PKK, “etkisiz hale getirildi” tabirini kullanıyor mu?

Sansür sadece ifade özgürlüğümüzü engellemekle kalmıyor, toplumsal tartışmaların bir tarafını da susturuyor. Sonuç, savaş kadar vahim

EFE KEREM SÖZERİ

23.08.2015

 
 
HDP parti meclisi üyesi Bercan Aktaş, 15 Ağustos akşamı yazdığı bir tweet’te “Şemdinli'de Polis Özel Harekat komiseri Ahmet Çamur etkisiz hale getirilmiş” diye yazdı.
 
AKP’ye yakın Twitter hesapları Aktaş’ın “şehit” polisi aşağıladığını ve ölümünden mutluluk duyduğunu iddia etti, AKP’ye yakın medya kuruluşları da bu iddiayı yaydılar. Aktaş’a yönelik ölüm tehditleri ve yargıyı ‘göreve’ çağıran ifadeler arasında en dikkat çekici olanı, AKP gençlik kolları başkanı Abdurrahim Boynukalın’ın “Bercan Aktaş'ın yaptığının binde biri İspanya'da yaşandı ve ETA'nın siyasi kanadı Batasuna kapatıldı. Yok öyle bir özgürlük falan” iddiasıydı.
 
18 Ağustos sabahı Aktaş İstanbul Cumhuriyet savcılığınca gözaltına alındı, sorgusundan sonra aynı gün içinde mahkemeye sevk edildi ve “terör örgütünün propagandası yapmak” suçlamasıyla tutuklanarak cezaevine gönderildi. Tutuklama kararını veren İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği’nin gerekçesi şöyle:
 
"Şüphelinin sosyal medyadaki tweeter (sic) hesabından yayınlamış olduğu tweetinde‘Şemdinli'de polis özel harekat komiseri Ahmet Çamur etkisiz hale getirilmiş’ şeklinde paylaşımda bulunduğu görülmüştür. önceden beri etkisiz hale getirmek tabiri çatışmada öldürülen teröristlere dönük olarak kullanılagelen bir tabirdir. terör ile mücadelede hayatını kaybeden güvenlik görevlileri için Şehit tabiri kullanılmaktadır ancak son dönemlerde Yargıtay kararlarında terör örgütü listesinde bulunan pkk silahlı terör örgütü mensupları Türkiye'de bir savaşın var olduğunu dile getirerek bu savaşta ölen kendi mensupları için şehit tabirini kullanmakta kendilerine göre karşı taraf içinde etkisiz hale getirildi tabirini kullanmakta olduğu bir vakadır.
 
"Şüpheli paylaşmış olduğu tweet ile yukarıda da açıklandığı üzere terör örgütü tarafından benimsenen bir söylemi açıkça dile getirmiştir. Terör ile Mücadele Kanununun 7. maddesinde belirtildiği üzere şüphelinin bir terör örgütünün cebir şiddet ve tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek ölçüde çatışmada hayatını kaybeden bir güvenlik görevlisi için etkisiz hale getirilmiş tabirini kullanması suçun unsurlarını içerecek nitelikte kabul edilmelidir.
 
"Suçun basın yayın yolu ile işlenmesi de verilecek cezanın arttırım nedenidir."
 
Hakimin gerekçesindeki önermeleri sırayla inceleyelim:
 
1. Öldürülen PKK mensupları için “etkisiz hale getirildi”, öldürülen güvenlik görevlileri için “şehit” tabiri uzun süredir yerleşik şekilde kullanılmaktadır.
2. PKK ise öldürülen kendi mensupları için “şehit”, öldürülen güvenlik görevlileri için “etkisiz hale getirildi” tabirini kullanmaktadır, bu da bilinmektedir.
3. Öldürülen bir polis için “etkisiz hale getirildi” tabirini kullanmak PKK’nin propagandasını yapmak niteliğindedir. 

