Tüm güvensizliklere, kaygılara, soru işaretlerine, geçmişin hatalarına rağmen barış süreci devam etmeli. Halkların çıkarı bunu gerektiriyor ve kaybedecek bir şeyimiz yok. Ayrıca yeni bir gelişme; Cilvegözü soruşturmasına ilişkin İçişleri Bakanlığı müfettişiyle görüştüm

Bir başbakan, bir cumhurbaşkanı için seçilmiş olmak yani sandık, evet, siyasi meşruiyet için gerekli koşuldur, sandıktan çıkmamış iseniz siyasi meşruiyetiniz yoktur, bu çok net. Ancak sandık tek başına sizi siyaseten meşru kılmaz, siyasi meşruiyet için bir de yeterli koşul vardır, o da hukukun temel ilkelerine, uluslararası sözleşmelere, Anayasaya, yasalara mutlak saygı ve uyumdur

Kalıcı, nihai ve onurlu bir barış; iktidar koalisyonunun “terörsüz Türkiye” dedikleri durum; örgütün kendini feshetmesi, silahlarını teslim etmesi ve bunun karşılığında devletin de Öcalan’a “umut hakkı” tanıması demek değildir. Kaldı ki hala siyasi bir genel af ilan etmenin, onu da geçtim hasta mahpusları serbest bırakmanın lafını bile etmiyorlar

Bahçeli, infaz düzenlemesinin bayram öncesi hayata geçmesi, mahpuslara daha geniş haklar tanınması, meclis komisyonlarının oluşturulması ve İmamoğlu’nun tutuksuz yargılanması konusunda ısrarcı. Sürece dair yepyeni bilgileri ve Suriye’deki yeni özerk yönetim planını yazdım

Belediyelere yeni bir anayasal, yasal statü gerçekten gerekmektedir ama sorun Erdoğan’ın tüm bu ilginç çıkışları öyle düşündüğü, böyle inandığı, bunun gerekli olduğuna kalben ve aklen inandığı için yapmamasında, siyasi konjonktüre göre böyle davranmasının, böyle konuşmasının daha iyi olduğunu düşünmesinde…

2010 yılındaki medya tartışmaları, sonrasına bakıldığında en keskin virajlarından birini oluşturuyor. Medya tarihi, medyanın nasıl ve neden öldüğünün hikayesi gibi. Yavaş yavaş ve naklen ölmüş

Amerika’da kilise mensupları ücretlerini kilise gelirlerinden elde ediyorlar, devlet memuru değiller ve işte de tam bu nedenden başpiskopos herkesin gözü önünde dünyanın en güçlü (!!!) adamı denen Trump’ın suratına çok kibar sözlerle onun en kızacağı sözleri söyleyebiliyor; Trump’un onun görevine müdahale etme olanağı yok, yani Trump’a ABD Başkanı olarak saygısı var, ama korkusu yok

Türkiye için bile çok fazla olan dört batış haberine bakıyoruz: Malazgirt’ten bir fotoğraf, “Milli Hukuk Sistemi” önerisi, Şanghay İşbirliği Örgütü ve CHP’den tüzük kurultayı

“Kimsesizleşme, yoksulluğun, sefaletin içine doğru sürüklenme hali, bizim asli gerçekliğimiz. Ama seçimden bu yana normalleşme gündemi zuhur etti”

“Her zaman için yumuşama ve normalleşmeden yanayım ama kimse bizi kandırmasın, ortada bir yumuşama görmüyorum.”

Gazetelerin manşetinde Erdoğan’ın Putin’e yolladığı mektup yer aldı.

Cumhurbaşkanlığı şikâyet etti, 47 yıllık gazeteci ve yazar Cemal’in eleştirileri ‘hakaret’ sayıldı…

Bharara’nın iddianamesini yayınlamaz, Baransu’nun hapsine sevinir, Yıldız’ın mahkûmiyetine sessiz kalırsınız

Perihan Mağden “Cumhurbaşkanına hakaret suçu halen Anayasa Mahkemesi’nde değerlendirilmeye alınmış, tartışmalı bir mevzudur” dedi

İlk maksat, Kürt sivil siyasetine alan bırakmamak…

Dilek Dündar’la Muammer Erkek’in olağanüstü cesareti ve Yağız Şenkal’ın unutulmayacak fedakârlığı olmasa belki sonuç çok korkunç olacaktı

Karar sonrası açıklama yapan Dündar, “Bu ceza sadece bizi susturmaya yönelik değil, o kurşunlar hepinizi susturmaya yönelik ” dedi.

Ahmet Davutoğlu “Bilge vezir” rolüne talip olmuş, rolü kapmıştı. Kimse ona “filim o filim” demedi

Bir de “henüz” havuz gazetelerinin arasına karışmamış ama AKP ile iyi geçinmeye çalışan Hürriyet’in “haberciliği” var ki o daha da şaşırtıcı…

“Biz Erdoğan’ı seviyoruz” yazılı kamyonlara Türkiye Cumhuriyeti’nin bayraklarını koyma hakkına kim sahip?

‘’Başkan geldi, çıngar çıktı’’ mealinde haberler dünya basınına yansıdıktan sonra artçıları da geldi, hem de ABD yönetiminin zirvesindeki isimden…

“Yapmayın! Çünkü mesele edilmemesi gerektiğine inandığımız mevzular var; üstelik bunların komik de olmaması gerekiyor!’’

‘’Yapmayın! Çünkü mesele edilmemesi gerektiğine inandığımız mevzular var; üstelik bunların komik de olmaması gerekiyor!’’

