Kaynağı belirsiz servet
Clinton, Trump, Dershowitz gibi, hikâyemizin ağır toplarının yanısıra, Holywood oyuncuları ve özellikle bilimadamları özel uçakta ağırlandı
27.08.2019
2019 yazında, pedofili ağı kurmuş zengin adamı bir defa daha hapisten kurtarmaya çabalarken, avukatları “kefaletle serbest bırakılsın” başvurusu yaptılar. O arada geçen basit cümle, Epstein’in nasıl edinildiği kadar nasıl korunduğu da anlaşılamayan servetine dair pek isabetli bir ifadeydi: “Bay Epstein’in ilk mâlî beyanından anlaşılacağı üzre, kendisinin mâlî işleri epey karmaşıktır.”
Peki, ‘Epstein’in serveti’ deyince ne kastediyoruz?
Manhattan’daki yedi katlı evden fazlasıyla sözettik. Onun üstüne ekleyelim:
Florida, Palm Beach’te, küçük kızları ağa düşürme operasyonlarının ana üssü olan yaklaşık 7 milyon dolarlık villa. Bu villayı almak için Donald Trump’la -o sırada başkan değildi- çekişmişti. “Elindeki” kızlardan birinin eski valisine “sunulduğunu” ileri sürdüğü New Mexico’da, 2013’te 18 milyon dolar fiyat biçilen, üç bin hektarlık çiftlik. Bir gazeteciye, Manhattan’daki muazzam evin bunun yanında “kulübe gibi kaldığını” söylemişti. Paris’te daire. Virgin Adaları’nda özel ada ve üzerinde çeşitli yapılardan oluşan bir kompleks.
29 hektarlık Küçük St. James adasını 1998’de yaklaşık 8 milyon dolara satın almış, üzerine dağınık düzende çeşitli yapılardan oluşan bir kompleks ve helikopter pisti inşa ettirmiş, bol bol palmiye diktirmişti. Dostları, sık sık özel jetle seferlerin yapıldığı, partilerin, âlemlerin düzenlendiği, dudak uçuklatıcı mühim simaların konuk edildiği, ağırlandığı adaya “Küçük St. Jeff” demeye başlamışlardı. Bizzat Epstein’in bunu istediği söyleniyor. Adaya gelen her kafilede mutlaka çok genç yaşta kadınların, kızların bulunduğunu görenler buraya “Pedofil Adası”, “Günah Adası”, “Orji Adası” gibi isimleri daha münasip bulacaklardı.
Çalışanlardan birinin sızdırdığı bilgiye göre, Epstein’in adada iki çalışma odası vardı ve birine kendisi dışında yalnız temizlikçi girebiliyordu. Odada kilit altında birtakım kutuların bulunduğu söyleniyordu. Epstein’in adanın her karışına ulaşmasını istediği telefon ve internet hatlarını döşeyen Steve Scully, etrafta sayılamayacak kadar çok çıplak kadın fotoğrafı bulunduğunu anlatmıştı. Scully’nin adadan hatırladıkları arasında ön sırada yeralanlar, büyük spor salonunun duvarına asılı dev üstsüz kadın fotoğrafı, çekmeceler dolusu sert savaş sanatları DVD’leri, yine çekmeceler dolusu beyaz Lacoste polo tişörtleri. Hepsi aynı beden (medium) ve giyilmemiş bu kadar tişörtü ne yapacaklarını sorduğunda çalışanlar, “Onlar Bay Epstein’in,” cevabını vermişlerdi. “Bir tişörtü yalnız bir defa giyer, sonra bize verilecek eskilerin arasına atar.” Ve tabiî, Scully, adada konuk edilen genç kız gruplarını da görmüştü. “15 veya 16 yaşından daha büyük olamazlardı,” diye anlattı ABC News’a. Epstein’a altı yıl boyunca yaptığı işlerden 400 bin dolar kazanan Scully, aslında başından beri “normal olmayan” şeylere denk geldiğini, ama para kazandığı için ses çıkarmayıp işe devam ettiğini, şimdi pişman olduğunu söylüyordu. Gördüklerini kabul edilemez işler saymamıştı belli ki. “Alt tarafı birtakım erkekler küçük kızlarla eğleniyor,” diye düşünmüş olmalıydı. “Ucunda ölüm yok ya!” Acaba ne görse işi bırakırdı?
Epstein bu küçük adayla yetinmemiş, Büyük St. James adasından da arazi alıp izinsiz inşaat yaptırmaya girişmişti, bir New York Post haberine göre. Amfitiyatro, “sualtı ofisi” ve havuz yaptıracak, bunları özel yolla birbirlerine bağlayacaktı. Kibir sınır tanımıyor, adamın gözü doymuyordu. Virgin Adaları yetkilileri bu girişimi durdurdular.
