Sen onun avukatı mısın?

Her mahallede, her cenahta varlar… Birbirlerine karşıt gibi duruyorlar, ama kimi konularda fazlasıyla benzeşiyorlar.

FİGEN A. ÇALIKUŞU

05.10.2020

Sizi gelişi güzel suçlayanlar oluyor mu?
Suçlamalara karşı ne yapıyorsunuz ?
Kendimizi savunuyoruz.
Hattâ başka birisi bizi haklı görüp savunursa, bu savunmadan hoşlanmayan ne diyor:
‘Sana ne oluyor, sen onun avukatı mısın’ diye çıkışıyor.

Avukat  savcının resmen suçladığı kişiyi hukukun kural ve kaidelerine dayanarak savunan kişidir.
Savunma hakkının önemini anlamak için, bir anlığına suçlandığınızda kendinizi savunamadığınızı düşünün.
Sizi suçluyorlar ve ağzınızı açamıyorsunuz, gerçeğin, doğrunun ortaya çıkmasını sağlayamıyorsunuz.
Ne korkunç değil mi?
Bu nedenle de savunma hakkı kişinin yaşama hakkı kadar önde gelen k u t s a 1 bir haktır.
Hak arama özgürlüğü ve savunma hakkı bulunmadan kişinin özgür ve mutlu yaşamasına imkân var mı ?
Savunma hakkı olmadan diğer hak ve özgürlüklere kavuşmak mümkün mü?

Hukuk devleti, hukuk devleti deyip duruyoruz?
Hukuk devleti nedir?
Hukuk devleti  kişilere hukuki güven sağlayan, temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan  devlettir.
Savunma hakkı da yaşam hakkı gibi temel hak ve özgürlüktür…

1982 Anayasası bile  savunma hakkını temel haklar arasında saymıştır. 
36. madde şöyle der :
«Herkes, meşru bütün vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde, davacı ve davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir.»

Bağımsız ve tarafsız olması gereken yargı büyük bir kuşatma altına alındı. Kuşatmada adım adım ilerlenirken sıra şimdi bağımsız savunmayı temsil eden avukatlara geldi.

Çoklu baro yasası geçti, yasalaştı.
İstanbul’da 2 no.lu baro kuruldu. Basında yazılı haberlere göre Cumhurbaşkanının avukatları, MHP’de görevli avukat siyasetçiler buraya kayıt yaptırdı.

Baro seçimleri yapılmaması adına, YSK üzerinden alınan karar ile yol açıldı.

Kuşatmada sıra avukatlarda idi ve kuşatma başlatıldı ve yürüyor.

Ne adına bu mücadele? İktidar devam etsin diye.
Peki iktidar el değiştiği zaman ne olacak ki illa ki değişecek.
Elimizde siyasallaşmış militan yargı ve militan siyasallaşmış savunma kalacak.

Hukukun kendi tarafsızlığı yerine avukatlığın siyasallaşması isteniyordu. Gözleri aydın, oldu şimdi.

Oysa herkes için özgürlük herkes için demokrasi, herkes için hukuk, herkes için bağımsız yargı, herkes için adalet daha anlamlı değil mi?

Daha anlamlı olmalı ama maalesef muhalif siyasi kamplarda gibi duran ama temel hak ve özgürlüklerin savunulmasına ‘‘siyaseten’’ bakan kişilere rastlamıyor muyuz?

Her mahallede, her cenahta varlar… Birbirlerine karşıt gibi duruyorlar, ama kimi konularda fazlasıyla benzeşiyorlar.

Örneğin  savunma hakkının siyasallaşmasını isteyenler…’’Avukatın’’ herkesin savunma hakkını hayata geçiren, suçlama karşısında kotaran kişi olduğunu çoktan unutmuş ya da rafa kaldırmışlar bile…

Savunma hakkı kutsaldır, avukatlık mesleği de bu açıdan bunun ayrılmaz bir parçasıdır demek yerine  ‘‘avukatların kimi savunup, savunamayacağı’’ konusunda keyfi ve kendi kafalarına göre keramet uydurmaya çok daha fazla meyilliler…

Hukuk devletini, tarafsız mahkemeyi işlevsiz kılan siyasal iktidar şimdi de çoklu baro yasasıyla savunmayı siyasallaştırdı.
Pratikte artık her parti, her mahalle, her cenah kendisine tabi avukatla savunulur hâle gelecek… Bir facia bu..

Savunma hakkının tarafsızlığı, bağımsızlığı ölüyor…

Benim anlamadığım ise ‘‘hukuk devletinden, demokrasiden, çoğulculuktan, fikir özgürlüğünden’’ yana olduğunu söyleyip de avukatlığı siyaseten yargılamaya kalkanlar…

Savunma hakkının kutsallığını çok rahatça ve aldırmadan, suçlamalara karşı kimin savunulup savunulmayacağına yönelik günlük dedikoduları siyaset gibi sunanlar…
Onların gözü aydın, AKP ve MHP onların dediğini yaptı…

Artık savunma kutsal değil, partilerin sultasında bir keyfi oyuncak…
Suçlananlar savunma hakkını hukuk devletindeki gibi kullanamayacak, siyasallaşmış baroların sultasında ortalıkta fır dönecek…
Kim savunulur, kim savunulmaz, siyaset ve siyasallaşmış savunma karar verecek…

Gölgede demokrasi, parçalı hak savunuculuğu olmaz.
Bu mücadele herkes için özgürlük, herkes için demokrasi, her düşünce ve ifadeye saygı ile yapılır.
Geçmiş olsun, kendi düşen ağlamaz…