
Suriye’de kimin eli kimin cebinde?
Esad’ın ordusunun Halep’i koruyamayıp çekilmesi, Suriye hükümeti açısından çok kötü bir sınavdı. Suriye Milli Ordusu’nun, Tel Rıfat’ı bu kadar kolay ele geçirmesi ise hiç beklenmiyordu zira ‘DEAŞ’ı yenen YPG’ tablosu, henüz hafızalarda tazeydi

Basın tarihi: Ceviz ağaçları
Komşumuz Suriye dehşeti yaşıyor. Çözülmeyen Kürt Sorunu ise Suriye ile birlikte küresel bir gündem maddesi. Hiçbir temel sorunun çözülmediği bir ülkede, “ceviz ağaçlarını” bu kez basın tarihinde yeniden yayınlıyorum. Sizce kaç kez daha yayınlarım?

Okumalar, değinmeler
Ferrante’nin romanları, kadınların entelektüel ve yaratıcı ortak emeğinin verimli örneklerini sunar ve teşvik eder. Bu makalede, Ferrante’nin metinlerinin sayfalarında canlandırılan kadınlar arasındaki işbirlikleri, arkadaşlıklar ve miraslar ile Ferrante araştırmalarının kadın arkadaşlığı ve kadın soyağaçları fikrini nasıl ele aldığı üzerinde duracağım

Sahi, sorun nedir?
Demokratikleşme ve yüzleşme noktasında siyasi ve toplumsal bir mutabakat ihtiyacı, öncelikle her türlü milliyetçi demagojilerin güç ve etkisini aşmış olmayı gerekli, hatta zorunlu kılar. Eğer bu tespit asgari bir doğruya işaret ediyorsa, MHP eliyle gündeme getirilen “açılımın” gerçek bir barışın karşılığı olup olmadığı, insanı ister istemez kara kara düşünmeye sevk ediyor…

Gelir dağılımı, Araba Sevdası, Germinal, asgari ücret
Hiç kuşkusuz Türkiye’de gelir bölüşümü çok adaletsiz ve her geçen gün daha da bozuluyor ama bu durumun iyileşmesini kamu otoritelerinin alacağı kararlardan önce (bunlar da önemli tabii) bu gelir bölüşümünden olumsuz etkilenen tüm kesimlerin pazarlık gücünü, isterseniz kol güreşinde gücünü arttırmaktan geçtiği gerçeğini hep beraber iyi görmemiz gerekiyor çok muhtemelen

Basın tarihi: Tirajlar ve Zıplayarak Slogan Atma Cezası
Gazete içeriklerinde gelişme sağlayamadık ve medya öldü… Artık gazeteler gerçek satış rakamlarını bile açıklayamaz haldeler.
Resmi ilan almak için Basın İlan Kurumu’na ne bildiriyorlar, o bir muamma. Basın İlan Kurumu’nun resmi satış rakamlarını niye araştırmadığı da ayrı bir muamma

“Vahşi maden şirketleri, Türkiye’yi çökertiyor”
İsmail Hakkı Atal: Dünya sisteminin tekrar altın karşılığı para basımına geçmesi yönünde çalışmalar var. Küresel sömürgeciler, hegemonyalarını devam ettirebilmek için ülkemizdeki topraklarda, Türkiye’yi çökerterek zehirli altın üretiyorlar

Lozan görüşmelerinde Kürtlerden ne istendi, sonra ne oldu?
Yakın tarihimizin dönüm noktalarından biri olan Lozan Antlaşması görüşmelerinin devam ettiği süreçte Kürtlerin tavrını ve sonradan yaşadıkları derin hayal kırıklığını hatırlatacağım bu yazıda. “İlginç” bulmayanlar burada bırakıp konuyla ilgili daha “cazip” spekülasyonlara kulak verebilir; sorun değil

Basın tarihi: İhaleler ve medya
Sadece ‘medyada tekelleşme’ yasasının serüvenine bakmak bile Türkiye’de siyasetin, medyanın ve siyaset-medya ilişkilerinin nerelerde rayından çıktığını görmeye yetiyor. Tabii bu serüven, uzun süren iktidarların siyasi partileri nasıl değiştirdiğini de anlatıyor

“Ewlade Kerbelayme! Bêxeta, bêgunayime! No ayivo! Zılmo! Cinayeto!”
Seyit Rıza’nın son isteği, cebindeki 40 lira ve köstekli saatinin kendisiyle birlikte asılarak öldürüleceğini bilmediği oğluna verilmesiydi. Oğlunun da asılacağı söylendiğinde ise, oğlunun kendisinden sonra asılmasını ister. Tam tersi yapılır ve oğlunun idamı izletilir…

Üniversite nasıl kurtulur?
Önerim kimilerine çok radikal gelebilir ama mevcut üniversite sisteminin iyileştirilmesi, normalleştirilmesi zaten çok radikal dokunuşlar gerektiriyor, siyasal ortam normalleşir, hukuk devletine geri dönülebilirse bu radikal dokunuşlar daha da zaruri hale gelecek

“Bizim tek derdimiz Narin’in katillerinin ortaya çıkarılması”
Dosya kapsamında Narin’in öldürüldüğü gün dereye gömüldüğü dahi şüpheli hale gelirken, cesedin Salim Güran’ın arabasında dolaştırıldığı, mısır tarlasına saklandıktan sonra dereye gömüldüğü ihtimali de belirdi. Soruşturma sürecinde yaşanan ihmaller ise neredeyse unutuldu. Duruşmalara dair Diyarbakır Barosu’ndan avukat Nahit Eren ve Diyarbakır Baro Başkanı Abdülkadir Güleç’le konuştuk