Oysa Virgin Adaları Valisi John P. deJongh, Jr.'a seçim kampanyası için bir milyon dolar verdiği söyleniyordu. Ayrıca valinin karısı onun kurduğu vakıfta çalışıyor, çocuklarının özel okul parasını Epstein ödüyordu. (Çiftliğinin bulunduğu New Mexico’da da vali Bill Richardson'a 2002 ve 2006 seçim kampanyalarında toplam 100 bin dolar vermişti.)
Epstein adalara sağlam yerleşmişti.
St. Thomas’taki, Virgin Adaları merkezli küçük firmasından on milyonlarca dolar gelip geçti. Neydi bunlar? Kimindi? 2000-2001’de, Epstein Wexner’in (Victoria’s Secret) mâlî danışmanlığını yaparken, firmanın hesabında birden beliren, sonraki yıllarda azar azar çekilerek ortadan kaybolan 88 milyon dolar neydi? Paranın nereden geldiğine ve nereye gittiğine dair ipucu bile yoktu. 2005’ten sonra şirketin banka hesabında sadece 700 bin dolar kalmıştı.
Lolita Express
Gözü doymazlık Epstein’i filo sahibi etmişti: Gulfstream 4, Cesna 421 ve helikopter yetmemiş, bir de koskocaman Boeing 727 almıştı! “Pedofil Adası”ndan sonra bir de “Lolita Express”. Bu uçağa bu ismi kim taktı, bilinmiyor; ancak yıllar boyu bu isim bilindi, anlamı da bilindi. Ve kimler kimler o uçağa binmedi!
Uçak, hikâyemizin kritik mekânlarından biri. Hattâ bizzat kahramanlar arasında da sayabiliriz. Adı sanı, mesleği var neredeyse. Bill Clinton, Donald Trump, Alan Dershowitz gibi, hikâyemizin ağır toplarının yanısıra, çeşitli Holywood oyuncuları ve özellikle bilimadamları, akla gelmeyecek pek çok şahsiyet bu uçakta ağırlandı. Kravatlı ceketli ciddî mühimadamlara çok genç kadınlar, küçük yaşta kızlar eşlik ettiler.
Mülklerini, uçaklarını saya saya bitiremediğimiz adamın bunca serveti nereden edindiğinin onca zaman sır olarak kalması pek tuhaf değil mi? Yıllarca milyarder kabul edilen -değildi- adam Forbes’in ‘en zengin 400 ABD’li’ listesine hiç girememişti, çünkü dergi servetinin kaynağını bir türlü belirleyememişti. 2010’da dergide Clare O’Connor, “Cinsel saldırgan Epstein bir milyarder değil” başlıklı yazısında, bu heriften niye milyarder diye bahsedildiğini anlamadığını, çünkü Virgin Adaları’ndaki şirketinin kamuya açık hiçbir kaydı kuydu bulunmadığını, hizmet verdiği müşterilerin herhangi bir listesinin varolmadığını yazdı.
Kadının isyanı haklıydı, çünkü uzunca bir süre, ABD kamuoyu, karşılığı olmayan, uydurma bir Jeffrey Epstein portresi izledi:
“Epstein her sabah 5’te kalkıyor. Bloomberg ekranından dünya piyasalarının haline bakıyor. JPMorgan'daki özel bankerini arayıp konuşuyor ve bakıp piyasanın hassasiyetini anlayabileceğiniz en isabetli gösterge olan varlıklı yatırımcıların piyasa hareketlerine nasıl tepkiler verdiklerini anlamaya çalışıyor. Sonra Avrupa'daki para tüccarlarını arıyor. Hemen her gün, yaklaşık on saati böyle telefonlarda geçiriyor. Sırf kendi yatırımının 15 milyar dolar olduğunu düşününce… Piyasalardaki her türlü yönelimi ve piyasaları etkileyebilecek bütün gelişmeleri tartmaya çalışıyor. (…) Herhangi bir ülkedeki durumun kendisini şu ya da bu uzun vadeli yatırım fikrine yönelteceğini düşünürse, Epstein atlayıp o ülkeye gider. (…) Bilime bu kadar meraklı oluşuna bakınca pek tuhaf görünüyor ama bilgisayarla alâkası yok ve e-mail kullanmıyor. ‘Biriyle görüşüyorsam yüz görmek ve ses duymak isterim,’ diyor. Takım elbiseyle görülmüyor, genellikle blucinler falan giyiyor. Kravatlı görünmüyor. Rockefeller Enstitüsü’ndeki koltuğunu bırakma nedenini, kravat-ceket giyinmek istemeyişine bağlıyor.”
Epstein öyle şişiriliyordu ki, firmasında 150 kişinin çalıştığı yazılıp çizilirken, bir kısmı para pulla ilişkisiz, bir kısmının da nelerle uğraştığını hikâyemiz boyunca öğrendiğimiz toplam 20 kişi çalışıyordu yanında. New York’taki koca evinde “ofisim” dediği odada bilgisayar yoktu.
