Jül Vern Seyahat Acentesi: Colette’in İskenderiye ve Kahire günleri
Le Gray, bir dergi için Fransız ordusunun hareketlerini haber yaptığı Lübnan’a, ardından Suriye’ye gitti. Yaralandığı için bir süre Suriye’de kaldı ve sonra Mısır’a geldi
07.09.2024
Geçen haftanın özeti: Colette, İskenderiye’de yatırım imkânı arıyor, çevre ediniyor, vaziyeti kokluyordu. Gücün kimde olduğunu, zaafları, değişkenlik dinamiklerini yokluyordu. Şu anda, Colette’in soluduğu havadaki güç, Süveyş kanalı sonrası hesapların değişmek zorunda kaldığı yeni dünyanın gücüydü. Süveyş kanalı ile Mısır, bir leğen dolusu pekmez idi ve dünyanın bütün sineklerini çekmişti.
Colette ve Desaix, Dışişleri Bakanı sekreterini ziyaret ettiler. Opera müdürünün verdiği bir davete katıldılar. Opera müdürü aynı zamanda Hidiv İsmail’in gizli gayrimenkul ortağı, paravanı idi. Davette mebzul miktarda Avrupalı ressam, heykeltraş, fotografçı, mimar, Hidiv’e borç para veren tefeciler vardı. Colette, İstanbul ve Kahire’de fotograf stüdyoları olan bir fotografçı ile tanıştı. Adam, İstanbul’a bir düğünü fotograflamak için gitmek üzereydi. Düğün Hidiv İsmail’in yeğeni Prenses Nazlı Zeynep ile “Süslü” Halil Şerif Paşa’nın düğünüydü.
Colette ve Desaix, bir heykeltraş ve bir mimar ile tanıştılar. Küçük bir grupta Hidiv İsmail’in babası İbrahim’in heykeli konuşuluyordu. Hidiv İsmail iki Fransız heykeltraşa babası İbrahim ve dedesi Kavalalı Mehmet Ali için heykel sipariş etmişti. Heykeller Paris’te sergilenerek Mısır’a gelmişti.
İbrahim Paşa heykeli, Paşayı Osmanlı ordu üniforması içinde, fesiyle birlikte, hilal ve beş köşeli yıldızdan oluşan kraliyet amblemiyle süslü atının üzerinde, dört toynağı da yerde dururken tasvir ediyordu. Heykelin kaidesindeki kabartmalar, İbrahim Paşa’yı 1832’de Konya’da ve Akka’da Osmanlılara karşı yaptığı savaşları göstermekteydi. Ancak, İstanbul’dan gelen güçlü itirazlar nedeniyle rölyefler kullanılmadı. Grupta konuşulan konu bu idi: İstanbul – Mısır ilişkisinin gerilimleri…
Efsanevi fotoğrafçı Gustave Le Gray ile tanıştılar. Colette ve general torunu Desaix, Le Gray isminden haberdardılar. Le Gray, Fransız fotoğrafçılığının önemli bir ismi idi. Birinci dereceden bir sanatçı, bir öğretmen ve yaygın olarak dağıtılan birkaç eğitici el kitabının yazarıydı. Napolyon III’ün resmi fotoğrafçısı haline geldi ve başarılı bir portre sanatçısı oldu. Stüdyosu gösterişli bir yerdi, ancak sanatsal başarısına rağmen, işi mali açıdan başarısız oldu: iş kötü yönetildi ve borçlandı. Stüdyosunu kapattı, karısını, çocuklarını ve alacaklılarını terk ederek ülkeden kaçtı.
Alexandre Dumas ile Marsilya’dan yola çıktı. Dumas’nın deyişiyle; tarihte ve efsanelerde ünlü yerleri görmek için, Homeros’un, Hesiod’un, Aeschylus’un ve Augustus’un Yunanistan’ı; Latin İmparatorluğu’nun Bizans’ı ve Mehmed’in Konstantinopolis’i; Pompey’in, Sezar’ın, Crassus’un Suriye’si; Herod’un ve İsa’nın Yahudiye’si; Haçlı Seferleri’nin Filistin’i; Firavunların, Ptolemy’nin, Kleopatra’nın, Mehmed’in, Bonaparte’ın Mısır’ı…
Bay Dumas’ın saydığı yer adlarının hiçbiri, o bölgelerin kendi halkına ait değildi adeta. Mösyö Dumas, fethedicilerin adlarını saymıştı.
Dumas, Doğu’ya doğru yol alırken rota değiştirdi ve Garibaldi’nin İtalyan milliyetçi mücadelesinde yardım etmek için Marsilya’ya dönerek bir tekne dolusu silah topladı. Le Gray, Garibaldi’yi ve Palermo’nun barikatlarla çevrili sokaklarını fotoğrafladı. Bir vakit sonra Dumas ile anlaşmazlığa düştüler. Malta’da yolları ayırdılar. Le Gray, bir dergi için Fransız ordusunun hareketlerini haber yaptığı Lübnan’a, ardından Suriye’ye gitti. Yaralandığı için bir süre Suriye’de kaldı ve sonra Mısır’a geldi.
Artık Mısır’da yaşıyor, ömrünü fotoğrafçılık ve Hidiv İsmail’in oğullarına resim öğretmenliği ile geçiriyordu. Colette genellikle Le Gray ile sohbet etmeyi tercih etti. Tanıştığı kişiler arasında Hidiv İsmail’e en yakın kişi o idi ve Le Gray’e ulaşmak kolaydı. Sohbetleri arasında Colette, Fransa’ya dönmeyi düşünüp düşünmediğini sordu.
“Asla” dedi Le Gray
*
Haftaya: Colette’in İskenderiye ve Kahire günleri (devam)