Gül ve Dündar asla yargılanmamaları gereken bir davada yargılanıyor ve yeniden hapsedilmeleri için çeşitli oyunlar düzenleniyor

Ben Emmerson’ın raporu Türkiye’de şu an “terörle mücadele” adı altında ne yapılıyorsa yapılmamasını öneriyor…

Bir “haberi” gazetede basmak, gazeteciliğin gereğini yapmak “casuslukla” ilişkilendirilmesi imkânsız bir eylem. Ama…

Neden bu ülkede doğmuş olmanın bedelini insanlar, Güneydoğu’da bodrumlarda yanarak, Ankara’da alevlerle tutuşarak ödüyorlar?

İstediğiniz kadar ellerimizi bağlayın sizin kılıcınız bizim zırhımızı kesmez. Sizin hiç bilmediğiniz o zırha “haklılık” deniyor…

AYM kararını tanımayan Erdoğan ülkenin bir numaralı sorunudur

Çok net ve çok yalın biçimde söyleyeyim: Anayasa Mahkemesi’nin kararına “uymamak” Cumhurbaşkanı’nın haddine düşmemiştir

Bu medya düzeni ballıdır. Hem iktidarı hem de patronları ihya etmektedir. Olan gazeteciye, haberciye, ve tabii ki gerçeklere olmaktadır

Bir söyleşideki sözlerinden dolayı suçlanan Perihan Mağden’in dört yıla kadar hapsi isteniyor

Yazıları gazeteye yağ lekesi gibi yayılan dalkavuk sürüsüyle, çıkarları için gerçekleri saptıran “muhalif” görünen sahtekârlara aldırmayın

Devlet barış isteyen 1128 akademisyene, on yıl önce Hrant Dink’e yaptığının aynısını yapıyor

Yanınıza ‘mafya babaları’nı bile alsanız, ‘korku duvarı’ yıkılacak, özgürlük bayrağı dikilecek!

Hasan Cemal: İktidar sahipleri eleştiri karşısında daha tahammüllü olmalı

Kirli işler, karanlık işler gazeteciler sayesinde aydınlanacak. Şunu hiç unutmayın: Bu dünya despotlara kalmayacak!

Dündar ve Gül, MİT TIR’ları haberlerinde “terör örgütüne yardım, casusluk ve devlet sırlarını ifşa etmek” suçlamasıyla tutuklandı

Buradayım, çünkü bu dünyadan ümidimi asla kesmedim

Ahmet Altan, hakkında başlatılan iki ayrı soruşturma kapsamında ifade verdi

Erdoğan’a hakaret ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek iddiası ile suçlanan yazar yarın İstanbul Adliyesi’nde

Die Welt ve Telegraph gazeteleri ile Reuters haber ajansı, rapordan sızan bilgileri yayınladı

47 yıldır gazeteciyim, hayal ettiğim dünya bu değildi; ama yılmak yok, kavgaya devam!

Mağden, soruşturmayla ilgili olarak, “Bekliyordum” yorumunu yaptı

Hasan Cemal hakkında ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ iddiasıyla iki ayrı suç duyurusu yapılmıştı

Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi, Cumhurbaşkanı’na hakaret suçunu düzenleyen TCK 299’un düşünce özgürlüğüne engel haline geldiğini savundu

46 yıllık gazeteci Cemal hakkında, 12 Mart 1971 darbesi döneminden sonra ilk dava süreci

Erdoğan’a hakaret iddialarına yanıt veren Gazeteci Baydar, son günlerde yaşanan asayiş sorunlarının eleştirilerini haklı çıkardığını söyledi

Yeni hükümet otoriter yönetim anlayışına set çekecek ilkeler üzerine inşa edilmeli, ifade özgürlüğü üzerindeki kısıtlamalar kaldırılmalıdır

Cumhurbaşkanı yeminini çiğniyor. Saray soytarıları sessiz kalabilir. Ama biz hesabını soracağız

Seçimlerin ertesi günü gazeteciliğin artık mümkün olmadığı bir ülkede uyanabiliriz

Hükümet Seçimler Öncesinde Muhaliflerin Peşine Düşüyor

Punto24 kurucu üyesi Yavuz Baydar, GriHat’a medyanın son durumunu değerlendirdi

Gerçek gazeteciler, o sizin bildiğiniz ‘Saray soytarıları’ndan değildir…

‘Devlet sırrı’ndan gazeteciyi hapse atmak gazeteciliğe, özgürlüğe, bilgi alma hakkına darbedir

Konuyla ilgili yayın yasağı yok ama anaakım medya rafa kaldırılan şeffaflık paketinin ve Erdoğan’ın bu konudaki sözlerinin üstüne gitmiyor

İnsan Hakları İzleme Örgütü, 2015 raporunda, Erdoğan ve AKP hükümetinin, Türkiye’de hukukun üstünlüğünü zedelediklerini açıkladı.

Böylesine dev bir korku dalgası kabartanların ülkesinde demokrasi ve özgürlükten söz etmek komik

Sürekli savunma halindesin, neden özeleştiri sorumluluğunu almaktan kaçıyorsun ki?

Böyle devam ederse, ortalıkta gazeteci adına sadece Saray soytarıları kalacak…

Kendini demokrat olarak tanımlayan kesim, eskiden askerlerin kullandığı söylemi bugün demokrasi dışı süreci olağan kılmak için kullanıyor

Sınır Tanımayan Gazeteciler, askeri yönetimlerden AKP’ye kadar, hangi iktidar iş başına gelirse gelsin, iletişim özgürlüğünü savundu.