“Milyarder” sıfatı, 2010 Mayıs’ında, yerel gazete The Palm Beach Post’a Epstein’in avukatlarından birinin ettiği laftan doğmuştu: müvekkilinin servetinin “dokuzdan fazla haneli” olduğunu sallamıştı avukat.
Milyarder olmadığı gibi, Epstein “borsa sihirbazı” da değildi. İşin uzmanı birileri yaptığı yatırımları alternatifleriyle kıyaslayarak inceledi ve tercihlerini “vasat” buldular.
Nitekim mahkemeye verdiği servet beyanı, Epstein’in servetinin 559 milyon dolar tuttuğunu gösteriyordu: 56 milyon nakit, 14 milyonluk tahvil, 113 milyonluk hisse senedi, yatırım fonlarında 195 milyon öz(el) sermaye fonu. Manhattan’daki ev, Palm Beach’deki villa, New Mexico’daki çiftlik ve U.S. Virgin Adaları’ndaki malikâne 180 milyon dolar ediyordu. Son tutuklanışından sonra kasasında ele geçirilen 70 bin dolar belki ihmal edilebilir, orada bulunan elmasların değeriyse açıklanmadı.
Epstein’in servetinin kaynağının belirsizliği, “ekonomi dışı” iddialara da zemin hazırladı. Modeller ve model adaylarıyla ve küçük kızlarla seks partilerini, ağırladığı kodamanlar ve ünlülerle yanyana -yani içiçe- düşününce, Epstein’in, pekâlâ çeşitli kayıtlar yapıp bunları şantaj amacıyla kullanıyor olabileceği akıllara geldi. Bütün servet böyle açıklanamazdı, ama elbette azımsanmayacak bir kazanç kalemi olabilirdi şantaj.
“Biz paraya bakarız” cephesi
Jeffrey Epstein’in Deutsche Bank özel bankacılık sisteminde “onlarca” hesabı vardı. Üstelik bu hesapları kullanarak parasını normal olmayan yollardan yurtdışına aktardığı düşünülüyordu. Palm Beach’teki skandalın ardından banka aracılığıyla yürüttüğü faaliyet yıllarca sürdü.
Deutsche Bank yöneticilerine bakılırsa, eskimiş sistemlerinin kurbanı olmuşlar, itibarımız zedelenmesin diye Epstein ile ilişkilerini kesmek maksadıyla hesaplarını kapadıklarını sanırken, o başka hesaplardan işini yürütüyormuş. Bu safdil ve masum konumu inandırıcı bulmadıysanız haklısınız. Zaten daha sağlam iddia, “bankanın itibarı” konusunun firma içinde tartışıldığı, fakat hesap ve işlemlerinde yasadışılık olmadığı sürece, “kazanç getiren müşteri” Bay Epstein’e dokunulmaması görüşünün ağırlık kazandığı. Üzerinden zaman geçtikçe, pedofili ağının aşırıya kaçmış çapkınlık gibi hatırlanacağına güvenmiş olmalılar.
JPMorgan Chase’inki de benzer hikâye. Banka, 1990’dan beri iş yaptığı Epstein ile ilişkisini anca 2013’te kesti! Yani hapse girmesinden beş yıl sonra. JPMorgan Chase denetçileri, “yasal açıdan ve itibar bakımından göze alınamaz riskler” barındırdığı gerekçesiyle Epstein’le ilişkiyi kesmeyi önerdiler. Fakat, banka üst düzey yöneticilerden biri, adamın bankaya hatırlı ve paralı çok müşteri topladığını öne sürerek karşı çıktı. Kimleri topladı acaba? Epstein’in bankanın varlık yönetimi bölümünün başındaki James E. Staley’le tanıştırdığı hatırlı-paralı adamlardan biri, evet, dünya küçük, Les Wexner’di. Victoria’s Secret’in sahibi, 2002’de burada hesap açtı.
Epstein’in dostlarından Glenn Dubin de tanıştırdıklarından biriydi. Bir yatırım fonu kuruluşunu yönetiyordu. Onunla yaptığı iş bankaya acayip kâr getirdiği için Staley yükselmiş, Britanya bankası Barclays’in başına geçmişti. Bu adam, Epstein güya hapisteyken gününü geçirmesine izin verilen ofiste onu ziyaret edenler arasındaydı.
Sıra hikâyemizin çeşitli kahramanlarına geldi. Şüphesiz Jeffrey Epstein yalnız değildir!
"Bir Erkeklik ve Zenginlik Öyküsü" yazı dizisinde önceki bölümler:
1- Çünkü bu “onların” hikâyesi
2- Hepsi aynı şeyleri anlatıyordu
3- Polisler, savcılar, avukatlar
4- Anlaşma ve ayrıcalıklı hapislik
5- Zenginler hapiste nasıl yaşar?
6- Tam CEO'nun aradığı tip!
7- Dolandırıcıyı dolandırmak
8- Kirli çamaşır defilesi
9- Wexner's Secret
10- Wexner's Secret 2