1. Devlet dilinde ölümlerin hiyerarşisi
 
İslami kökeni olmasına rağmen, “şehit” kavramı Cumhuriyet döneminde de savaşta ölen askerler için kullanılmış: Yapımı 1960’ta biten Çanakkale “Şehitler” Abidesi gibi.
 
Fakat güvenlik güçlerinin çatışmada öldürdüğü silahlı kişiler için “etkisiz hale getirildi” tabirinin kullanılması bir OHAL ürünü. Tabirin bu tarihten önceki kullanımları da sadece askeri meseleler ile ilgili.
 
Milliyet gazetesi arşivinde bu tabirin çatışma içindeki ilk kullanımına Kıbrıs çıkarması ile ilgili olarak rastlanıyor: "[Ajanslar] Girne dağlarındaki dağınık Rum birliklerinin ateş-kese rağmen Türk Askerlerine ateş açtıkları ve etkisiz hale getirildiklerini bildirmişlerdir" (Milliyet, 24 Temmuz 1974, sayfa 10). 15 Mart 1978 tarihli Niğde Cezaevi isyanında ve 27 Aralık 1978 Maraş Katliamı’nda da saldırganları “etkisiz hale getiren”ler, göreve çağrılan askerler. İki olayda da “etkisiz hale getirme” öldürmeyi kapsamıyor.
 
Arşivde bu tabirin diğer kullanımları, çoğunlukla bir bombanın etkisiz hale getirilmesi veya silahlı bir saldırganın polislerce veya sivillerce etkisiz hale getirilmesi (elinden silahının alınması ve karakola götürülmesi) şeklinde.
 
Bu tabirin PKK ile ilgili bir olayda ilk kullanımı da bu genel kullanıma uygun, fakat etkisiz hale getirilen kişi bir korucu: PKK militanları Kars’ın Selim ilçesine bağlı Taygun köyünü basmış, Milliyet’in 15 Temmuz 1987 tarihli haberinde "Gürültüleri duyan bir köy korucusu muhtarın evine geldi, ancak [PKK tarafından] etkisiz hale getirildi" deniyor (sayfa 12). Korucu öldürülmemiş.
 

 
Genelkurmay’ın 1988’deki bir resmi açıklamasında ise bizzat bir asker etkisiz hale getirilmiş: “terörist gruptan silahlı ve maskeli 8 kişi askeri depodaki bir nöbetçiyi etkisiz hale getirerek, depo dışındaki bir başka binada bulunan 8 tüfek ile 2 tabancayı alarak kaçtıkları belirtildi” (Milliyet, 11 Ocak 1988, sayfa 6).
 

 
1993’e dek, askerî operasyonlarda öldürülen PKK militanları için “öldürüldü,” yakalananlar için “yakalandı” deniyor.
 
Bu dilin değişmesine kaynak olan kişi ise, 1992 yılında göreve başlayan OHAL valisi Ünal Erkan. 16 Ağustos 1993 tarihinde Milliyet Haber Ajansı (MİL-HA) genel müdürü Taner Atilla ile söyleşisinde Erkan, PKK’nin bir örgüt olarak “etkisiz hale getirilmesi” ve PKK militanlarının ölü, yaralı ve teslim olma kategorileriyle “ele geçirilmesi” gibi, daha önce pek kullanılmamış olan bir dili kullanıyor. Bu aynı zamanda Çiller hükümetinin de ilk ayları.
 
“Devlet eşkıya ile anlaşmaz” cümlesi de bu söyleşide geçiyor (Milliyet, 16 Ağustos 1993, sayfa 21).
 
“Etkisiz hale getirildi” tabirinin ilk resmî kullanımı ise dönemin İçişleri Bakanı Nahit Menteşe’nin basın açıklaması: "1994 yılı içindeki operasyonlarda toplam bin 37 teröristin ölü olarak ele geçirildiği bildirilen açıklamada, örgüt içindeki çözülmelerle birlikte toplam 4 bin 500 kişilik militan grubu etkisiz hale getirildi." (Milliyet, 25 Nisan 1994, sayfa 16).
 
