Basın Tarihi: PKK, Silah Bırakma, Borsa ve Hukuk…

Bugüne kadar bu ülkede insanlar hep siyasetçilere bakarlardı olayları anlamak için… Ama artık yargıya bakmak gerektiğini öğrendiler. Bundan böyle bu toplumun büyük çoğunluğu, yargıyı düzeltmeden atılacak hiçbir adımı desteklemez

MEHMET ALTAN

14.05.2025

PKK’nın iki gün önceki açıklaması ertesinde basın tarihi trenine atlayıp 2012 yılında“düşünce ve ifade” davalarındaki Kürt bölümüne girdim.

Sayfa aralarında kaybolmuş haberlere erişmek için gazeteleri ince ince taradım…

O haberler, Türkiye’nin ne kadar “hukuk devleti”, ne kadar “temel hak ve özgürlüklere” saygılı olduğunun tomografisini veriyor.

Toplumsal metabolizmanın raporunu alıyorsunuz.

***

Örneğin, şöyle minnacık bir haber:

Müvekkilinin Kürtçe savunma talebini reddeden mahkeme heyetine karşı yaptığı savunma nedeniyle hakkında ‘kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret ettiği’ iddiasıyla dava açılan Avukat Nezahat Paşa Bayraktar’ın yargılanmasına 30 Kasım 2012’de başlandı.

İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada Nezahat Paşa Bayraktar’ın ifadesini alan mahkeme heyeti, davaya konu olan ifadelerin İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nden istenmesine karar vererek duruşmayı 15 Ocak 2013’e erteledi.”

***

Örneğin şöyle bir haber:

2005 yılında Yüksek Askeri Şûra kararıyla Türk Silahlı Kuvvetleri’nden (TSK) çıkarılan Kasım Çakan’ın yazdığı ‘Astsubayken Er Olmak’ adlı kitapta yer alan iddialara ilişkin yaptığı suç duyurusunu Kürtçe yazdığı için hakkında ‘Türk Harflerinin Kabulü ve Tatbiki Hakkında Kanun’a aykırı davrandığı gerekçesiyle TCK’nin 222. maddesi uyarınca dava açılan Tevn Yayınevi’nin sahibi Mehdi Tanrıkulu’nun yargılandığı davanın karar duruşmasının 5 Nisan 2012’de görüldüğü öğrenildi.

İstanbul 34. Sulh Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada Mehdi Tanrıkulu’nun Kürtçe savunma yapma talebini kabul eden ve savunmasını dinleyen mahkeme başkanı,Mehdi Tanrıkulu’nun beraat etmesine karar verdi.”

***

Ve hep öksüz ve yetim kalan “ifade özgürlüğü”….

Demokratik bir ülkede ifade özgürlüğünün sınırlarını AİHM’in 1976’da kabul ettiği Handyside Kararı belirler.

Biz o sınırlardan çok uzakta yaşayan unutulmuş bir mezra gibiyiz…

Örneğin, şöyle bir haber:

“Avukat Şiar Rişvanoğlu’nun 3 Mayıs 2010’da Roj TV’de katıldığı bir programda ‘Kürdistan’daki bütün siyasi cinayetlerin, komploların, Botaş kuyularındaki katliamların, kitlesel katliamları, tecavüzlerin tamamını gizli bir biçimde soruşturacak bir komisyon istemek gerekiyor’ dediği gerekçesiyle yargılanmasına 17 Mayıs 2012’de devam edildi.

Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde TCK’nin 220. maddesi uyarınca yargılanan Şiar Rişvanoğlu’nun son savunmasını alan mahkeme heyeti, dosyayı son kez değerlendirmek üzere duruşmayı 28 Haziran 2012’ye erteledi.

***

Gene bıkıp usanmadan her “can sıkana” karşı kullanılan “örgüte üye olmadan örgüte yardım” suçlaması…

Örneğin, şöyle bir haber:

Siirt’te toplu mezarların bulunduğu Kasaplar Deresi’ne 28 Mart 2011’de yapılan yürüyüşe katıldıkları ve basın açıklaması yaptıkları gerekçesiyle aralarında Siirt Belediye Başkanı Selim Sadak ve BDP İl Başkanı Faruk Sağlam’ın da bulunduğu 17’si tutuklu 36 kişi hakkında 18 yıla kadar hapis cezası istemiyle açılan davaya 27 Şubat 2012’de başlandı.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianameyi kabul eden Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 36 kişinin ‘yasadışı örgüt üyesi olmamakla birlikte yasadışı örgüt adına eylem yaptıkları’; ‘2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet ettikleri’ ve ‘yasadışı örgüt propagandası yaptıkları’ suçlamalarıyla yargılandıkları davanın duruşmasında sanıkların kimlik tespitlerini yapan ve ifadelerini alan mahkeme heyeti, tutuklu 5 sanığın tahliye edilmesine karar vererek duruşmayı erteledi.

***

PKK’nın kendini feshetmesi çok önemli bir gelişme.

Orta Doğu’daki depremle birlikte değerlendirildiğinde, yeni dönemin ilk kırılma noktalarından sayılması gereken tarihi bir adım.

Ancak bu kadar büyük bir olay karşısında beklenen toplu bir umut ve coşku yaşanmıyor.

Ekrem İmamoğlu’nu paldır küldür tutuklama ertesinde piyasa ayaklanmıştı. Ekonomik türbülans 52 milyar dolara mal oldu.

PKK’nın feshi ise piyasa dinamiklerini aynı boyutlarda olumlu yönde kıpırdatmadı.

Ne borsa şaşırtıcı bir şekilde coştu, ne TL değer kazandı…

Hatta ABD-ÇİN görüşmesinden çıkan olumlu sonuç piyasalarda çok daha fazla etkili oldu.

Neden?

Çünkü yaşaya yaşaya “Hukuksuz Türkiye” ile “Terörsüz Türkiye’nin” yaratılamayacağının bilincine vardı toplum.

***

Yasamanın ve yargının anayasayı yok saydığı, kuvvetler ayrımının ortadan kaybolduğu bir ülkede, çok önemli ve olumlu bir adım bile siyasetin kurnazlığına yoruluyor…

Çünkü hep böyle oldu.

Şimdi farklı olacak ise işe hukuktan başlamalı.

Sürece “toplumsal rıza” arıyorsanız hacet kapınız muhakkak ki evrensel hukuk…

Yargının hukuku boğmasının derhal önlenmesi…

***

Bugüne kadar bu ülkede insanlar hep siyasetçilere bakarlardı olayları anlamak için… Ama artık yargıya bakmak gerektiğini öğrendiler.

Bundan böyle bu toplumun büyük çoğunluğu, yargıyı düzeltmeden atılacak hiçbir adımı desteklemez.

Hepsini siyasi bir oyun olarak görür.

Benden söylemesi.