“Devlet destekli nefret kustular”

​Birgün ve Cumhuriyet gazeteleri, Saraçhane’de düzenlenen LGBTİ karşıtı yürüyüşü manşete taşıdı.

19.09.2022

Birgün gazetesinin manşetinde, “Devlet destekli nefret kustular” başlıklı haber yer aldı. Haberde şöyle denildi:

“İktidar ve gerici çevreler toplumsal yaşamı hedef almayı sürdürüyor. Peş peşe gelen konser ve festival yasaklarının ardından bu kez LGBTİ+ bireyler hedef tahtasına konuldu. İstanbul Saraçhane’de cemaatlerin ve tarikatların da katılımıyla ‘Büyük Aile Buluşması’ adlı LGBTİ karşıtı yürüyüş gerçekleşti. Fikirde Birlik ve Mücadele Platformu, İsmailağa, Hakyol, Hüdayi Vakfı, Siyer Vakfı, TÜGVA, İHH, Ülkü Ocakları, Yesevi Alperen Ocakları, Osmanlı Ocakları gibi 150’ye yakın kuruluşun yanı sıra Vatan Partisi de mitingde yer aldı. Alanda sık sık nefret sloganları atılırken cübbeli, sarıklı tarikat üyeleri mitingde çalınan müziğe de karşı çıktı. Mitinge katılanlara Türkiye bayraklı tişört, şapka ve sandviç dağıtımı yapıldı. Alana girişlerde kurulan stantlarda yurttaşlardan Cumhurbaşkanı’na gönderilmek üzere ‘Aileni ve Neslini Koru; Sapkınlığa Dur De’ başlıklı taleplerini içeren metni imzalamaları istendi. Katılımcılar çekim yapanlara karşı röportaj verilmemesi konusunda da uyarıldı. RTÜK’ün destek verdiği Valiliğin engel olmadığı yürüyüş adeta gericilik festivaline dönüşürken mitinge siyasi partilerden demokratik kitle örgütleri ve sanatçılara kadar birçok kesimden tepki yağdı.

SOL Parti’den yapılan açıklamada, ‘Nefret söylemini, ayrımcılığı kendine bayrak edinmiş gericilere dur diyelim. LGBTİ+ Hakları insan haklarıdır’ denilirken Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, ‘LGBTİQ+ karşıtı yürüyüşü kamu spotu olarak öneren RTÜK de LGBTİQ+lara karşı nefret söylemi üreten ve bu yürüyüşe izin veren yetkililer de suç işliyor. Asıl halkı kin ve düşmanlığa sevk edenler sizlersiniz. Özgürlüklerimizden vazgeçmeyeceğiz, mücadelemizle eşit özgür yaşayacağız’ ifadelerini kullandı. Türkiye Psikiyatri Derneği de ‘Yapılması planlanan ve bazı kurumlarca desteklenen, nefret temelli LGBTİ+ karşıtı yürüyüş çağrılarını kaygıyla izliyoruz. İlgili tüm kurum ve kişileri bu hatadan bir an önce dönmeye, hakikatin yanında durmaya ve sağduyuya çağırıyoruz’ açıklaması yaptı.
Sanatçı ve şarkıcılar da gerici mitinge karşı LGBTİ+ bireylerle dayanışma çağrısı yaptı. Mabel Matiz, ‘LGBTİ+ karşıtı yürüyüş ve söz konusu kamu spotu ile ilgili herkesi LGBTİ+’larla dayanışmaya çağırıyorum. Uygar bir toplumda böyle bir şeyin yeri yoktur ve ayrımcılık suçtur’ dedi. Füsün Demirel, ‘LGBTI ile dayanışma çağrısına cevap veriyorum. LGBT karşıtları ayrımcılık suçu işlemektedir’ ifadelerini kullandı. Şarkıcı Edis ise şu paylaşımı yaptı: ‘Keşke bu yürüyüş ve kamu spotu yaşam hakları, çalışma hakları ellerinden alınan, kanun önünde eşitlik arayan, cinsel yönelimleri sebebiyle tacize istismara uğrayan LGBTİ+ bireyler için olsaydı. Bu kadar tersine istikamet sizin alnınıza kara bir leke. Acil şifalar diliyorum.’”

“Protesto değil, nefret suçu”

Cumhuriyet gazetesi manşetinde, ‘Protesto değil, nefret suçu’ başlıklı habere yer verdi. Haberde şu ifadeler kullanıldı:

“Saraçhane Meydanı’nda buluşan LGBTİ+ karşıtı birçok tarikat ve cemaat üyesi, iktidarın diline doladığı ‘nefret suçu’ kavramını eyleme dönüştürdü. Onur Haftası Yürüyüşü’nü yasaklayan İstanbul Valiliği’nin bu yürüyüşe izin vermesi tepkiye yol açtı.

