Basın Tarihi: Alevi Hakları…
Yakın tarih incelendiğinde bu coğrafyaya en uygun ad, “dön baba dönelim ülkesi” olur. 12 yıl önce, 12 yıl sonra bir şey fark etmiyor. “Alevi Açılımı” vatana millete hayırlı olsun

20.08.2025
Tecrübeli bir Türkiye Cumhuriyet’i vatandaşı olarak bilirim ki ne zaman “Kürt Açılımı” gündeme gelse, bir süre sonra “Alevi Açılımı ”da tedavüle girer.
Aynen şimdi olduğu gibi…
Durumu daha da netleştirmek için 2013 yılına geri döndüm.
Ama sanki 12 yıl öncesine geri dönmedim de kendi eksenimde bir daire çizdim.
Durum o kadar aynıydı.
***
Ankara hem Suriye’ye ayar vererek hem de hukuk ve
demokrasiden uzak kalarak sorunu çözmeye kalktığı için
“Terörsüz Türkiye” süreci teklemeye başladı.
Mamafih, “Teklemese ne olacak” diyebilirsiniz.
Sorunun cevabını 29 Eylül 2013 tarihli gazetelerdeki haberde buldum:
“Kürt sorununda ‘çözüm sürecinin’ parçası olarak gündeme gelen ‘Demokratikleşme Paketi’ Türkiye saatiyle 11:00’de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanıyor. İçeriği uzun süredir ısrarla kamuoyu ile paylaşılmayan paket, Başbakan Erdoğan tarafından ‘Birçok kesimi şaşırtacak ve memnun edecek’ diye nitelendiriliyor.
Yine Başbakan’ın ‘Her kesimini ilgilendiren düzenlemelerle Türkiye’yi ağırlıklarından kurtaracak’ diye özetlediği paketin, salt çözüm süreciyle ilişkili olmadığını vurgulamak için özellikle 30 Eylül’de açıklandığı belirtiliyor.
Başbakan Erdoğan, 63 maddelik ‘2023 Siyasi Vizyon Belgesi’ni de kamuoyuna partisinin kongresinde geçen yıl 30 Eylül’de duyurmuştu.”
Bizde “paket” çok da galiba uygulama pek yok.
***
Yıl 2013 ,adı “demokratikleşme Paketi” ama haberden “Aralarında Özgür Gündem, Evrensel, BirGün, Aydınlık, Sözcü, Sol, Yeniçağ, Ulusal Kanal, IMC TV, Hayat TV ve Halk TV’nin bulunduğu ‘muhalif’ basının yer darlığı gerekçe gösterilerek toplantıya davet edilmediğini” anlıyoruz.
Haberin devamında şunlar var:
“PKK’nın ateşkes ve silahlı güçlerini sınır dışına çıkarma adımlarının ardından gündeme gelen ve ‘İkinci Aşama’ kapsamında hazırlanan ‘Demokratikleşme Paketi’ için Hükümet kanadında temmuz ayından beri yoğun bir çalışma sürüyor.
Hükümetin pakete ilişkin takvimi, BDP ve PKK kanadından gelen ve ‘Çözüm sürecinde hükümetin ikinci aşamada atması gereken adımlar konusunda 1 Eylül’e kadar hazırlıklarını tamamlaması ve 15 Ekim’e kadar bazı pratik adımların atılması’ şeklinde özetlenen takvimle de örtüşüyordu.”
***
“AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Hüseyin Çelik paketin açıklanmasıyla birlikte kendini ‘öteki’ hissedenlerin taleplerinin giderileceğini belirtiyor.
Çelik’in basına verdiği bilgilere göre pakette, ‘Gayrimüslim, Alevi ve Kürt vatandaşların kültürel haklarına ilişkin düzenlemeler’ olması bekleniyor.
Paketin açıklanması öncesinde Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez ise Alevi Çalıştayları sürecinde cemevlerinin inanç merkezi değil ibadethane olarak kabul edilmesi fikrini ısrarla savunduklarını anımsatıyor.
Paketin içeriğine ilişkin basına yansıyanlardan yola çıkarak ‘Cemevleri pakette yine inanç merkezi olarak karşımıza çıkacak görünüyor’ iddiasında bulunan Geçmez, ‘İyimser değiliz, bekleyip göreceğiz’ dedi.”
***
Açılımın “temel hak ve özgürlükleri” kapsamasını ve uygulanmasını isteyen bir mitingin haberini ise 3 Kasım 2013 tarihli gazetelerde görüyoruz.
“‘İnkârcılığa, asimilasyona karşı eşit yurttaşlık ve inanç özgürlüğü’ sloganıyla düzenlenen mitinge binlerce kişi katıldı.
Alevi Bektaşi Federasyonu, Alevi Dernekleri Federasyonu ve Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu’nun da aralarında bulunduğu Alevi grupların ortak açıklamasında, ‘Zorunlu din dersleri uygulamasına son verilmelidir. Diyanet İşleri Başkanlığı eliyle sadece Sunni-Hanefi mezhebine hizmet eden bir kurum dayatmasıyla bireylere inançsal baskı yapamaz’ dendi.
Taleplerin sıralandığı ortak metinde şu ifadeler yer aldı:
‘Cemevi caminin karşıtı olmadığı gibi ortak yanı da yoktur. Bu nedenle ortak cemevi – cami projeleri ülkemizde kardeşçe yaşayan farklı inançları birbirine düşürme ve asimilasyondan başka bir sonuç doğurmayacaktır.’”
***
“Zurnanın zırt” dediği bir rapora ise 21 Mayıs 2013 medyasında denk geldim.
“ABD’nin yıllık Uluslararası Din Özgürlüğü Raporu” açıklanmıştı.
Ve maalesef Rapor’un Türkiye ile ilgili bölümü ise bir önceki yıldan çok farklı değildi.
Rapor, dini özgürlüklerin anayasal ve yasal güvence altında olmasına rağmen kısıtlamaların sürdüğüne ve Sünnilerin kayırıldığına işaret ediyordu.
“Türkiye’ye ayrılan 16 sayfada, Sünni Müslümanlara kayırıcı yaklaşıldığı vurgulanıyor. Sünni mezheplere hizmet eden camilerin ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın devlet desteğine sahip olduğu belirtilirken, sayıları 15-25 milyon civarında olduğu ifade edilen Alevilerin ise devlet tarafından ‘heterodoks Müslüman mezhebi’ olarak görüldüğü ve finansal olarak desteklenmediği kaydediliyor.
Her ne kadar anayasa ‘Kimse dini inançlarını açıklamaya zorlanamaz’ dese de nüfuz cüzdanlarındaki bir bölüm, kişiyi dini inancını açıklamaya zorlamaktadır.
Aleviler, Bahailer ve Yezidiler kendi dini kimliklerini yazamamaktalar çünkü verilen seçenekler içinde bunlar yer almamaktadır.”
***
Yakın tarih incelendiğinde bu coğrafyaya en uygun ad, “dön baba dönelim ülkesi” olur.
12 yıl önce…
12 yıl sonra bir şey fark etmiyor.
Neyse, “Alevi Açılımı” vatana millete hayırlı olsun.