“Neler yapmış neler!”
Sözcü gazetesi Başkentgaz’ın “marifetlerini” manşete taşırken, Cumhuriyet gazetesinin manşetinde Diyanet-TOKİ işbirliği yer aldı
10.02.2020
Sözcü gazetesi manşetinde, “Neler yapmış neler!” başlıklı habere yer verdi. Haberde şu ifadeler kullanıldı:
“Kızılay üzerinden Ensar’a bağış yapan ve ‘vergiden kaçınmak’la gündem olan 2 milyon aboneli Başkentgaz, Başkentlileri illallah ettirmiş. Belediye, şirketin yönetimine alınmadığı için çaresiz. Top yargıda. İşte Başkentgaz’ın eziyetleri: Tüketicinin peşin aldığı doğalgazı, geçmişe yönelik zamlandırıyor. Arıza sebebiyle kullanılamaz hale gelen sayaçları, müşteri talebi olmaksızın değiştirmesi gerekiyor ama şirket değiştirmiyor. Abonelerin sayaç seçim hakkı kaldırıldığı için sayaç tipini belirleme yetkisi hukuksuz şekilde yapılıyor. Sayaç değişikliği için abonelere yoğun ve sistemli bir baskı uygulanıyor. Gerektiğinde kış şartlarına rağmen gazı kesiyor. Abonelerden bağlantı bedelinin yanı sıra 150 dolar (Yaklaşık 900 lira) sayaç bedeli alıyor. Tüketiciden bu para alınmasına rağmen, sayaç mülkiyeti ne hikmetse aboneye bırakılmıyor.”
Cumhuriyet gazetesi ise manşetin altındaki, “Bağış vakıfta, vergi nerede?” başlıklı haberinde, “Kızılay ve Ensar Vakfı üzerinden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kızı Esra Albayrak’ın yönetiminde olduğu TÜRKEN Vakfı’na 8 milyon dolar bağışlayan Başkentgaz’ın vergi levhasında, bağış yapıldığı yıl olan 2017’nin ‘matrahsız’ gösterildiği, yani şirketin zarar ettiği ve bu nedenle vergi ödemediği bilgisi yer aldı. Vergi yasasına göre, şirketler yaptıkları bağışlarda gelirlerinin yüzde 5’ini geçemiyorlar. Yani bağış yapmak için gelir elde etmek gerekiyor. Başkentgaz’ın 8 milyon dolar bağış yaptığı 2017 yılında 160 milyon dolar, yani 960 milyon lira gelir göstermesi gerekiyordu. Bu gelirin yüzde 20’si olan 192 milyon lira da kurumlar vergisi olarak ödenmeliydi. Ortada ödenmiş bir vergi olmadığına göre bu bağış nasıl yapıldı? 8 milyon dolar bağış yapacak durumdaki şirket neden vergi ödemedi? AKP döneminin en hızlı yükselen şirketlerinden Başkentgaz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sınıf arkadaşı olan Aziz Torun ve kardeşi Mehmet Torun’a ait. Şirketlerin vergi denetimini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın başında olduğu Hazine ve Maliye Bakanlığı yapıyor. Başkentgaz’ın milyonlarca dolar bağış yaptığı vakfın yönetiminde Erdoğan’ın kızı ve Maliye Bakanı’nın eşi Esra Albayrak var. Yani Berat Albayrak’ın, kendisine bağlı vergi denetmenlerini harekete geçirip, eşinin de yönetiminde olduğu vakfa bağış yapan şirketin soruşturulmasının önünü açması gerekiyor” ifadelerine yer verdi.
