Devletin gizli belgelerini ifşa davası başladı
Mahkeme heyeti, Mehmet Baransu’nun tutukluluğunun devamına karar verdi

02.09.2016
Kamuoyunda "Balyoz Darbe Planları" olarak bilinen ancak Egemen Harekât Planı'na ilişkin belgelerin yayımlanmasını kapsayan davanın ilk duruşması bugün Çağlayan Adliyesi'nde görüldü. Duruşmaya, 02.03.2015 tarihinden bu yana soruşturma kapsamında tutuklu olan Mehmet Baransu'nun yanı sıra, 52 yıl altı ay hapis istemiyle yargılanan Ahmet Altan, Yasemin Çongar ve Yıldıray Oğur da katıldı. Kaçak şüpheli sıfatıyla yargılanan Tuncay Opçin ise duruşmaya katılmadı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 21.06.2016 tarihinde kabul edilen ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Faruk Söker tarafından hazırlanan iddianamede; gazeteciler Ahmet Altan, Yasemin Çongar ve Yıldıray Oğur TCK 326/1, 32771 ve 329/1 sayılı sevk maddeleri uyarınca "Devletin Güvenliğine İlişkin Belgeleri Tahrip Etme, Amacı Dışında Kullanma, Hile İle Çalma, Devletin Güvenliğine İlişkin Belgeleri Temin Etme, Devletin Güvenliğine ve Siyasal Yararlarına İlişkin Gizli Kalması Gereken Belgeleri Açıklama" iddialarıyla 52 yıl altı ay yıl hapis istemiyle, gazeteci Mehmet Baransu ve Tuncay Opçin ise yukarıdakilere ek olarak "Örgüt Üyeliği ve Yöneticiliği" iddiasıyla 70 yılı aşkın hapis istemiyle yargılanıyor.
Duruşmaya çeşitli insan hakları ve gazetecilik örgütü temsilcilerinin yanı sıra, çok sayıda diplomat da gözlemci olarak katıldı. Davayı izleyenler arasında Article 19, Index On Censorship, English PEN, Avrupa Gazeteciler Federasyonu, Norveç Basın Derneği, Norveç Gazeteciler Sendikası, PEN Almanya, My Media (Danimarka), Uluslararası PEN, Wales PEN Cymru gibi örgütlerin temsilcilerinin yanı sıra, İsveç, İsviçre, Almanya, Norveç, İtalya, Belçika, Hollanda, ABD ve Çek Cumhuriyeti'nden diplomatlar da bulunuyor.
Savcı Söker tarafından hazırlanan 267 sayfalık iddianamenin özetinin okunmasından sonra, sanık avukatları gerek mahkeme heyetince kabul edilen iddianame gerekse iddianame özetine yönelik itirazlarını dile getirdiler. İddianamede yer almamasına karşın, özet metinde "Yasemin Çongar'ın Tuncay Opçin'le beş-altı kere görüştüğü" iddiasına itiraza cevaben Mahkeme Heyeti Başkanı Bülent Dalkıran, "Kesme-yapıştırma hata olmuştur" dedi. Sesli-görüntülü kayıt altında devam eden duruşmada, savunma avukatları mahkeme tarafından kendilerine tebliğ edilen iddianame ile adliye sistemine yüklenen iddianame arasında farklılar olması konusunda açıklama getirilmesini istedi. Ahmet Altan ve Yasemin Çongar'ın avukatı Veysel Ok, iddianamedeki hukuksuzlukları gerekçe göstererek CMK 123-223 uyarınca müvekkilleri hakkında derhal beraat kararı verilmesini istedi.
Müştekiler Kadir Sağdıç, Hakan Büyük, Nedim Ulusan, Çetin Doğan, Ahmet Bertan Nogaylaroğlu ve Ahmet Zeki Üçok'un avukatı Hüseyin Ersöz davaya katılma talebinde bulundu. Mahkeme savunmanın talepleri hakkında ret kararı verirken, Ersöz'ün katılma talebinin kabul edilmesine karar verdi.