Milliyet arşivi kadar sistemli olmamakla birlikte, başka bir arşivden de bu dil değişimini izlemek mümkün.
 
Özetle, “şehit” ifadesinin savaşta öldürülen askerler için önceden beri kullanıldığını kabul etmekle birlikte, “etkisiz hale getirildi” tabirinin öldürülen insanlar için kullanımın ancak 1993 yılına dek gittiğini kabul edebiliriz. O da, devletin PKK hakkındaki resmî açıklamalarıyla yerleştirilmiş bir kullanım.
 
2. PKK dilinde ölümlerin hiyerarşisi
 
İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği’nin ikinci önermesi, PKK’nin öldürülen kendi mensupları için “şehit”, öldürülen güvenlik görevlileri için “etkisiz hale getirildi” tabirini kullandığı ve bunun bilinmekte olduğuydu.
 
Yine, “şehit” ifadesini, PKK’nin çatışmada ölen kendi mensupları için uzun süredir kullanmakta olduğunu söyleyebiliriz. Hatta, PKK’nin askerî kanadı olan HPG “şehitleri” için oluşturulmuş web sitesinde* 1981-2015 yılları arasında ölen 3 bin 432 kişinin fotoğrafı ve kısa biyografisi var; biyografilerde ölüm tarihi “şehadet tarihi” olarak belirtilmiş.
 
Mitinglerde ve gerilla cenazelerinde Kürtçe “Şehit Namırın” (“Şehitler Ölmez”) şeklinde slogan atıldığı da biliniyor (bkz. DHKP/C üyesi Altan Berdan Kerimgiller’in 27 Temmuz 1996 tarihli cenaze töreni, ve HADEP’in düzenlediği 1997 İstanbul Newroz yürüyüşü).
 
Fakat, PKK ne kendi mensupları, ne de öldürdüğü asker, polis ve siviller hakkında “etkisiz hale getirildi” tabirini kullanıyor.
 
PKK’nin resmî sitesi* içinde “etkisiz hale getirme” ifadesi sadece politik mücadele bağlamında kullanılmış; örneğin*, “Önder Apo öncülüğünde ve çizgisi temelinde geliştirilen mücadele bu strateji ve güçleri oldukça sıkıştırmış, yer yer etkisiz hale getirmiş bulunuyor”.
 
Öldürülen askerler için, “öldürüldü” ifadesi kullanılıyor; örneğin*, PKK’nin kuruluş yıldönümü olarak “kutlanan” 15 Ağustos 1984 Eruh saldırısının anlatıldığı sayfada "Düşmana Verdirilen Kayıplar: Bir asker öldürüldü. 6-9 arasında asker yaralandı." deniliyor.
 
HPG’nin resmî sitesinde* de öldürülen asker veya polisler için “etkisiz hale getirme” tabiri kullanılmamış. Bu tabirin kullanımı ile öldürme fiili birbirinden ayrı; örneğin* “karakolun güvenliğini alan tepedeki tank ve mevziler ağır silahlarla vurularak etkisiz hale getirilmiştir. Eylemde tespit edilebilen 2 düşman askeri öldürülmüş, 1’ri (sic) assubay olmak üzere 3 asker de yaralanmıştır” denilmiş.
 
PKK’nin yaptığı saldırıları olumlamaya çalışmıyorum; askerlerin ölümüyle sonuçlanan silahlı saldırıların “etkili bir darbe vurmak” şeklinde tarif edildiği, hatta yaralı askerleri almak için gelen ambulansın ateş açılarak engellendiği (1. Cenevre Sözleşmesi’ne göre savaş suçu) saldırıları* olumlamam mümkün değil.
 
Sadece, PKK’nin resmî yayın organında öldürülen polis, asker veya siviller için “etkisiz hale getirmek” tabirinin kullanılıp kullanılmadığı sorusunun cevabını arıyorum. Bu sorunun cevabı hayır.
 