“Cennette ev vaadi”
Cumhuriyet gazetesinin manşetinde, “Cennette ev vaadi” başlıklı haber yer aldı. Haberde şöyle denildi:
“Kahramanmaraş’ta Kuran kursu açılışında konuşan Diyanet İşleri Bakanı Ali Erbaş, ‘Bizim Kur’an kurslarımız, kötülüklerden insanları uzaklaştırmanın merkezleridir. Kur’an kurslarında bir tuğlası olana, cennette bir ev verilecek’ açıklamasına ilahiyatçılardan tepki yağdı. Erbaş’ın açıklamaları, ortaçağda Papa’nın cennet girmek için sattığı ‘af belgesi endüljansa’ benzetildi. Erbaş, Hz. Muhammed’in, ‘Bir kuş yuvası kadar mescit yapan ve bu mescitlerin yolunu açan Kuran kurslarına, Kuran eğitim merkezlerine katkı sağlayan insanlara karşılığı cennette verilecektir’ sözünü paylaştı. İlahiyatçılar Hz. Muhammed’in bu yönde bir sözü bulanmadığını açıkladı. Erbaş’ın sözleri hem sosyal medyada hem de ilahiyatçıların açıklamalarıyla eleştirildi. İlahiyatçılar Erbaş’ın açıklamalarını Cumhuriyet’e değerlendirdi. İlahiyatçı-yazar Cemil Kılıç, Erbaş’ın açıklamasının dinin kaynağı olan Kuran’a ve dinin temellerine aykırı olduğunu belirterek şöyle konuştu: ‘Diyanet İşleri Başkanı’nın bu açıklamaları çoğunlukla hadis külliyatına dayanıyor. Hadis külliyatı da aslında Hz. Peygamber’e ait olmayan çoğunlukla sonradan uydurulmuş sözlerden meydana gelmiş bir külliyattır. Peygamberin bu türden sözleri yoktur. Açıklamasına meşruiyet kazandırmak için peygamberi, peygambere izafe edilmiş yalan rivayetleri kullanıyor. Bir peygamberin sözü olduğu iddia edilen bir sözü yorumlayarak, ‘Kuran kursunda bir tuğlası olana öbür dünyada bir ev verilecektir’ biçiminde açıklama, hem dini seviye bakımından, hem de akademik düzey bakımından son derece düşük, Diyanet İşleri Başkanı gibi birine üstelik profesör unvanı taşıyan birine bu denli sığ açıklamalar yapmak yakışmıyor. Elbetteki bu sözler bir yönüyle Ortaçağdaki ‘endüljans’ meselesini hatırlatıyor. Benzer bir uygulamanın yüzyıllar geçmiş olmasına rağmen hâlâ Müslüman bir toplumda bu kadar rahatlıkla söyleniyor olması gerçekten çok şaşırtıcı ve üzücü.’”
Karar gazetesi habere ön sayfasının altında, “Kur’an kursunda tuğlası olana cennetten ev verilecek” başlığıyla yer ayırdı ve “Kahramanmaraş'ta Pazarcık Yatılı Hafızlık Erkek Kuran Kursu açılışında konuşan Diyanet İşleri Bakanı Erbaş ‘Bizim Kur'an kurslarımız, kötülüklerden insanları uzaklaştırmanın merkezleridir" dedi ve ekledi: Biz Kuran kurslarımızın bulunduğu yerlere şeytandan korunmuş bölgeler diyoruz. Kur'an kurslarında bir tuğlası olana, cennette bir ev verilecek’” ifadelerine yer verdi.
“Gençler sizin kobayınız mı?”
Birgün gazetesi manşetindeki, “Gençler sizin kobayınız mı?” başlıklı haberinde, “Bakan Selçuk'un ‘Herkes üniversiteli olmak zorunda değil. Sen ağa ben ağa, bu inekleri kim sağa’ cümlesi Türkiye'nin eğitim alanında da neden sınıfta kaldığını gözler önüne serdi. Türkiye’nin ‘ara insan gücünde’ ihtiyacı ve eksikliği olduğundan bahseden Bakan Selçuk’un ‘Asıl projemiz meslek liselerini güçlendirerek üniversitedeki yığılmayı azaltmak istiyoruz. Üniversite öğrencisi sayısı çoksa o ülkede sorun vardır. Az öğrenci sayısı varsa başarılıdır. Meslek liselerine karşı oluşan olumsuz yargıyı yönetebiliriz’ dediği belirtildi. Meslek liselerinde okuyan çocukların ucuz iş gücü ve sömürü kaynağı olarak görüldüğü eleştirileri yapılırken, Bakan Selçuk’un geliştirdikleri yeni modelle, artık okulları ‘fabrikaların, otellerin, işletmelerin’ içine taşıdıklarını söylediği aktarıldı. Bir sohbet sırasında konunun Bakanlar Kurulu’nda da gündeme geldiğini anlatan Bakan Selçuk’un şöyle dediği kaydedildi: ‘Kabinede de dile getirdim. Herkes üniversiteye gitmek zorunda değil. ‘Okumayan çocuğu meslek lisesine göndereyim’ algısını yıkmalıyız. Dönüşümü sektörle birlikte, istihdam ihtiyacına göre gerçekleştireceğiz. Sanayici bizden nitelikli ara iş gücü istiyor. Herkes üniversiteli olmak zorunda değil. ‘Sen ağa ben ağa, bu inekleri kim sağa’ durumu var yani’” ifadelerini kullandı.