"Egemen Harekât Planı'nı hiçbir zaman görmedim"
Savunmasına iddianame özetindeki sorunlara değinerek başlayan Yasemin Çongar, çeviri, haber ve yazıları nedeniyle çeşitli mahkemelerce yargılandığını ve her seferinde beraat ettiğini belirttiği savunmasında, "Otuz yıldır ilk kez bugün yazdığım, yayınladığım bir metinden dolayı değil, hiçbir şekilde yapmadığım işleri yaptığım iddiasıyla yargılanıyorum" dedi. Çongar savunmasında "Yunanistan’a karşı bir harekât planı olduğu iddia edilen ve yenisi yapıldığından 18 Aralık 2008 tarihinde imha edildiği Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı’nca ifade edilen Egemen ya da Ertuğrul Harekât Planı adlı belgeyi, 2010 yılında temin etmedim, temin edilmesine aracı olmadım, temin edilmesini teşvik etmedim, bu belgeyi açıklamadım, saklamadım, tahrip ya da yok etmedim. Ben Ertuğrul Harekât Planı’nı hiçbir zaman görmedim, dokunmadım, incelemedim. Adını ve içeriğini bu dava öncesinde savcılığa ifade verdiğim güne kadar bilmiyordum" dedi. Dava konusu Egemen Harekât Planı'nın Taraf gazetesinde yayınlanmadığını savunmasında vurgulayan Çongar, "Takdir edersiniz ki, görmediğim, dokunmadığım belgeleri imha etmiş olamam. Kaldı ki o dönem Taraf gazetesinin darbe konulu haberlerine kaynaklık eden hiçbir belgeyi yırtmak, yakmak ya da kâğıt öğütücüden geçirmek gibi bir eyleme katılmadım. Taraf gazetesinde herhangi birinin böyle bir iş yaptığını duymadım, tanık olmadım" dedi ve davanın düşürülmesi talebinde bulundu.
"Derhal bu davayı düşürüp, o darbe planlarını hazırlayanları yeniden yargılamanız gerekir"
Davanın "hukukun hak ettiği özenle başlamadı"ğını dile getiren Ahmet Altan, iddianame özetindeki sorunlardan söz ederek "Bu, özet değil, yeni bir iddianameydi. Bir mahkemede iki iddianame olmaz. Biz, altı yıl önce hükümeti yıkmak isteyen bir grubu ortaya çıkardığımız için suçlanıyoruz, hükümeti yıkmak istediğimiz için değil" dedi.
Altan, eski Yargıtay Başkanı Sami Selçuk'un mahkemeye sunulan bilimsel görüşüne göre böyle bir davanın hiç başlamaması gerektiğini söyledi. Yargıtay Onursal Başkanı ve Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Sami Selçuk'un davaya ilişkin bilimsel görüşünde "Balyoz Darbe Planları" olarak anılan haberlere konu olan belgelerin "güncel ve kamunun bilmesinde kamu yararı bulunduğundan, hukuka uygun olarak yayım"landığını vurgulamış, Egemen Harekât Planı'nın Taraf gazetesinde yayımlanmadığının bilirkişi görüşünde ve AYM'nin 17.05.2016 tarihli 2015/7231 sayılı kararınca doğrulandığı ifade etmişti. Selçuk, sanıklara isnat edilen suçların, Taraf gazetesinde yayımlanan belgelerin gizli olmaması ve devlet sırrı niteliği taşımaması nedeniyle oluşmadığının, yayımlanan belgeler "hileyle alma" kapsamına girmediğinden "temin etme" şeklindeki suçun maddi öğesinin gerçekleşmediğinin altını çizerek, iddianamede Can Dündar- Erdem Gül davasına ilişkin metinlerin aktarılmasının ise "kabul edilmesi bağışlanmaz bir kusur" olduğunu belirterek bu tutumun Türkiye'de "'hukuk insanı'nın (homo iuridicus) yaratılamadığının ve 'hukuk toplumu'nun (socio iuridicus) gerçekleştirilemediğinin göstergesi" olduğunu ifade etmişti. Selçuk, hukuksal değerlendirmesinde ayrıca "Çağcıl dünyanın bir üyesi olma iddiasında olan Türkiye'de yargılama, adli/yargısal yanılgılara yol açacak bu türden yanlışlardan kaçınmak zorundadır" ifadesine yer verdi.
