Basın tarihi: Tirajlar ve Zıplayarak Slogan Atma Cezası
Gazete içeriklerinde gelişme sağlayamadık ve medya öldü… Artık gazeteler gerçek satış rakamlarını bile açıklayamaz haldeler.
Resmi ilan almak için Basın İlan Kurumu’na ne bildiriyorlar, o bir muamma. Basın İlan Kurumu’nun resmi satış rakamlarını niye araştırmadığı da ayrı bir muamma
27.11.2024
Medya rahmetli olmadan önce gazete tirajları nasıldı, merak ettim.
Örneğin, 2006 Aralık ayında ülke çapında yayın yapan 45 gazete varmış.
45 gazetenin günlük ortalama toplam tirajı 4 milyon 558 bin 853 imiş.
2009 Mayıs’ında bu rakam 3 milyon 595 bin 597’e düşmüş.
3 yıl içinde gazete satışlarındaki bir milyonluk kayıp, gazetelere haber olmuş.
***
Gazete satışlarındaki kayıp, o zamanlar internetteki gelişmeye bağlanmış.
Nitekim Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’in 5 bin 321 hanede 13 bin 314 kişi üzerinde yaptığı anket çalışmasına göre, 2008 yılı Ocak-Mart döneminde 16-74 yaş grubu hane halkı bireylerinin yüzde 34.3’ü bilgisayar kullanıyormuş.
Bu bireylerin yüzde 59.7’si her gün internete giriyormuş.
İnternette en fazla tıklananlar ise yüzde 76’lık oranla gazete ve dergiler oluyormuş.
***
Evrensel Gazetesi gazete tirajlarını, dönemin Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Basın-Yayın Tekniği Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç.Dr. Oğuzhan Kavaklı’ya sormuş:
“Yazılı basın televizyon rekabetini promosyonla aşmaya çalıştı. Ancak promosyon araç olmaktan çıkıp tiraj için amaç haline dönüşünce battıkça battı.
Uzun süre toplam tiraj 3 milyon civarında seyretti. Promosyon yasayla yeni bir düzene kavuşunca önce tencere tava okuyucuları gazeteleri bıraktı, sonra da gerçek okuyucular tirajları yükseltmeye başladı. Bu yükseliş 2006’ya kadar devam etti.
Bu defa yeni bir rakip olarak internet gazeteleri yazılı basını sarsmaya başladı.
Bunda biraz da gazetelerin kendi internet sitelerinin katkısı oldu. İnternette haberler TV hızıyla verilince gazete tirajları tekrar düşüşe geçti.
Şimdi yazılı basını yeni bir dalga bekliyor. Bu dalganın sınırlı promosyonlarla aşılması mümkün değil.
3G fırtınası ancak özel haberlerle, araştırmalarla aşılır ki bu da yeni gazeteci istihdamı demektir.”
***
Şimdilerde İngilizce bilmeseniz de gazetenin yürürlüğe koyduğu nitelikli tercüme sistemi sayesinde New York Times okuyabiliyorsunuz.
Bizim buralarda pek bulunamayan nitelik devrimi, ihtiyaç duyanlara dünyanın en iyi gazeteleri tarafından sağlanıyor.
***
Gazete içeriklerinde gelişme sağlayamadık ve medya öldü… Artık gazeteler gerçek satış rakamlarını bile açıklayamaz haldeler.
Resmi ilan almak için Basın İlan Kurumu’na ne bildiriyorlar, o bir muamma…
Basın İlan Kurumu’nun resmi satış rakamlarını niye araştırmadığı da ayrı bir muamma.
Halkın vergileriyle yandaş besleme buranın şimdilerde iyice azmanlaşmış eski bir hastalığı.
***
Ama hiç ölmeyen bir başka bela daha var: Baskı.
“Baskı”nın 2009 yılı resmine gelince…. TİHV Raporu üzerinden beraberce görelim:
“2009 yılı içinde düşünce ve ifade özgürlüğü alanında meydana gelen ihlaller, düşünce ve ifade özgürlüğünün, örgütlenme, toplantı ve gösteri özgürlükleriyle yakından ilişkili olduğunu ve birlikte değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koyar niteliktedir.
Düşünce ve ifade özgürlüğünün önünde engel teşkil eden TCK’nın, TMK’nın ve diğer kanunların ilgili maddelerinden 2009 yılında sonuçlanan davaları, 2008 yılında sonuçlanan davalarla karşılaştırdığımızda, çarpıcı bir sonuçla karşılaşıyoruz.
2008 yılında söz konusu maddelerden yargılanan kişi sayısı 308’ken 2009’da yargılanan kişi sayısı yüzde 100’den de fazla artarak 634’e ulaşmıştır.
2008’de 340 olan beraat eden kişi sayısı 2009’da 111’e düşmüştür ve yine aynı şekilde para cezasına mahkûm edilen kişi sayısı da düşmüştür:
2008 yılında 94 kişi para cezasına çarptırılırken 2009 yılında 24 kişi para cezasına çarptırılmıştır.
Buna karşılık hapis cezalarında da bir artış söz konusudur: 2008 yılında 431 kişi mahkûm olurken 2009’da 499 kişi mahkûm olmuştur.
Mahkûmiyet kararlarına baktığımızda kişilerin akıl almaz gerekçelerle mahkûm edildiğini görüyoruz:
2 Haziran 2009’da Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından atılan sloganlara zıplayarak eşlik ettiği gerekçesiyle 20 ay hapis cezasına çarptırılan K.D. (20)’nin durumu bu akıl almaz gerekçelerden sadece biridir.”
***
2009’da “zıplayarak eşlik etmeye” hapis cezasından, 2024’de “YSK’dan şüphe ediyorum” demenin tutuklanma nedeni olmasına uzanan “istikrarlı” bir çizgimiz var.
Medya öldü… Baskı ise hep canlı.
Hikayemizin özeti bu işte.