Peki, PKK’nin resmî yayın organları dışında öldürülen polis, asker veya siviller için “etkisiz hale getirildi” ifadesi herhangi bir kimse tarafından kullanılmış mı?
 
Evet, bir YouTube videosu ve üç adet tweet’te bu ifade kullanılmış.
 
2009’da yayımlanan bir YouTube videosunda öldürülen 9 asker için “etkisiz hale getirildi” başlığı atılmış ve fotoğrafları eşliğinde bir dans müzik videosu hazırlanmış (videonun kendisinin ve altındaki yorumların oldukça rahatsız edici olduğunu belirtmek isterim).
 
2011 yılından bir tweet ile, 2015 Temmuz ve Ağustos’unda atılan iki tweet (1 ve 2) de bu ifadeyi öldürülen polis ve askerler için kullanmış. Hiçbiri Bercan Aktaş’ın tweet’i kadar ilgi çekmemiş, hedef gösterilmemiş.
 
Özetle, İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği’nin iddiasının aksine, PKK ve HPG’nin öldürülen polis ve askerler için yaygın şekilde “etkisiz hale getirildi” ifadesini kullandıklarını iddia edemeyiz.
 
PKK’nin ne resmî yayın organlarında ne de sosyal medyada “etkisiz hale getirildi” tabirinin yaygın bir kullanımı olmaması, bu örgütün, diğer silahlı örgütlerin (ve sempatizanlarının) başka bir dil kullanıyor olmasından kaynaklanıyor.
 
Örneğin* DHKP/C, öldürdüğü polis ve askerler için “hesap soruldu” ya da “cezalandırıldı” gibi ifadeler kullanıyor.
 
Bu tür örgütlerin sempatizanları ise “devrimciler faşist polisi gebertti” benzeri ifadeler kullanabiliyorlar, ama “etkisiz hale getirildi” demiyorlar.
 
3. Bercan Aktaş’ın amacı**
 
Hakimliğin tutuklama kararında öne sürdüğü ilk iki önerme de gerçeği yansıtmıyorken, Bercan Aktaş’ın bu tweet ile terör propagandası yaptığını iddia etmek mümkün değil.
 
Kaldı ki, Aktaş 15 Ağustos gecesi bu yazıya konu tweet’i silmiş, lafını geri alıp özür diledikten sonra aşağıdaki açıklamayı yayımlamış:
 
“Bir açıklama: “Etkisiz hale getirilmek”, gerçekten de, hiçbir insana söylenmemesi gereken bir laf. Mucitleri utansın. Lafımı geri alıyorum.
 
“Savaşın yarattığı psikoloji hepimizi dağıttı, Ölü birisine dönük bu saygısızlıktan ötürü özeleştiri veriyorum. Barış dilinden şaşmamalıydım.
 
“ ‘Etkisiz hale getirildi’ sözü incitici bir söz. Her gün bu sözle insanlar incitiliyor. Ben payıma düşeni yapıp herkesten özür diliyorum.
 
“İnsanlara dönük ‘etkisiz hale getirildi’ dilinin ne kadar çirkin olduğunu anlatmak için o twiti attım. Hiçbir insan aşağılanamaz, düşüncesinden, kimliğinden ya da inancından dolayı insan onuru ayaklar altına alınamaz. Bu savaşta yitirdiğimiz hiç kimse “etkisiz hale gelen” değersiz canlar değildir. Hepsi ortak acımızdır. Bu şekilde bakamazsak toplumsal barışı ve bir arada yaşama iradesini inşa etmekte zorlanırız. Dünkü twitim ironi içeren bir twitti. Başka şekilde yorumlayanlar her gün kendi kullandıkları dile bakıp utanmalılar. Saygılarımla.”
 
Mahkemenin bu açıklamayı hiçbir şekilde dikkate almaması, bir şüphelinin sadece aleyhine değil, lehine olan delillerin de toplanması ilkesine aykırı.
 
Sonuç: 90’ların gazeteleri geleceği mi yazıyor?
 