Hakkındaki suçlamanın adil yargılama prensibini zedeleyecek ölçüde "belirsizlik içinde geçiştiril"diğini vurguladığı savunmasında Altan, Taraf gazetesinin Balyoz Darbe Planları başlıklı yayınlarının kamu yararı gözetilerek yapıldığını ve suç teşkil etmediğini vurguladı: "Devletin anayasal düzenini ortadan kaldırmak üzere hazırlanmış planlar 'devlet sırrı' olamaz. Darbe hazırlamak suçtur ve bu suçu açığa çıkartmak kamu yararına olduğu için açık bir gazetecilik görevidir. Bizi o darbe belgelerini yayınladığımız için buraya getirdiyseniz, o zaman o darbe girişiminin gerçekliğini kabul etmiş olursunuz ve derhal bu davayı düşürüp, o darbe planlarını hazırlayanları yeniden yargılamanız gerekir. Bizi Balyoz Planlarını yayınladığımız için mi 'devlet sırrını açıklamakla' suçluyorsunuz? Bu sorunun kesin ve net cevabı nedir?" Davaya konu olan Egemen Harekât Planı'nın Taraf gazetesinde yayınlanmadığını ve gazete arşivine bakılması hâlinde iddiasının kolaylıkla kanıtlanabileceğini vurgulayan Altan, "Siz bizi bu Egemen Planı denilen planları elde etmekle ve açıklamakla mı suçluyorsunuz? Eğer böyleyse, bu davanın bu celsede derhal düşürülmesi gerekir. Çünkü biz o planları görmedik, yayınlamadık, imha etmedik. Bu söylediğim kesindir ve kanıtlara dayanmaktadır. Görmediğimiz ve yayınlamadığımız belgelerden dolayı mı bizi “devlet sırrını açıklamaktan” yargılayacaksınız? Bu, hukuken ve mantıken mümkün olabilir mi?" Altan, ayrıca mahkeme heyetinden "hukukî ve mantıkî hiçbir dayanağı olma"dığını dile getirdiği davanın düşürülmesi talebinde bulundu. Altan, ayrıca "Gazetecinin yükümlülüğü topluma doğru olduğuna inandığı haberi vermektir" dedi ve iddianame aleyhlerinde hiçbir kanıt bulunmadığını vurguladı.
Savunmasında kendisine atılan suçlamaları kabul etmediğini ifade eden Yıldıray Oğur, dönemin koşulları ve Türkiye'nin geçmiş deneyimleri itibariyle, belge içeriğinde gerçek isim ve mekânlar da bulunduğundan, Taraf gazetesi tarafından yayımlanan Balyoz Darbe Planları'nın gerçek olduğuna ikna olduklarını belirtti. Oğur, "Bu iddianamede bu belgeleri benim temin ettiğime dair en ufak bir ima yoktur. Muhabirimizin elindeki dört CD'den başka bir şey görmedim. Kimin nasıl temin ettiğini bilmiyorum" dedi ve Egemen Harekât Planı'nı yayınlamadıklarına ilişkin AYM kararı olduğunu vurguladı. "Görmediğim, basmadığım bu planı ifşa etmem mümkün değildir" diyen Oğur, "kötü gazeteciliğin 52 yılla yargılanmaması" gerektiğini söyledi.
Cumhuriyet savcısı İlkay Özcan, Mehmet Baransu'nun tutukluluk hâlinin devamını istedi. Mahkemeden tutukluluk hâline son verilmesini talep eden Baransu, savcıların kendisini dinlemediğini, eski eşi Esra Konur'un kendisine iftira attığını söyleyerek, hakkındaki iddiaların araştırılmasını talep etti.
Mahkeme heyeti, Mehmet Baransu'nun tutukluluk hâlinin devamına, sanıklar Yasemin Çongar, Ahmet Altan ve Yıldıray Oğur'un duruşmalardan vareste tutulmalarına, bir sonraki duruşmanın 23 Kasım 2016'da görülmesine karar verdi.