İstanbul Saraçhane Parkı’nda dün Yesevi Alperenler Ocağı Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Derneği’ne bağlı Fikirde Birlik ve Mücadele Platformu’nun düzenlediği ‘Büyük Aile Buluşması’ adı altında LGBTİ+ karşıtı yürüyüş düzenlendi. Yürüyüşe birçok cemaat ve tarikat üyesi de katıldı. Mitingte aile kurumunun saldırı altında olduğu iddia edildi, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun hedef alındı.

Psikiyatr Arzu Erkan eylemin protesto değil, nefret suçu içerdiğine vurgu yaptı. Erkan, ‘Cinsel kimlik, yönelim; katılınmayan bir görüş ya da istenmeyen bir eylem gibi protesto edilecek bir şey değildir. İnsan olmayı protesto edemezsiniz. Bu ayrımcılık ve nefret suçudur. Bu ‘protesto hakkı’ değil nefret suçudur’ diye konuştu.”

“Lübnan modeli”

Karar gazetesi manşetindeki, “Lübnan modeli” başlıklı haberinde, “Ölümden kaçan 1.5 milyon Suriyeliye kapılarını açan Lübnan, mültecilerin topraklarına kavuşması için başlattığı süreçte aşama kaydetti. Plan kapsamında Şam yönetimiyle müzakereler yürütüldü. ‘Dönüş hâlâ güvenli değil’ itirazları da yükselirken gelinen noktada BM Mülteciler Komiserliği’nin gözetiminde her ay 15 bin kişinin dönüşü için zemin oluşturuldu.

Suriye'de iç savaştan kaçanlar bölge ülkelere sığındı. Türkiye'de 5 milyon mülteci olduğu tahmin edilirken 1.5 milyon da Lübnan'ın kapısını çaldı. Ölümden kaçanlara ev sahipliği yapan Beyrut, yurtlarından uzakta kalan ailelerin geri dönüşü için kapsamlı bir planı masaya koydu. Bu kapsamda rejimle belli başlı konularda görüşmeler yürütüldü. Tarafların 16 Ağustos'ta Şam'da bir araya geldiği kamuoyuna yansıdı.

Bu süreçte Batılı başkentlerden itirazlar yükseldi. Dönüş için güvenli ortam bulunmadığı eleştirileri yapıldı. Ancak her ay 15 bin Suriyelinin dönüşü üzerinde uzlaşıldığı ileri sürüldü. Lübnan'da yayın yapan Elnashra, eve dönmek isteyenlerin rejimin göndereceği otobüslerle taşınacağını kaydetti. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği gözetiminde gerçekleşecek mekanizmayla bir yılda 200 bin kişinin dönüşü sağlanacak” ifadelerine yer verdi.

“Yoksula ömürlük borç, yandaşa kapalı ihale”

Evrensel gazetesinin manşetinde, “Yoksula ömürlük borç, yandaşa kapalı ihale” başlıklı haber yer aldı:

“‘20 yıllık sosyal konut borcunu nasıl ödeyeceğiz’ diye soran asgari ücretliye ‘eşten-dosttan, dişini sıkarak’ diyen iktidar usulsüz kamu ihaleleri ile Cengiz İnşaat’a yaklaşık 20 milyar lira aktarmış.

Kamuoyunda ‘beşli çete’ olarak adlandırılan şirketlerin kamudan aldıkları ihalelerin detayları milyarlarca liranın usulsüz biçimde yandaş sermaye gruplarına aktarıldığını ortaya koyuyor. CHP Milletvekili CHP’li Murat Emir Cengiz İnşaat’ın kamudan aldığı ihalelerin detaylarını açıkladı. Şirketin kamudan aldığı 19,7 milyar TL maliyetli 34 dev ihaleden yalnızca ikisinde açık ihale yöntemi kullanılmış.

Emir’in açıkladığı veriye göre, Cengiz İnşaat’ın tek başına ya da iş ortaklığı ile üstlendiği 19,7 milyar TL maliyetli 34 kamu ihalesinden 16’sı pazarlık yöntemi ile gerçekleştirildi. Pazarlık yöntemi ile gerçekleştirilen ihalelerin toplam sözleşme bedeli ise 7,7 milyar TL oldu.

Emir, Cengiz’in aldığı 16 ihalenin ise ‘Belli istekliler arasında’ yöntemiyle gerçekleştirildiğini kaydetti. Belli istekliler arasında gerçekleştirilen ihalelerin maliyetinin ise 11,3 milyar TL olduğu bildirildi. Verilere göre, Cengiz’in yüklenicisi ya da yüklenicileri arasında olduğu 34 ihaleden yalnızca ikisinde açık ihale yöntemi kullanıldı.”