Yazının başında Bercan Aktaş’ı eleştirdiğini belirttiğim AKP’ye yakın medya kuruluşlarının tepkisini aktarmıştım. Bu tepki “şehide saygı” konusunda samimi değil, çünkü defalarca yabancı ülkelerin güvenlik güçleri için “etkisiz hale getirildi” tabirini kullanmışlar.
 
Vahdet Haber sitesi, cihatçı Boko Haram örgütü tarafından öldürülen 46 polis için “etkisiz hale getirildi” ifadesini kullanmış; Cihan Haber Ajansı Azerbaycan sınırında öldürülen Ermenistan askerleri için kullanmış; ÖSO tarafından öldürülen Suriye ordusu askerleri içinse Zaman Gazetesi, HaberTürk, Son Devir ve hatta TRT Haber “etkisiz hale getirildi” tabirini kullanmış. Anadolu Ajansı ise abonelerine geçtiği bir haberde Ukrayna’daki ayrılıkçı güçlerin “650 [Ukrayna] Askeri Etkisiz Hale Getirildi” ifadesini aynen aktarmış.
 
Sahibinin sesi gazeteler bugünün icadı değil. Aşağıda 20 yıl arayla iki gazete var.
 
Sol üst, Hürriyet, 2 Nisan 1993: Demirel-İnönü koalisyonu OHAL’in kaldırılmasını ve pişmanlık yasasını içeren bir Kürt planı açıkladı. Bu plan, Özal’ın 17 Nisan’daki ani ölümü ile rafa kalktı; sonrası, 33 askerin Bingöl yolunda öldürülmesi, Madımak ve Başbağlar katliamlarıyla başlayan Çiller hükümeti.
 
Sağ üst, Hürriyet, 21 Mart 1995: Çelik Harekatı. “Temizleyene kadar çıkmayız” denilen ne ilk, ne de son askeri operasyon olacak.
 
Sol alt, Takvim, 1 Mart 2015: Dolmabahçe Mutabakatı ile “Türkiye, 30 yıllık terörü sonlandırmak için en önemli adımı dün attı.”
 
Sağ alt, Takvim, 25 Temmuz 2015: Erdoğan: “Sonuna kadar, ne gerekiyorsa yapacağız.”

 
 
90’ların gazeteleri o günlerde HEP’in kapatılmasını ve Kürt milletvekillerinin yaka paça gözaltına alınıp "PKK talimatları doğrultusunda bölücü faaliyet yürüttükleri" iddiasıyla hapse mahkum edilmelerini yazıyor.
 
İşte 20 yıl sonra, AKP gençlik kolları başkanı o noktada devreye giriyor: “Bercan Aktaş'ın yaptığının binde biri İspanya'da yaşandı ve ETA'nın siyasi kanadı Batasuna kapatıldı. Yok öyle bir özgürlük falan”.
 
Özgürlüğün olmadığı o yerde silahlar var, hapisteki siyasetçiler var.
 
Neden dağa çıktığını bilmediğimiz insanlarla savaşıyoruz. Onların derdini bize anlatacak insanları da hapse tıkarak.
 
Notlar:
 
* ile belirtilen linkler Türkiye’de erişime engellenmiştir.
** Bercan Aktaş’ı 15 Ağustos tarihinden önce tanımıyordum, Twitter’da da iletişimimiz hiç olmamış; fakat tutuklandıktan sonra en az üç ortak arkadaşımız olduğunu öğrendim. Bunu da okuyucuya belirtmek gereği duyuyorum.
*** Bu yazı için Milliyet arşivinden derlediğim 1974 – 1998 arasında basılmış 34 haberin alıntılarına, 3 bin 432 HPG “şehidinin” kısa özgeçmişlerine ve polis+”etkisiz hale getirildi” içeriğini barındıran 4 Mart 2010 – 13 Ağustos 2015 tarihleri arasında yazılmış 405 adet Twitter statüsüne şu veri setinden ulaşabilirsiniz.