MEHMET ALTAN
Toplam 363 yazı.
Toplam 363 yazı.
Toplumsal acıları sürekli hale getiren Kürt Sorunu 100 yıldır demokratikleşmenin yok sayılmasından kaynaklanıyor. Ankara, 100 yılı aşkın bir süredir benim kısaca “2. Cumhuriyet” dediğim“ demokratik cumhuriyete” direniyor. Direndikçe de ülke çürüyor
Türkiye, görüneni, gündeme konulanı konuşmayı seviyor. Gerçeklerden hoşlanmıyor. Hukukun herkes için olduğunu, “bazıları için hukuk olur, bazıları için olmaz” anlayışının hukuksuzluğun temeli olduğunu anlamak istemiyor
Dünya, iletişim araçlarında bitmez tükenmez bir devrim yaşasa da bizde siyaset ve siyasi iletişim hep geçen yüzyılı yaşıyor sanki. Konuları da, kavga biçimleri de, yöntemleri de hiç değişmiyor. “Geri kalmışlık” dedikleri herhalde böyle bir şey
Sanata bakma sebebimiz hayatı daha iyi görmek değil artık, sanata hayata hiç görmeyelim diye bakıyoruz. Mümkünse hiçbir yüzleşmeye dahil edilmemek istiyoruz. Yaşamı ölüm kadar hareketsiz kılmayı arzuluyoruz. Yan gözle baktığımız eğlenceliklerimiz dönsün dursun yeter
“Lefter’in töreni çok anlamlı ve umut vericiydi. Ama onu ismini Şükrü Saraçoğlu’ndan alan bir stattan yolcu etmemizin ruhunu huzursuz ettiğinden eminim. Çünkü Saraçoğlu, Lefter’in yaşamının en acılı dönemlerinin, söyleyemediklerinin, anlatamadıklarının failiydi…”
Basın tarihi çerçevesinde kazı yaparken Ahmet Özer’in 12 önce “Kürt Sorununda barışçıl çözüm” isteyen bu yazısına rastladım. Tabii, yazıyı okuyan herkesin aklına haklı olarak şu soru gelecek: Bugün iktidar partilerinin söylediğini 12 yıl önce söylemiş olmak suç mu?
“Taş” zamanın üstünde hep aynı hızla sekiyor, yıllardan yıllara geçiyor ve hızını da biz değil, dünyanın yaratılışıyla o taşı ilk atan güç belirliyor. Biz de zamanın üstünde sekerek geçerken, “yazı” o sekişlerimizi kayda geçiriyor
Roboski Katliamı 2011 yılının bitiminde ve daha sonrasında en çok konuşulan ve tartışılan tarihsel bir acı olarak kaldı. Olay yaşanır yaşanmaz ana mecrayı oluşturan medya, tek parti dönemini anımsatan bir duruşla epeyce bir zaman sustu, haberi vermedi…
Arap Baharı’nın başladığı 2011 yılı AKP ve Türkiye için çok büyük bir kırılma noktası oldu… Dünyanın semalarında bir yıldızken dünyanın çöplüğüne düştük. “Bu nasıl ve niye oldu?” sorusunun cevabı belki de Arap Baharı’nda yaşananların bir köşesinde saklıdır
Zarlar’ı okurken Osmanlı’nın son dönemlerinde yaşar gibi oluyorsunuz. O çalkantılı siyasal ortamın parçası haline geliyorsunuz. Ama bunların yanında, bu kitabı da aynen Hayat Hanım gibi “baş yapıt” yapan romandaki karakterler. O karakterlerin kalemle ölümsüz bir şekilde, ince ince, heykel gibi yontulması sonra da can bulması
Komşumuz Suriye dehşeti yaşıyor. Çözülmeyen Kürt Sorunu ise Suriye ile birlikte küresel bir gündem maddesi. Hiçbir temel sorunun çözülmediği bir ülkede, “ceviz ağaçlarını” bu kez basın tarihinde yeniden yayınlıyorum. Sizce kaç kez daha yayınlarım?
Gazete içeriklerinde gelişme sağlayamadık ve medya öldü… Artık gazeteler gerçek satış rakamlarını bile açıklayamaz haldeler.
Resmi ilan almak için Basın İlan Kurumu’na ne bildiriyorlar, o bir muamma. Basın İlan Kurumu’nun resmi satış rakamlarını niye araştırmadığı da ayrı bir muamma
Sadece ‘medyada tekelleşme’ yasasının serüvenine bakmak bile Türkiye’de siyasetin, medyanın ve siyaset-medya ilişkilerinin nerelerde rayından çıktığını görmeye yetiyor. Tabii bu serüven, uzun süren iktidarların siyasi partileri nasıl değiştirdiğini de anlatıyor
İnternet sitemizde çerezler kullanılmaktadır. Çerezleri nasıl kullandığımız hakkında daha fazla bilgi için Çerez Politikamızı ziyaret edebilirsiniz.
Çerezler, internet sitemizin kullanımını ve işlevselliğini geliştirmenin yanı sıra performans ve analiz amaçlı olarak da kullanılmaktadır.