duyurdu. İmamoğlu, ‘Tam 357 milyon liralık sürece nokta koymuş durumdayız. Bu milletin parasını nereye harcıyorsunuz? Bu daha başlangıç’ dedi. 24 TV, Akşam, Star da belediyenin gelirleri kesmesiyle işten çıkarma dalgası başlattı.”
Sözcü gazetesi manşetindeki habere, “357 milyon lira vakıflara gitmiş” başlığını attı. Haberde şu ifadelere yer verildi:
“İmamoğlu, önceki yönetim döneminde belediye bütçesinden iktidara yakın vakıflar için yapılan harcamaları ortaya çıkardı. Belediye şu rakamları verdi: Ensar Vakfı’na 30 milyon, TÜRGEV’e 232 milyon, Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı’na 11 milyon, TÜGVA’ya 76.5 milyon, Darül Fünun İlahiyat Vakfı’na 2.5 milyon, Hoca Ahmet Yesevi Vakfı’na 4 milyon lira harcanmış. Önceki yönetimin vakıflar için harcadığı paranın 357 milyon lira olduğunu belirten İmamoğlu, ‘Belediye ile bu vakıflar arasındaki protokoller iptal edildi. Bu daha başlangıç’ diye konuştu.”
Karar gazetesi ise ön sayfasının altındaki habere, “Özel vakıflara yardımlar iptal” başlığını attı ve “İBB Başkanı İmamoğlu, aralarında Türgev-Tügva-Ensar Vakfı’nın da olduğu 6 vakfın belediye ile yaptığı ve toplam 357 milyon TL’yi bulan yeme-içme, kiralama, tesis inşaatı, bakım-onarım protokollerinin iptal edildiğini açıkladı. İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘İstanbul’un bölücü örgüt destekçilerine peşkeş çekilmesine mani olacağız’ sözlerine de şu yanıtı verdi: ‘Miting alanlarından gönderme yapmasının anlamı yok. Bu üzücü ve toplumda karşılığı olmayan bir söylem. O milletin oylarıyla seçilmiş cumhurbaşkanı ben de seçilmiş başkanım’” ifadelerine yer verdi.