Hep tetikte olmak lazım. Yoksa çoktan devletlerin toplumu kompartmanlara ayırma, birbirine karşı kışkırtma politikalarına teslim olmuştuk.
İnsan en zor kendini tanırmış, en çok kendine şaşarmış. Yeniden çiçeklenirmiş bir bahaneyle.
Ayağımızın altına zemini ancak biz örebiliriz. Hem de sadece birlikte ve birbirimiz için var olarak.
Böyle güzel bir insana kıyan ve bununla ödeşmeyen bir toprak iflah olmaz. Olmuyor. En çok bunu bilmek içimi acıtıyor.
Lotte Lenya’nın yanıtını işitiyorsun içinde: “Merak etme sen güzelim. Ben ateşin ta kendisiyim. Kimse beni yakamaz.”
Yazmak, mesafe kazanmak ve gerçeği inadına tarihe kazımak demek. Cesaretimiz var mı?
Kızıl ölümle öldü Garbis Cancikyan, ateşten doğdu her seferinde. İnsana dair her hâlin talibiydi. Ruhu şâd olsun...
Kurtarıcı yok ama birbirini kurtarmak var. Atıllıktan, umutsuzluktan, kayıtsızlıktan kurtarmak.
Sahte olan her şeyi alt ettim. Küçük bir devrim yaptım. Koca bir fark yarattım. Bu bendim ve çok güzeldim.
Ne bu küçücük, incecik kitap bitti, ne yas. Bu baba ve oğlu alıp kendi hayatıma ördüm. Hikâyenin gücü bu değil mi zaten?
Güncel bilgilerilerden /duyurulardan haberdar olmak için mail listemize kayıt olun.